ويكيبيديا

    "birbirleriyle" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • بعضهم البعض
        
    • مع بعضها البعض
        
    • بعضهما البعض
        
    • لبعضهم البعض
        
    • ببعضها
        
    • مع بعضهم
        
    • ببعضهم البعض
        
    • فيما بينها
        
    • لبعضهما البعض
        
    • مترابطة
        
    • ببعضهما البعض
        
    • تتفاعل مع
        
    • مع بعضهن
        
    • مع بعضهما
        
    • يفهمون بعضهم
        
    McDonald'sa gittiler orada oturdular, uzun zamandır ilk kez birbirleriyle konuştular, birbirlerini dinlediler. TED ذهبوا إلى ماكدونالدز وجلسوا وتحدوثوا وسمعوا بعضهم البعض للمرة الأولى منذ فترة طويلة.
    Sınırların tarihsel açıdan en keyfi olduğu ve lider nesillerin birbirleriyle düşmanca ilişkiler içinde olduğu tüm bu bölgeler. TED كل تلك المناطق حيث الحدود تاريخياً أكثر تعسفية وحيث أجيال من القادة كانوا على علاقات عدائية مع بعضهم البعض.
    Askerleri ABD ordusuyla savaştıktan sonra geri geldiklerinde veya birbirleriyle didiştiklerinde eminim ki kabile hayatına kolayca geri dönmüşlerdir. TED عندما عاد محاربوهم من قتال الجيش الأمريكي أو قتال بعضهم البعض أراهن أنهم إستطاعوا الرجوع لحياتهم الطبيعية بدون مشاكل.
    Ancak robotlar birbirleriyle etkileştiği için, yanındakileri algılayarak esasen takip ediyorlar. TED ولأن الروبوتات تتفاعل مع بعضها البعض. فإنها تشعر بجيرانها، وتتابع بعضها.
    Tek bir çamaşır sepetleri var. Demek ki birbirleriyle iyi geçiniyorlar. Open Subtitles ولديهما حقيبة غسيل واحدة، مما يعني أنهما معتادان على بعضهما البعض
    Casuslar dünyanın her yerinde birbirleriyle radyo aracılığıyla iletişim kurar. Open Subtitles الراديو هو كيف نتحدث، كيف يتحدث الجواسيس لبعضهم البعض حول العالم.
    Ama kelimeleri kullanmak yerine birbirleriyle iletişim kurmak için sinyal moleküllerini kullanırlar. TED لكن عوضًا عن استخدامهم للكلمات، يستخدمون جزيئات إشارة للتواصل مع بعضهم البعض.
    Ne zaman boş bir an bulsalar birbirleriyle sohbet ediyorlar. TED كلما أتيحت لهم فرصة ، فإنهم يدردشوا مع بعضهم البعض.
    Amaca zarar veren şey, aynı hastalık üzerinde çalışan dört tane çekirdek bilim adamı takımı olup bunların birbirleriyle konuşmaması. Open Subtitles يوجد نتائج عكسيه من عُلماء الأربعة فرق الأساسيه الذين يعملون جميعا على نفس المرض ولكن لا يتحدثون مع بعضهم البعض.
    Ayrıca bebeklerimin birbirleriyle seks yapmak zorunda kalmasını da istemiyorum. Open Subtitles ايضاً, لا اريد ان يحظى اطفالي بالجنس مع بعضهم البعض
    Önemli olan öğrencilerimizin birbirleriyle konuşmalarıdır. TED الأهم هو أن نساعد الطلاب لإجراء المحادثات مع بعضهم البعض.
    Ve şimdi işin içine teknoloji giriyor, çünkü bu yeni elektronik haberleşme yöntemiyle, bu çocuklar dünya çapında birbirleriyle iletişim kurabilecek. TED والآن دخلت التقنيات في هذا الأمر، لأنه بهذه الوسيلة الجديدة للإتصال الإلكتروني يمكن لهولاء الأطفال الإتصال مع بعضهم البعض حول العالم.
