Belki, diğerleri ile beraber buraya getirmek istersiniz. | Open Subtitles | ربما كنتِ ترغبين في إحضاره إلى هنا مع الآخرين |
Onu buraya getirmek istemezdim ama gidecek baka bir yer yoktu. | Open Subtitles | لم أرِد إحضاره إلى هنا. لكنّه المكان الوحيد القريب. |
- Gel adamım. - Adamım, beni yatağımdan buraya getirmek için mi kaldırdın. | Open Subtitles | ـ يا رجل، حركتني من سريرَي للنُزُول إلى هُنا ؟ |
Ama sizi diğer adadan buraya getirmek için bir sürü zahmete katlandık. | Open Subtitles | لكن تكبّدنا العناء الكثير لإحضارك إلى هنا من الجزيرة الأخرى |
Onu buraya getirmek zaman kaybıydı. | Open Subtitles | هو كَانَ مَضيَعَة للوقتِ جَلْبها هنا. |
Beni buraya getirmek için çok can feda ettiniz. | Open Subtitles | لقد ضحيتم بالكثير ، من أجل تسليمى الى هُنا. |
Hekim Başını buraya getirmek için ne gerekiyorsa söyle bana. | Open Subtitles | . أخبرني بكل ما تحتاج لأحضار الطبيبة السماوية الي هنا |
Bu mabedin bir armağanı, ve seni buraya getirmek için riske girenlerden, sana sevdiklerinle bir arada olmak için son bir şans. | Open Subtitles | أنها هبة من الضريح ومنا كلنا الذين خاطرنا خطر عظيم لجلبك هنا فرصة واحدة أخيرة لتكون مع من تحب |
Gözlerini açtığın andan itibaren seni buraya getirmek istemişimdir. | Open Subtitles | نويت أن أجلبك هنا فور تفتُّح عيناك للدنيا |
Onu buraya getirmek istemezdim ama gidecek baka bir yer yoktu. | Open Subtitles | لم أرِد إحضاره إلى هنا. لكنّه المكان الوحيد القريب. |
Onu kurtarıp buraya getirmek istedim. | Open Subtitles | .. أردت إنقاذه و إحضاره إلى هنا |
Ama annem seni buraya getirmek için hayatını tehlikeye attı. | Open Subtitles | ولكن والدتي قد خاطرت بحياتها لتأتي بكِ إلى هُنا. |
Aslında seni buraya getirmek kardeşimin fikriydi. | Open Subtitles | لقد كانت فكرة أخى، أنت تعلم جلبك إلى هُنا |
Senin için büyük bir adım. Kardeşini buraya getirmek. | Open Subtitles | يا لها من خُطوة كبيرة لك، بأن تجلب أختك إلى هُنا. |
Seni buraya getirmek için hayatını verdi. | Open Subtitles | لقد منحت حياتها لإحضارك إلى هنا |
Bunu vermeden önce seni buraya getirmek zorunda kaldığım için üzgünüm Sun. | Open Subtitles | أعتذر لأنّي اضطررتُ لإحضارك إلى هنا قبل أن أعطيك إيّاه يا (صن) |
Onu buraya getirmek istiyorum. | Open Subtitles | أُريدُ جَلْبها هنا |
Beni buraya getirmek için çok can feda ettiniz. | Open Subtitles | لقد ضحيتم بالكثير ، من أجل تسليمى الى هُنا. |
İnan bana, onları buraya getirmek istemedim. | Open Subtitles | يجب ان تصدقيني لم اكن انوي ان ادلهم الي هنا |
Onu bulup buraya getirmek için beş saatin var. | Open Subtitles | لديك خمس ساعات للعثور عليه ولاعادته الي هنا |
Ben sizi buraya getirmek için anlaşma yaptım. | Open Subtitles | وقّعت على لجلبك هنا. |
Belki de seni buraya getirmek bir hataydı. | Open Subtitles | لربما كانت غلطة أن أجلبك هنا. |