Gizli Servis ve Hazine Bakanlığı, yıllardır bunun üzerinde çalışıyor. | Open Subtitles | لقد عمل كل من الخدمات السرية و قسم خزانة الدولة على هذه المشكلة لعدة عقود |
bunun üzerinde adımı bir kez daha görebilmek için senelerce bekledim. | Open Subtitles | أنتظرت سنوات لأرى اسمي على هذه البطاقة ثانيةً |
Dünya'da yapacak çok şey var ama bunun üzerinde uğraşan birçok şirket var. | TED | هناك الكثير من الأشياء للقيام بها على الأرض، لكن هناك العديد من الشركات تعمل على ذلك. |
Mühendis ve biyokimyacılardan oluşan araştırma takımım tam da bunun üzerinde çalışmaktadırlar. | TED | ففريق بحثي من المهندسين وعلماء الكيمياء الحيوية يعملون على هذا التحدي تمامًا. |
Deck ve ben bunun üzerinde çalışıyoruz. Sanırım hazırız. | Open Subtitles | أنا و ديك كنا نعمل علي هذا و أعتقد أننا مستعدّون |
Hepsi bunun üzerinde çalışıyor. Yerel FBI dahil. | Open Subtitles | نعم, كلهم يعملون على الأمر وكذلك الـ"إف بى آى" المحلى |
bunun üzerinde bir leke vardı. | Open Subtitles | أتعلم ماذا لدي بقعة على هذه لا أستطيع إرتدائها |
- bunun üzerinde çalışmamı istiyor musun? | Open Subtitles | أتريدنـي أن أعمـل على هذه القضية ؟ شكـرا لك |
Tamam mı, ben bunun üzerinde çalışayım, sen de kendi işini bitir. | Open Subtitles | حسناً, انا سأعمل على هذه وانت قم بالانتهاءِ |
Temelde güvenlik, insaların içinde uçuyor olacakları sistemin tasarımında oluyor, yıllardır bunun üzerinde çalışıyoruz, neredeyse bu teknoloji üzerinde 10 yıldır çalışıyoruz. | TED | لكن حقاً، بشكل أساسي، السلامة تقع ضمن تصميم النظام الذي تقل به الناس جواً، وبالتالي عكفنا نعمل لسنين، في الواقع، ما يقارب العقد، على هذه التقنية |
Ve böylece 60'lı yıllar boyunca bunun üzerinde çalıştık. | TED | ولذلك بدأنا نعمل على ذلك لسنوات في الستينات. |
Ama az önce konuştuğumuz tüm bu amalar X ve Y'nin protein yapmasına dayanıyor. Biz de bunun üzerinde çalıştık. | TED | ولكن كل الدوافع التي تحدثنا عنها تتطلب أن تستهلك الخلايا الـX والـY لتصنع البروتنيات، لذا فقد بدأنا بالعمل على ذلك. |
Google ve Facebook'ta çok sayıda zeki insanın tam da bunun üzerinde çalıştığını mutlulukla belirtmek istiyorum. | TED | وإنني سعيدٌ لإخباركم بأن العديد من الأشخاص الأذكياء في جوجل و الفيسبوك يعملون على ذلك. |
Yani, seçimden beri Facebook ve Google bunun üzerinde çok duruyor gibi. | TED | أعني، يبدو أن فايسبوك وجووجل منذ الإنتخابات، يعملان جاهدين على هذا السؤال. |
Hepimizin tam zamanlı olarak bunun üzerinde çalışmamız gerekmez mi? Sakin, Romeo. | Open Subtitles | بالضبط ، اليس من المفروض أن نشتغل بدوام كامل على هذا ؟ |
Bu benim dikkatimi çekti, Ve tam zamanlı olarak bunun üzerinde çalışmaya başladık, çünkü düşündüm ki hedef ne onu bilmiyoruz. | TED | وهذا فعلاً قد جذب اهتمامي وقد بدأنا العمل على هذا الامر لفهم ماهيته على مدار الساعة لاننا لم نكن نعرف ما هو الهدف |
Söylemeliyim ki, daha önce bunun üzerinde her kim çalışmışsa oldukça yaklaşmış. | Open Subtitles | عليَ القول, أذا كنا عملنا علي هذا في وقت قريب كنا أكتشفنا الامر |
bunun üzerinde 5 buçuk senedir çalışıyorduk. | Open Subtitles | نحن نعمل علي هذا مُنذ 5 سنوات ونصف. |
Hepsi bunun üzerinde çalışıyor. Yerel FBI dahil. | Open Subtitles | نعم, كلهم يعملون على الأمر وكذلك الـ"إف بى آى" المحلى |
Şimdi bunun üzerinde çalışıyoruz çünkü Antartika'nın ilk radar gözlemleri 35 mm lik optik film kullanılarak toplanılmış. | TED | ونحن نعمل على ذلك، لأنه تبين أن أول صور الرصد لرادار بالقطب الجنوبي التقطت باستعمال فلم مصور قياس 35 ملم. |
Tabii ki iyi olucak.Buraya geldiğimizden beri bunun üzerinde çalışıyoruz. Buna kader denir! | Open Subtitles | بالطبع، يجب أن يكون كذلك لأن هذا ما نريده منذ أن أتينا هنا. |
Ben aslında bunun üzerinde biraz daha düşünmek istiyorum. | Open Subtitles | اظن بأنني أود أَن أُفكر في الموضوع أكثر قليلا، في الحقيقة |
İnsanlara ve konut kredilerine baktığınızda daha sonra ödeyemeyecekleri evleri alıyorlar bunun üzerinde düşünmeliyiz. | TED | إذا فكرتم في الأشخاص والرهونات وشراء المنازل ثم عدم القدرة على الدفع لتسديده، فعلينا إعادة النظر في ذلك . |