ويكيبيديا

    "birbirinden" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • بعضهم البعض
        
    • بعضها البعض
        
    • بينهما
        
    • بعضهما البعض
        
    • لبعضهما
        
    • عن بعضهما
        
    • لبعضهم
        
    • متباعدة
        
    • بعضهن
        
    • فصل
        
    • من الآخر
        
    • منازل ضيقةٍ
        
    • متباعدين
        
    • للتمييز
        
    • متباينة
        
    Arkadaştılar ve birbirlerine sarıldılar ve gülüyorlardı ve yüzleri birbirinden bu kadar uzaktaydı. TED لقد كانوا أصدقاء، فاحتضنا بعضهم البعض وكانا يضحكان، بالكاد توجد مسافة بين وجهيهما.
    Yörenin toplam nüfusu birbirinden uzak yerlere dağılmış 20,000 kişiden oluşuyor TED المقاطعة كلها منزل ل20000 شخصا فقط و هم موزعون بعيدا عن بعضهم البعض
    Helyum atomlarının birbirinden çok uzak olması gerekliydi. Ama ne yazık ki sıvı helyumda, helyum atomları birbirlerinin üzerine binmiş halededirler. TED نعم .. ذرات هيليوم متباعدة ولكن لسوء الحظ .. في الهيليوم السائل تكون ذرات الهيليوم متراصة فوق بعضها البعض
    Bu iki söyleyiş birbirinden biraz farklı algılanır. TED هناك فرق بينهما في أيصال المعنى المطلوب
    İki insan birbirini tanımadan birbirinden nasıl bu kadar nefret eder? Open Subtitles أنى لشخصان أن يكرها بعضهما البعض كثيراً دون معرفتهما للبعض ؟
    Görüyorsunuz, binlerce dünya vatandaşı birbirinden ilham alıyor, onların ortak gücünü görmek inanılmaz bir şey. TED أترون حينما يلهم آلاف المواطنين العالمين بعضهم البعض. تكون قوتهم الجماعية مذهلة.
    Hastaların birbirinden öğrenim ve paylaşım şekillerini. TED كيف يتعلم المرضى من بعضهم البعض، وكيف يشاركون بعضهم البعض.
    Çocukları birbirinden ayırıyor olabilir. TED قد يتسبب في فصل الأطفال عن بعضهم البعض.
    Çünkü hepsi birbirinden nefret ediyor. Open Subtitles لأنهم يكرهون جراءة بعضهم البعض أتعلم لماذا؟ لأنهم يكرهون جراءة بعضهم البعض
    Anlaşılan Roz ve Niles ellerini birbirinden çekemiyor. Open Subtitles حَسناً، من الواضح، روز والنيل يُمْكِنُ أَنْ بالكاد يُبعدُ أيديهم عن بعضهم البعض.
    Bu gibi zamanlarda dostlar birbirinden şüphelenir. Open Subtitles في الأوقات كهذه فالأصدقاء يشكوا في بعضهم البعض.
    Tüm bu galaksileri sürekli artan bir hızla birbirinden uzaklaştıran kuvvet neydi? TED ما هي القوة التي تسوق كل المجرات للذهاب بعيداً بسرعة عن بعضها البعض بطريقة متسارعة
    Ve bu hücreler tamamen aynı olabileceği gibi asimetrik hücre bölünmesiyle birbirinden farklı da olabilir. TED وهذه الخلايا إما أن تكون متطابقة، أو أن تكون متميزة عن بعضها البعض من خلال انقسام خلية غير تماثلي.
    birbirinden çok uzak olmayan mobilyaların etrafında yürüyebileceğim yerlere yürüdüm. TED حتى استطعت الحركة وحدي بعد الإمساك بأثاثات المنزل بشرط أن لا تكون متباعدة عن بعضها البعض.
    Deneyimleyen benlik ile anımsayan benlik birbirinden çok farklı ayrı iki kavramdır ve bunları birbirine karıştırmak mutluluk kavramının içinde bulunduğu kargaçanın başlıca nedeni. TED تلك هما شيئين مختلفين جدا ، نفسية التجربة و نفسية الذاكرة والخلط بينهما هو جزء من الكارثة لمفهوم السعادة.
    Tabii ki, sizin bilmediğiniz şey şu ki, bu iki istasyon birbirinden sadece yaklaşık yüz metrelik bir mesafede. TED بالطبع، ما لا تعرفه هو أن المحطتين تبعدان عن بعضهما البعض مسافة مائة متر فقط
    İki kişi birbirinden hoşlanıyorsa romantik bir jest işe yarayacaktır. Open Subtitles إن كان كلا الشخصين ميّالين لبعضهما ففرضية الرومانسية الكبيرة ستنطبق
    Eğer bir insan beyni gördüyseniz, iki yarıkürenin birbirinden bütünüyle ayrı olduğu aşikardır. TED إذا سبق ورأيتم مخ بشري يتضح أن النصفين الكرويين منفصلين تماماً عن بعضهما.
    Yani? Bütün çıkanların birbirinden etkilendiğini mi sanıyorsun? Gerçekçi ol. Open Subtitles وإن يكن، أتعتقدين أن كل شخصين يخرجان معاً يكونان منجذبين لبعضهم البعض، كوني واقعية
    Ve bu gökadalar birbirinden uzaklaştığı için olmaz. Zaten gökadalar TED وليس ذلك بسبب تحرك المجرات متباعدة عن بعضها في الفضاء
    Beth ve Carrie ne zamandan beri Heather'la arkadaş? O kızlar birbirinden nefret eder. Kate. Open Subtitles متى أصبحت بيث و كيري أصدقاء لهيذر إنهن يكرهن بعضهن
    Arkadaşlık ile ilişkiyi birbirinden ayırmak için çok zaman harcadım. Open Subtitles أتعلم قضيت الكثير من الوقت محاولة فصل .الرومنسية و الصداقة
    Depresyon nedeniyle acı çekiyorum. Uzun bir süre boyunca düşündüm ki birindeki insanın diğerindekinden korktuğu tamamen birbirinden farklı iki hayat yaşıyorum. TED اعاني من الإكتئاب وذلك لمدة طويلة، وعلى ما أعتقد لقد عشت حياتين مختلفتين تماما حيث كل شخص فيها خائف من الآخر.
    New York'ta 4 milyondan fazla insan yaşıyordu... ..birbirinden ayrı gecekondularda. Open Subtitles أكثر من أربعة ملايين شخص يعيشون في مدينة نيويورك يعيشون في منازل ضيقةٍ جدًا
    Büyük ölçekli bir operasyonun zorluğu, tüm unsurlarını eş güdümlü olduğu kadar birbirinden ayrı tutmakta yatar. Open Subtitles تحدي نجاح عملية ميدانية كبيرة بجعل جميع الأطراف متناسقين بينما يكونون متباعدين بما يكفي
    Hepsi de hatları birbirinden ayırmak için farklı renkler kullanıyor, istasyon türlerini ayırmak için de basit semboller kullanıyorlar. TED كلهم يستخدمون ألوانًا مختلفة للتمييز بين الخطوط، وكلهم يستخدمون الرموز البسيطة للتمييز بين أنواع المحطات.
    Veriler birbirinden tamamen farklıydı. A.B.D ordusunun ülkenin sadece küçük bir kısmı için detaylı bilgisi vardı. TED كانت البيانات متباينة بشكل لا يصدق.وكان الجيش الأمريكي يملك معلومات مفصلة فقط عن جزء صغير من البلاد.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد