Burada olması gerekirdi ama değil. Bu da beni endişelendiriyor. | Open Subtitles | من المفترض أن يكون هنا ، وعدم وجوده يغيظني |
Burada olması gerekirdi ama değil. Bu da beni hala endişelendiriyor. | Open Subtitles | من المفترض أن يكون هنا ، وعدم وجوده يغيظني |
Küçücük fıçıcık, sadece hafta sonları Burada olması gereken turşucuk. İpucu ister misin? | Open Subtitles | من هو القصير الصغير صعب الأرضاء ومن المفترض أن لا يكون هنا هذا الأسبوع؟ |
7:30'da Burada olması gerekiyordu. | Open Subtitles | كان من المفترض أن تكون هنا في الساعة 7: 30. |
Evet, Sen da Burada olması gerekiyordu değildir. | Open Subtitles | أجل ، حسناً ، أنت لا يفترض بك أن تكون هنا أيضاً |
Burada olması sence garip bir tesadüf değil mi? | Open Subtitles | ألا تعتقد بأنه من غير المعقول صادف وجودها هنا |
Normalde Burada olması gerekiyordu. Ama eksik bir kiriş yüzünden şuraya kaymış. | Open Subtitles | الوضع الطبيعي مكانه يكون هنا لكن لفقدان نسيج رباطي |
13.00'de Burada olması gerekiyordu. | Open Subtitles | من المفترض ان يكون هنا عند الساعة الواحدة |
Birisinin Burada olması lazımdı, ben de buradayım. | Open Subtitles | ،فكان على أحد ما أن يكون هنا لذا أنا هنا آسف لتأخري |
Burada olması gereken son kişi benim. | Open Subtitles | .انا آخر شخص كان ينبغي ان يكون هنا .انا الثاني بعد الاخير |
Şu an Burada olması gereken o. Benim gördüklerimi görmeli. | Open Subtitles | انه الوحيد الذى من المفترض أن يكون هنا الأن يرى ما أراه |
Saat 3:30'da Burada olması gerektiğini biliyor. | Open Subtitles | هو يعرف ان عليه ان يكون هنا في تمام الساعة 3 ونص |
Daha fazla açıklayamıyorum ama Tom'un Burada olması gerekli benim için değil, çocuklar için. | Open Subtitles | و لا استطيع الحديث عنه لكن توم يجب ان يكون هنا ليس لأجلي لأجل الاولاد |
Derek... hadi, Christina, Burada olması gerekmiyor. | Open Subtitles | ديريك يا كريسنا .. لايجب عليها أن تكون هنا |
Eğer bana verilen bilgi doğruysa, Kısa bir süre içinde Burada olması lazım. | Open Subtitles | لو أن معلوماتي صحيحة يجب أن تكون هنا بعد قليل |
Desteğin 15 dakika önce Burada olması gerekliydi. | Open Subtitles | إن قوات المسانده المفترض ان تكون هنا منذ 15 دقيقه مضت |
Bence onun da bizimle Burada olması gerek, ne dersin? | Open Subtitles | يُمكننا إعادتها للبيت أعتقدُ أن عليها أن تكون هنا برفقتنا، أليس كذلك؟ |
Burada olması gerekenlerden biri. | Open Subtitles | انها انها هي التي من المفترض أن تكون هنا |
O zaman, şu anlık, sanırım bir anlaşma sağlamak onun Burada olması riskinden daha değerli. | Open Subtitles | إذن فما يمكننا الحصول عليه من الإتفاقية يوازى المخاطرة التى يمثلها وجودها هنا |
Burada olması güzel. | Open Subtitles | جيّد أنّه هُنا. |
Bunun yerine omzunun üzerinden otobüse baktı çünkü onun kafasında otobüs, Burada olması gerekenlerle bir hikâye anlatıyordu. | TED | بدلًا من ذلك، نظر من أعلى أكتافنا إلى الحافلة، لأن في اعتقاده أن الحافلة تخبره قصة حول مَنْ يجب أن يحضر الفعالية. |
Neden herkesin Burada olması gerekiyor? | Open Subtitles | ولماذا يجب على الجميع ان يتواجد هنا ؟ |
Burada olması hoşuma gitmiyor. Ona hiç güvenmiyorum. | Open Subtitles | لا احب وجوده هنا لا اثق به إطلاقاً |
Bu görüşme, ikinizin Burada olması yanlış. | Open Subtitles | هذا الحوار, هذا الإجتماع وجودكما هنا خطأ |
Nikahı planlarken onun da Burada olması gerektiğini düşündük. | Open Subtitles | لذا متى خططنا للزفاف إعتقدنا أنها يجب أن تكون موجودة هنا |
Bilmiyorum. Burada olması benim suçumdu. | Open Subtitles | لا أعلم ، تواجده هنا كانت غلطتي |