| Cumartesinden sonraki herhangi bir saatte bunu yapabilirim, ama bugün değil. | Open Subtitles | اسمع أي وقت بعد السبت أستطيع فعل هذا لكن ليس اليوم |
| Bugün, daha fazla tasarruf yapmak hakkında konuşacağım, ancak bugün değil, yarın. | TED | سأتحدّث اليوم عن ادخار المزيد، لكن ليس اليوم بل غدًا. |
| Belki bugün değil, belki bu yıl değil belki de beş yıl içinde değil, ama adaleti bulun. | TED | ربما ليس اليوم أو هذا العام أو في خلال 5 سنوات، ولكن اعثروا على العدالة. |
| Hayır, bugün değil. Zamanı geldiğinde burayı kapatmak için sebeplerim olacak. | Open Subtitles | لا, ليس اليوم, وعندما سنفعل سيكون لدىّ مايكفى لكى اُغلق هذا المحل |
| Haydi. Götüreceğim, ama bugün değil. Savaştan sonra. | Open Subtitles | اهدا ، وتحرك فانا سوف اخذك ولكن ليس اليوم ، بعد الحرب |
| - bugün değil. - Güzel, firmaya yeterince zarar verdin zaten. | Open Subtitles | ليس اليوم لقد كلفت الشركة بما فيه الكفاية |
| O şu anda tatilde. Hayır Walter, tatilde değil. bugün değil. | Open Subtitles | انه موقوف عن العمل لا يا والتر انه ليس هنا ليس اليوم |
| Ziyaretçileri hep kuyruğunu sallayarak karşılardın, değil mi? Ama bugün değil. | Open Subtitles | سوف تعود وترحب بنا من جديد , ولكن ليس اليوم |
| Belki bugün değil, belki yarın değil ama yakında Ve hayatımız boyunca | Open Subtitles | ربما ليس اليوم أو غداً , لكن قريباً ولبقية حياتنا |
| Genelde plaj bu tarz şeyler kaynar ama bugün değil. | Open Subtitles | في العادة هذا الشاطئ يمتلئ بهم لكن ليس اليوم ، لا |
| - Neden bugün değil? - Sakin olduğun bir zaman terk et. | Open Subtitles | لماذا ليس اليوم ؟ عليكِ هجرها , عندما تصبحين هادئة |
| Evet, ama bugün değil. Ofiste bugün yalnızım. | Open Subtitles | نعم لكن ليس اليوم ، لا يوجد غيري في الوكالة |
| Fabrika sahipleri dava açmıyorlar. En azından bugün değil. | Open Subtitles | أصحاب المصنع لن يوجهوا أتهامات بالتجاوز ،على الأقل ليس اليوم |
| Sadece bugün değil, yıllardır? | Open Subtitles | ليس اليوم فقط و لكن السنوات الماضيه ايضاً |
| Senin rozetini alabilirim, Binbaşı, ama bugün değil. | Open Subtitles | ربما سأسحب شارتك أيها الرائد لكن ليس اليوم |
| bugün değil, bizim için değil. Onu kurtaracağım. Bunu yapabilirim. | Open Subtitles | ليس اليوم , ليس لنا ساذهب لانقاذ حياتها , استطيع فعل هذا |
| O otobüse binersen, pişman olursun belki bugün değil, belki yarın değil; | Open Subtitles | إذا ركبت هذا الأوتوبيس ستندم عليه ... . ربما ليس اليوم .. |
| Beni almanıza izin vermeyeceğim sizi pislikler. Beni değil. bugün değil. | Open Subtitles | لن أدعك أيها الوغد تنل مني ليس أنا، ليس اليوم |
| Belki bugün değil ama yakında. | Open Subtitles | كما تعلمين , ربما ليس اليوم , لكن قريباً |
| Belki ama bugün değil. | Open Subtitles | رُبَّمَا لكن لَيسَ اليوم |
| Yatırıcımların perşembe günü gelmesi gerekiyordu, bugün değil. | Open Subtitles | من المفـروض أن يأتي المستثمرون يوم الـخميس، وليس اليوم |
| Belki bir gün işler değişir, ama o gün bugün değil. | Open Subtitles | ربما يوم ما من سيكون الوضع مختلف ولكن اليوم ليس كذلك |
| Hayır, bugün değil. | Open Subtitles | لا، لا مياه ساخنة اليوم. |
| - bugün değil ki. - Arabada konuşuruz, tamam mı? | Open Subtitles | ليس موعده اليوم - سنتحدث عن هذا في السيارة، حسناً؟ |
| bugün değil, ama davet için teşekkür ederim. | Open Subtitles | ليس هذا اليوم على الرغم من أنني أقدر الدعوة |