Ama bu fikirler korku ve yabancılaşma olarak kendini gösteriyor. | TED | ولكن هذه الأفكار هي نفسها التي تدل على الخوف والعزلة. |
Bir sonraki adım olarak, önümüzdeki 4 gün boyunca, bu fikirler gibi nicelerini keşfediyor olacağız. | TED | إذا الخطوة التالية، في الأربعة أيام التالية، هو ان نستكشف المزيد من هذه الأفكار. |
İşte size bir soru: bu fikirler nereden geliyor? | TED | فالسوال هو: من أين تأتي هذه الأفكار الرائعة؟ |
DT: Otur yerine lütfen. JR: bu fikirler -- DT: Söz hakkı verilmedi. | TED | ترامب: أجلس. راموس: مع هذه الأفكار ترامب: لم تختار لتتحدث. |
Bazen bu fikirler kendilerini gerçekten önemli açılardan düşündürtüyorlar. | TED | أحياناً تلك الأفكار تسبق طريقة تفكيرنا بطرقٍ مثيرة. |
1963'te bağımsızlığımızı kazandığımızda bu fikirler normalleşti. | TED | بحلول عام 1963، حين نلنَا استقلالنا، أصبحت هذه الأفكار طبيعية. |
Ama işimiz çok zor çünkü bu fikirler çok geniş bir aralığı kapsıyor. | TED | لكن الأمر صعب، لأن هذه الأفكار واسعة النطاق. |
Böyle şeyler işte. Eğer bu fikirler size tanıdık geliyorsa hatta geçmişte kaldıysa, bu iyi bir şeydir, çünkü tanıdık gelmeli. | TED | الآن، إذا كانت هذه الأفكار تبدو مألوفة أو ربما حتى قديمة بعض الشئ، فذلك عظيم، ينبغي أن تكون مألوفة. |
bu fikirler, tren istasyonlarında ve izinlerde ev cephesinin karamsarlığında kök saldı. | Open Subtitles | في محطات سكك الحديد والاجازة أخذت هذه الأفكار مكانها وسط تشاؤم الجبهة الداخلية |
bu fikirler ne kadar tuhaf görünse de sizi temin ederim bunlar evrenimizin temelleridir. | Open Subtitles | على الرغم من أن هذه الأفكار تبدو غريبة، انها، أعدكم، انها أساسية لكوننا. |
bu fikirler bir sel gibi akan başka fikirlerle birleşerek kim olduğumuza ilişkin yepyeni bir yaklaşım oluşturdular. | Open Subtitles | و ستنضم هذه الأفكار مع أفكار أخري صانعة مداً علمياً سيقدم مدخلاً جديداً بالكامل للتعرف علي البشر علم النفس إنه |
bu fikirler, Avrupa'nın vicdanındaki en kara lekeyle karşılaşmak üzereydi. | Open Subtitles | لكن هذه الأفكار الآن اصطدمت مع أقذر وصمة عار للضمير الأوربي |
Daha önce teori seviyesinde kalan bu fikirler uygulanmaya başlanmış. | Open Subtitles | ورحنا نستعمل هذه الأفكار التي خالوها في البداية نظرية |
Nereden geldiğimize dair bu fikirler mevcut en eski hikayeler. | Open Subtitles | هذه الأفكار التي تتحدث عن من أينَ أتينا هيَ أقدم القصص التي لدينا |
Demek istediğim, mimarlar bu fikirler üzerinde uzun zamandır kafa yoruyor. | TED | أعني ، لقد فكر المعماريون في هذه الأفكار منذ زمن بعيد . |
bu fikirler size muhtemelen bazı filmleri anımsatacak; ''Total Recall,'' "Eternal Sunshine of the Spotless Mind" belki de "Inception." | TED | هذه الأفكار على الأغلب تذكركم ب "توتال ريكول،" "أيترنال سنشاين أف ذا سبوتلس مايند،" أو ب "إنسبشن" [أفلام] |
bu fikirler ve olaylar, birçoğunuzun daha önceden bulunduğu Machu Picchu gibi ikonik yerleri netleştirmenize olanak tanırlar. | TED | هذه الأفكار وهذاه الأحداث تمكننا من التعمق في أماكن إبداعية كثيراً منكم قد زارها من قبل مثل "Machu Picchu" |
bu fikirler Illuminati ile başlamadı veya sona ermedi— aksine, Illimunati kurulduğunda yapım aşamasında olan ve o dağıldıktan çok sonra da devam eden bir değişim dalgasını temsil eden bir topluluktu. | TED | هذه الأفكار لم تبدأ أو تنتهي مع المتنورين، إنما كانت مجتمعًا مثّل موجةً من التغيير كانت جاريةً بالفعل عند تأسيس المجموعة واستمرت لوقتٍ طويل بعد زوالها. |
bu fikirler o kadar mantıksız ve bağnazca ki, fiziksel arkeolojiyle yüzleştirilseler bile mantıklı düşünemiyorlardı. | TED | تلك الأفكار غير عقلانية، للغاية، لدرجة أن عندما تواجه عالِم الآثار، لا يمكنهم التفكير بشكل منطقي. |
İkinci Dünya Savaşının takibindeki yıllarda bu fikirler, onların çalışmalarıyla yakın ilişkili olan bir düşünce ekolünde birleşti: Varoluşçuluk. | TED | في السنوات التي تلت الحرب العالمية الثانية تلاقت تلك الأفكار مع المدرسة الفكرية المُرتبطة ارتباطًا وثيقًا بأعمالهما: المذهب الوجودى. |
Öncelikle, bu fikirler Afganistan'da çok az etki bırakacaktı. | Open Subtitles | في البداية، كان تأثير تلك الأفكار ضئيل جداً في أفغانستان |