Haftanın üç günü bu sorunla uğraşıyoruz. | Open Subtitles | لقد كنت أتعالج من تلك المشكلة ثلاث مرات فى الأسبوع |
Haftanın üç günü bu sorunla uğraşıyoruz. | Open Subtitles | لقد كنت أتعالج من تلك المشكلة ثلاث مرات فى الأسبوع |
bu sorunla başa çıkmanın daha kestirme yolları var. | Open Subtitles | أتعلمين، ثمّة الكثير من الطرق المباشرة لحل تلك المشكلة |
Çünkü normalde, vücudunuz bu sorunla sürekli yüzleşiyor. | TED | لكن في العادة اجسامنا تتعامل مع هذه المشكلة في كل الأوقات |
bu sorunla ilgili çalışmaya başlayana kadar öğrenmediği ise vermikülitin asbestosun çok toksik bir formu olduğuydu. | TED | ما لم تتعلمه حتى لحظة بدأها العمل على هذه المشكلة هو أن الفيرميكيوليت نوع سام جدًا من الأسبستوس. |
Bugün ihtiyacımız olan tek şey, bu sorunla yüzleşip bu gerçek ve bu biziz deme cesareti. | TED | وأهم شيء نحن بحاجة له اليوم هو الشجاعة لننظر إلى هذه المشكلة في الوجه والقول: هذا حقيقي وهذا هو كل واحد منا |
Buna yaklaşık 30 yıl önce başladık ve tam da bu sorunla uğraşmaya başladık. | TED | بدأنا هذا منذ حوالي 30 سنة مضت. بدأنا بجدية التعامل مع هذه القضية. |
Ben de bu sorunla karşılaşmıştım lordum. | Open Subtitles | صادفتني تلك المشكلة سابقاً يا سيّدي |
Biz bu sorunla çok uzun süredir başediyoruz. | Open Subtitles | لقد تعاملنا مع تلك المشكلة. |
bu sorunla ilgilenecek ve halledeceğim. | Open Subtitles | سأعمل على حل هذه المشكلة مع الأشخاص الذين يشكلون خطرا عليكي |
NASA'da proje yöneticisi. bu sorunla ilgilenen çok sayıda insandan biri. | Open Subtitles | هو مدير مشروع في ناسا هو واحد من الذين تم تعيينهم في هذه المشكلة |
Çoğu polis departmanı bu sorunla uğraşmak istemez. | Open Subtitles | الكثير من دوائر الشرطة لن ترغب في هذه المشكلة |
Bu yüzden, bu sorunla son bir kez daha yüzleşmeye karar verdim. | Open Subtitles | ولذلك قررت ان اواجه هذه المشكلة للمرة الاخيرة |
bu sorunla doğrudan ilgilensek, en iyi bilim insanlarımızı dinlesek azimli ve tutkulu bir şekilde davransak yine de hayatta kalabileceğimiz bir yol göremiyorum. | Open Subtitles | ولو واجهنا هذه المشكلة مباشرة، لو استمعنا إلى نخبة علمائنا، وتصرفّنا بحزم وسرعة. |
bu sorunla alakalı hiçbir şey bilmediğimi söyledim ya. | Open Subtitles | لقد أخبرتكَ بالفعل، لا أعرف أيّ شيءٍ عنْ هذه المشكلة. |
Bir organizasyonun başlamasına yardım ettim, bu sorunla başa çıkma adına, 20 yıl önce, inanç tabanlı bir organizasyon. | TED | لقد ساعدت في تأسيس منظمة دينية منذ 20 عاماً، وذلك للتعامل مع هذه القضية. |
Eğer bu sorunla hep beraber yüzleşme cesaretini gösterirsek azaltabileceğimiz acıları düşünün. | TED | ولكم أن تتخيلوا كمّ المعاناة التي يمكننا تخفيفها إن تجرأنا على مواجهة هذه القضية معًا. |