- Bunların hepsi çok sıkıcı ve saçma. Çok fazla telaş yapıyor. | Open Subtitles | هذا كله مُتعب جدا ًو سخيف إنه يقوم بالضجة الأكثر ترويعا ً |
Bunların hepsi benim hatam. Bir daha asla abur cubur yemeyeceğim. Yemin ederim. | Open Subtitles | هذا كله بسببي ، لن آكل طعاماً غير صحي ثانيةً ، أقسم لك |
Bunların hepsi çok acayip, bilirsin bunun gibi karanlıkta oturmak. | Open Subtitles | هذا كله غريب، كما تعلم، جلوسنا محاطين بالظلام بهذا الشكل |
Bunların hepsi konuştuğunuzda diğerlerinin duyduğu sestir. | TED | كلّ هذا يمثّل الصوت الذي يسمعه الآخرون عندما تتحدّث. |
Ne hissettiğini anlıyorum ama gerçek değişmedi, Bunların hepsi senin. | Open Subtitles | أتفهم شعورك لكن الواقع يظل وهو أن كل هذا لك |
Bunların hepsi mükemmel değildi veya mükemmel olmayacak ancak trend çok bariz. | TED | لم تكن جميعها كاملة، أو ستكون كاملة، لكن اتجاه الإصلاح واضح جدا. |
Ama ben sevdiğim insanları korurum. Bunların hepsi senin için. | Open Subtitles | لكنى أحمى من أحب هذا كله من اجلك , إتفقنا؟ |
Bunların hepsi babanın başının altında çıkıyor. Cezalandırılması gereken o. | Open Subtitles | هذا كله من فعله ، وينبغي أن يُعاقب على ذلك |
Sübvansiyonları şirketlere dağıttıklarında bunu yapabilirler-- ve tabii ki, Bunların hepsi vergi verenler tarafından finanse edilmektedir. | TED | يمكن أن يحدث هذا الأمر عند تسليم المساعدات وبالطبع، هذا كله من جيوب دافعي الضرائب إلى جيوب الشركات |
Bunların hepsi üç gece ard arda karısının cep telefonunun pilinin bitmesinden dolayı, biplemesiyle uykusu bölünen bir profesörün çalışmaları. | TED | هذا كله آتى من بروفسور أستيقظ في ليلة لـ3 ليلال متواصلة لأن جوال زوجته يطنطن لأن بطاريته فرغت |
Eğer çok çalışırsan Bunların hepsi senin olabilir. | Open Subtitles | هذا كله ممكن أن يكون ملك اذا حددت أهدافك , وعملت بجد |
Bunların hepsi anlamsız şeyler. O artık benimle birlikte. Sen artık benimle birliktesin. | Open Subtitles | هذا كله شئ أكاديمى ، إنها معى الآن ، أنت معى الآن |
Bunların hepsi, gözün alabildiğince, senin olabileceklerin sadece ufak bir parçası Cody. | Open Subtitles | كلّ هذا العين تستطيع رؤية هذا من بعيد كجزء صغير هو لك كودي |
Yakında Bunların hepsi birer efsane olacak. Sınır Kasabası, kanun adamı, silahşörler... | Open Subtitles | كلّ هذا سيتحوّل تدريجيّاً لأسطورة، البلدة الحدوديّة، رجل القانون، حامل السلاح. |
İçten olursan Bunların hepsi son bulur. Olmazsan daha da kötü olur. | Open Subtitles | وإن كنتَ صادقًا فسينتهي كلّ هذا وإلاّ سيزداد الوضع سوءًا |
Bence Bunların hepsi sen kayanın üzerinde uyuduğun için oldu. | Open Subtitles | . اعتقد بأن كل هذا حدث لأنك نمت علي صخرة |
Bunlar iPhone ile ilgili çok zekice, devrimsel şeyler ve Bunların hepsi devlet tarafından desteklendi. | TED | هذه أجزاء ذكية للغاية وثورية متعلقة بالآيفون. وهي ممولة جميعها من طرف الحكومة. |
Evet, yarını bir kenara bırakınca Bunların hepsi rüya gibi gelecek. | Open Subtitles | أجل ، عندما نتجاهل الغد يصبح في ظني الأمر كله كحلم |
Bunların hepsi lisansüstü öğrencileri. | TED | و إلى أين ذهبوا . لذا كل هؤلاء الطلاب واصلوا دراسات عليا |
Bunların hepsi kafamda oluyorsa, sen nasıl buradasın? | Open Subtitles | إذا هذا كلّه وهم برأسي، أذا كيف وصلت لهنا؟ |
Bunların hepsi yapılabilecek harika şeyler, ama hemşirelerimin hiçbirinden haberi yoktu. | TED | كل هذه كانت أشياء جيدة لتفعلها، ولم تكن للمرضات أي فكرة. |
Bunların hepsi bir ülkenin ihtiyaç duyduğu meslekler, henüz icat edilmemiş meslekler de bunlara dâhil. | TED | هذه كل الوظائف التي يحتاج إليها البلد، بالإضافة إلى الوظائف التي لم تخترع بعد. |
Peki, Bunların hepsi doğruysa neden onu antrepoya kadar izledin? | Open Subtitles | حسناً، لو كان كلّ ذلك صحيحاً، فلمَ تتبّعتِه إلى المُستودع؟ |
Müziği paylaşıp, kopyalayıp, mixleyip, yakabiliriz, ama aslında Bunların hepsi yasa dışı. | TED | يمكننا التقاسم، التجهيز الحرق، لكن في الواقع فأن ذلك كله غير قانوني. |
Halkımızı buraya getirmek için portalı kullandığımızda Bunların hepsi bizim olacak. | Open Subtitles | حالما نستخدمُ البوّابةَ لاستقدامِ شعبنا إلى هنا، سنمتلكُ الأرضَ كلّها. |
Bunların hepsi üç hafta önce ilk mumyanın bulunmasıyla başladı. | Open Subtitles | بدأ كُل هذا قبل ثلاثة أسابيع عثروا على مومياء لأول مرة |
İşte bu! - Bunların hepsi nasıl oturacak merak ediyorum. | Open Subtitles | ـ عيد ميلادها ، هو الحل ـ فقط اتسأل كيف كُلّ هذا يَتطابقُ |
Bunların hepsi senin hakkında, her şey seninle ilgili. | Open Subtitles | الأمر بالكامل عنك كل شيء هنا |