bu kadar güzel bir bayanı öpemem. Kaybedecek tek bir kalbim var. | Open Subtitles | أنا لا أجرؤ على تقبيل سيده بهذا الجمال لدى قلب واحد لأخسره |
bu kadar güzel bir şey nasıl böyle kötü olabilir? | Open Subtitles | كيف يمكن لشيء بهذا الجمال أن يكون بهذا السوء ؟ |
Hiç bir kadın sabahın altısında bu kadar güzel görünemez. | Open Subtitles | إمرأتان بهذا الجمال لا يجب أن نراهما في السادسة صباحا |
Pekin ördeğinin bu kadar güzel olabileceği kimin aklına gelirdi ki? | Open Subtitles | من كان ليظن أن بطة عادية كانت ليكون طعمها بهذه الروعة |
Yüzün çamurla kaplıyken bu kadar güzel olduğunu fark etmemiştim. | Open Subtitles | أنا لم أدرك بأنكِ جميلة للغاية و أنت ملطخة بذلك الوحل |
Sanki senden başka biri beni bu kadar güzel hissettirebilirmiş gibi. | Open Subtitles | لا يُمكن لأيّ أحد ما عداك أن يجعلني أشعر بهذا الجمال |
Yine de bu kadar güzel birinin gecelerini yalnız geçirdiğini düşünemiyorum bile. | Open Subtitles | ورغم ذلك، غير معقول لي أن أحداهن بهذا الجمال تقضي الليل وحيدة. |
bu kadar güzel olduğunuzu bilseydim, size çiçek getirirdim. | Open Subtitles | لو كنت أعرف أنكِ بهذا الجمال لكنت احضرت معي بعض الأزهار |
Eğer bana çekmiş olsaydı, asla bu kadar güzel olmazdı. | Open Subtitles | إن كانت تشبهنى لما كانت تبدو بهذا الجمال |
Hayatınızda hiç bu kadar güzel şeyler gördünüz mü? | Open Subtitles | هل رأيتِ فى حياتك من قبل شيئاً بهذا الجمال ؟ |
Havanın bu kadar güzel olduğuna inanmak zor. | Open Subtitles | من الصعب أن أصدق أن يكون اليوم بهذا الجمال |
bu kadar güzel olunmaz ki. Geline ayıp olur. | Open Subtitles | لم ينبغي أن تصبحي بهذا الجمال هذا ليس عادلاً للعروسة |
Kamerada bu kadar güzel görüneceğini hiç bilemezdim. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أنك تظهرين في التصوير بهذا الجمال |
bu kadar güzel bir kızdan bana neden bahsetmedin? | Open Subtitles | . لماذا لم تخبرني بأن الفتاة بهذا الجمال ؟ |
bu kadar güzel birinin böyle nazik olabileceğine inanabiliyor musun? | Open Subtitles | هل تصدقين أن يكون أحد بهذا الجمال, بهذا اللطف؟ |
bu kadar güzel birinin yalnız kalabileceğini düşünmek çok güçtü. | Open Subtitles | من الصعب أن أتخيل أن يشعر أحد بهذا الجمال بهذه الوحدة |
Hiç bu kadar güzel et yememiştim. Ne kullanıyorsun? | Open Subtitles | لم أتناول قط لحماً بهذه الروعة ماذا فعلت إليه؟ |
Merak ediyorum, Bayan Woodhouse, bu kadar güzel olmanıza rağmen halen evlenmediniz. | Open Subtitles | اتساءل انسة وودهاوس لانك لم تتزوجي بعد رغم انك جميلة للغاية |
Hayatımda hiç bu kadar güzel bir şey görmemiştim. | Open Subtitles | لم أشاهد شيئا أجمل من هذا في حياتي |
- bu kadar güzel bir yerde yaşadığınız için şanslısınız. | Open Subtitles | من حسن حظكِ أن تقيمي في بلدة بمثل هذا الجمال |
Yolculuklarım boyunca hiç bu kadar güzel bir şehir görmedim, ekselansları. | Open Subtitles | طوال غزواتي لم تقع عيناي علي ما هو أجمل من مدينتك, يا سموك |
bu kadar güzel olduğunu bilseydim, seni daha önce ziyaret ederdim. | Open Subtitles | لو كنت أعلم كم هى جميله لكنت أتيت لرؤيتها منذ زمن بعيد |
Cidden asla ve asla bu kadar güzel görünmemiştin. | Open Subtitles | تمهلي ، بجدية لم تبدي أكثر جمالاً من قبل |
Umarım davanın geri kalanı da bu kadar güzel olur. | Open Subtitles | أَتمنى أن بقية هذه القضية بهذا الشكل الجيد |
Seni daha önce hiç bu kadar güzel görmemiştim. | Open Subtitles | لعين؟ لم أراكِ تبدين جميلة هكذا من قبل. |
Balıkların bu kadar güzel olabileceği aklıma gelmezdi. | Open Subtitles | لم اكن اعرف ان السمك يمكن ان يكون جميلاً جدا |