    Bu nöronlar, aralarındaki bağlantılılar aracılığıyla ufak titreşimler ya da elektrik akımları yollayarak birbirleriyle iletişim kurarlar. TED والخلايا العصبية تتواصل مع بعضها البعض من خلال إرسال نبضات صغيرة أو تموجات كهربائية من خلال الروابط لبعضها البعض.
    Tüm bu sesler birbirleriyle uyumluydu ve aralarındaki ritmi de duyardım. TED كل هذه الأصوات اندمجت مع بعضها البعض و استطعت الاستماع إلى الإيقاع بينهم
    Hatta, mantık ve yaratıcılığın birbirleriyle anlaşamadıkları fikri de desteklenmemektedir. TED وحتى فكرة أن المنطق والإبداع منفصلين عن بعضهما البعض فهي غير مدعّمة بشكل جيد.
    Çünkü barsaklarımız doğrudan limbik sistemimizle bağlantılıdır. birbirleriyle konuşurlar ve kararlar alırlar. TED لان امعائك متصلة مع جهاز المشاعر وهما يتواصلان مع بعضهما البعض ويقرران معاً بعض القرارات
    Başkalarıyla konuşuyorlar ama asla birbirleriyle konuşmuyorlar. Open Subtitles إنهم يلجأون لأي شخصٍ ولا لبعضهم البعض أبداً
    birbirleriyle olan ilişkilerinden ise kendimizle ilgili algıyı çıkartıyoruz. TED ولكن لأن هذه العمليات مرتبطة ببعضها بطريقة ما فنبدأ نشعر بذاتنا.
    Çünkü orada, Georgia'da, beyaz insanlar ile siyahi insanlar birbirleriyle tarihsel olarak daha tanıdıklar. TED ويعود ذلك هناك، في جورجيا، إلى أن السكان البيض والسود تربطهم تاريخيا علاقة ومعتادون ببعضهم البعض.
    Eğer bir şekilde bu molekülleri, birbirleriyle konuşmaları ve rekabet için doğru şekli almaları için cesaretlendirebilirsek bölünecek ve rekabet edecek hücreleri oluşturmaya başlayacaklar. TED لو أننا استطعنا بطريقة ما تحفيز تلك الجزيئات لتتواصل فيما بينها وتكون الأشكال الصحيحة وتتنافس فيما بينها، فستبدأ بتكوين خلايا تتكاثر وتتنافس فيما بينها.
    Merak ediyordum, acaba bu genç çocuklardan kaçı, birbirleriyle böyle bir yaşamın hayali hakkında konuşmuşlardı. TED ولكنني ما فتئت أتساءل كم تحدّث هذان الفتيان لبعضهما البعض عن أحلامهما للحصول على حياة كهذه.
    Bunlar ileri derecede topografik ve birbirleriyle geri dönüşümlü biçimde ileri derecede ilişkilidir. TED هي طبوغرافية رائعة و مترابطة بشكل رائع في نمط تكراري.
    Ve iki yarıkürenin birbirleriyle haberleşmesi "corpus collosum" dediğimiz 300 milyon kadar akson lifinden oluşan bir ara bağlantı üzerinden olur. TED يتصل النصفين الكرويين ببعضهما البعض عبر الجسم الثفني المصنوع من حوالي 300 مليون ليف محوري
    Bu üç kız göz göze gelme sıkıntısı olmadan birbirleriyle konuşuyorlar mesela. TED هؤلاء الفتيات الثلاثة يتحدثن مع بعضهن البعض بدون التواصل البصري المزعج.
    Burada gördüğümse birbirleriyle konuşmayı kesmiş düş kırıklığı nefrete dönüşmüş iki insan. Open Subtitles أرى شخصيْن توقّفا عن الحديث مع بعضهما البعض، تحوّل احباطهما إلى كراهيّة.
    birbirleriyle başka bir şekilde iletişim kurduklarını sanıyoruz. Open Subtitles نحن نعتقد أنهم يفهمون بعضهم بنوع من الاشارات الأخرى

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد