Belki de gitme zamanı geldi. bu kadar uzun sürdüğüne şaşırdım. | Open Subtitles | ربما حان الوقت لنزعها أنا مندهش أنها دامت كل هذا الوقت. |
İtiraz ediyorum, sayın yargıç. Bir kalem almak bu kadar uzun sürmez. | Open Subtitles | أعترض يا سيادة القاضي لا يحتاج أحد كل هذا الوقت ليلتقط قلماً |
Kimsenin karın içinde bu kadar uzun süre kalıpta ayağa kalkabileceğini düşünemiyorum. | TED | فلم أتخيل أن أحداً كان قد بقي في الثلج كل هذه المدة أن يتمكن من النهوض لاحقاً |
Bunu anlamam bu kadar uzun sürdüğü için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا مُجَرَّد آسفُ بأنّ أَخذَني طويل جداً للتَخمين ذلك. |
Hiç bu kadar uzun sürmemişti. Benimle geliyor musun, gelmiyor musun? | Open Subtitles | ليس لهذه المدة الطويلة والآن هل ستأتي معي أم لا ؟ |
Yerler idrarla kaplıyken tuvalet kuyruğu nasıl bu kadar uzun olabiliyor? | Open Subtitles | كيف يكون طابور الحمام بهذا الطول و الأرضية مغطاة بالبول ؟ |
Karar vermesinin neden bu kadar uzun sürdüğünü anlamak çok zor. | Open Subtitles | ومن الصعب أن نفهم لماذا انها أخذ وقتا طويلا لاتخاذ قرار. |
bu kadar uzun yıllardır birlikte olan bir çift için ne şeker bir şey. | Open Subtitles | من الجيد أنَّ أرى زوج يظل معا كل هذه المده |
Sevgili Elinor bu kadar uzun zaman sonra seninle konuşmak çok harikaydı. | Open Subtitles | عزيزي إلينور. كان رائعا جدا أن أتحدث إليكم بعد كل هذا الوقت |
İç İşleri'nin buraya gelmesi bu kadar uzun mu sürdü be? | Open Subtitles | رباه، أأحتاج الأمر كل هذا الوقت من الشؤون الداخلية لتظهر هنا؟ |
Annemin seni benden bu kadar uzun süre uzak tuttuğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصدق أن أمي حرمتني منك كل هذا الوقت |
Ve bunun karmaşanın dünya gezegeninde meydana gelmesinin bu kadar uzun sürmesinin sebebi olduğunu düşüyoruz. | TED | ونعتقد أن هذا هو السبب ليتطلب التعقيد كل هذا الوقت ليحدث على كوكب الأرض. |
Güçlü olmasaydım bu kadar uzun yaşamazdım. | Open Subtitles | لو لم أكن رجلا صلبا لما عشت كل هذه المدة |
Birisiyle bu kadar uzun süre beraber çalışırsan, bilirsin. | Open Subtitles | عندما تعمل مع شخص ما كل هذه المدة , ستعلم |
Belki de bu kadar uzun yaşamamın sebebi de budur. | Open Subtitles | وربما حياتي كل هذه المدة الطويلة دليل على ذلك |
bu kadar uzun sürmez sanmıştım. | Open Subtitles | أنا لَمْ أُفكّرْ أنت سَتُختَفي طويل جداً. |
Belki de bu kadar uzun ömürlü olması... hata düzeltici kodlar sayesindedir, | Open Subtitles | و رُبما أنَّ الفضل في اسستمراره لهذه المدة يعود لشفرات تصحيح الخطأ |
İç kanamalı hastalarda ameliyatın bu kadar uzun sürmesi normaldir. | Open Subtitles | الجراحة بهذا الطول طبيعية بحالة الٕاصابات الداخلية |
Onunla bu kadar uzun süre birlikte olmanı anlayamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أفهم كيف بقيت معه وقتا طويلا |
Eğer bu kadar uzun süre için gideceğini önceden biliyorsa, bana kirasını önceden öderdi. | Open Subtitles | اذا كان يعلم انه سيغيب كل هذه المده لقد قام بالدفع لى مسبقا نقدا |
bu kadar uzun süre dikkatini çektiği için çok kötü biri olmalı. | Open Subtitles | لا بد إنه كان شخص فظيع لكي يحظى بإهتمامك كل هذه الفترة. |
Buraya gelmen neden bu kadar uzun zaman aldı? Biryıl oluyor. | Open Subtitles | ماالذى جعلك تأخذ كل هذا الوقت لكى تأتى الى هنا؟ |
Neden beni terk ettiğinin ayrıntılarına inmedik; ama beni bulması bu kadar uzun sürdüğü için özür diledi. | Open Subtitles | لم ندخل حقاً في التفاصيل كسبب تركها لي ولكنها .. اعتذرت على أنها استغرقت وقتاً طويلاً كي تبحث عني |
Daha önce hiç bu kadar uzun yaşamadınız ve sizi güvende tuttum. | Open Subtitles | لم تعيشون كل تلك المدة قبلاً وقد أبقيتكم أمنين |
Yıllardır hiç kimseyle bu kadar uzun süre birlikte olmamıştım. | Open Subtitles | أنا لم اقضي كل هذا الوقت مع شخص أخر منذ سنوات |
Kötü talih işte, bu kadar uzun süredir... yardımın olmadan yaşadığım için olsa gerek. | Open Subtitles | لا تنظري، لقد كنت محظوظة بالتأكيد لعيشي طوال تلك الفترة دون توجيهاتك |
Sam'in bu kadar uzun süre nereye kaybolduğunu merak ediyorum. | Open Subtitles | أتعلمون ؟ أنا أتسائل مالذي أخر سام طوال هذا الوقت. |
Suda bu kadar uzun süre kalan hiçbir erkek bir kadını reddedemez. | Open Subtitles | ليس هناك رجل يبقى بعيدا طوال هذه الفترة ويرفض امرأة |