Tanrı şahidim olsun, eğer başarırsan... baban sana cennetten gülümsüyor olacak. | Open Subtitles | إذا أستطعت ذلك أباك العجوز سوف يبتسم لك من فوق السماء |
Ev arkadaşım tatlarının cennetten düşme birer parça gibi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | زميلتي في الغرفة وتقول أنها طعم مثل قطرات صغيرة من السماء. |
cennetten gelen nazik bir yağmur gibi yer yüzüne damlar. | Open Subtitles | تسقط مثل المطر الخفيف من السماء فوق الارض التي تحتها |
Ve yaptığında, Mikail onu diğer günahkar meleklerle birlikte cennetten kovmak için gönderildi. | TED | وعندما قام بذلك، أُرسِل الملك ميكال لطرده من الجنة مع جميع الملائكة العصاة. |
Ve sana o zaman... cennetten bir parça getireceğimi söylemiştim. | Open Subtitles | وعندها قلت لك أني سأجلب لك معي قطعة من الجنة |
Dünyaya daha yakın olabiliriz ama cennetten de uzaklaşmadık. | Open Subtitles | ربما أصبحنا أقرب للأرض لكن كان لدينا بعض رفاهيات النعيم |
Perseus, Gorgon'u yenmek için gönderildiğinde ona cennetten 4 hediye verilmişti: | Open Subtitles | عندما أرسلت بريسيوس لهزيمة الجورجيين كان مسلحا بأربع هدايا من السماء |
Bazı içe dönük insanlar, dürüst olsalar bu salgının onlar için cennetten gelmiş bir nimet olduğunu söyler. | TED | فبعض الانطوائيين، إذا كانوا صريحين، قد يقولون أن هذه الجائحة هي نعمة من السماء بالنسبة لهم. |
Süperman Dünya'ya sadece cennetten, ya da Kripton'dan gönderilmiyor, tıpkı Musa'nın Nil'de gönderildiği gibi bir botun | TED | سوبر مان لم يرسل فقط الى الارض من السماء .. او من كوكب كريبتون ولكنه ارسل ضمن مركبة فضائية .. كما ارسل موسى عبر النيل |
Kuş sesleri cennetten geliyor. | Open Subtitles | لك أن تتوق برغم ذلك إلى كل العالم. والنواح قادم من السماء |
- Eğer bizi cennetten görüyorsa seni ve beni affetmesini istiyorum ondan. | Open Subtitles | إذا كانت تنظر إلينا من السماء فإننى أطلب منها أن تصفح عنك و تصفح عنى |
Yüce İsa, Tanrı'nın oğlu cennetten gelen ekmeğimizdesin. | Open Subtitles | مبارك المسيح ، الله، إبن الأب أنت الخبز الحى الذى يأتى من السماء |
Yüce İsa, Tanrı'nın oğlu cennetten gelen ekmeğimizdesin. | Open Subtitles | مبارك المسيح ، الله، إبن الأب أنت الخبز الحى الذى يأتى من السماء |
Benim halkım, Maasai, inanıyoruz ki bizler toprağımız ve hayvanlarımızla beraber onları gütmek için cennetten geldik ve bu nedenle onlara çok değer veririz. | TED | مجتمعي، الماساي، نعتقد بأننا قدمنا من الجنة مع حيواناتنا وأراضينا من أجل رعيهم ، لذلك نقدرهم بشكل كبير. |
Direkt olarak cennetten taa yukarılara işte bir bebek, ana kucağına. | Open Subtitles | أو مباشرة من الجنة فوق ها هو طفلك الذى طلبتيه |
Ben Tanrı, Şeytan, Cehennem ve cennetten söz ediyorum! | Open Subtitles | انني اتحدث عن الله, الشيطان, عن الجنة و الجحيم |
Ben Tanrı, Şeytan, Cehennem ve cennetten söz ediyorum! | Open Subtitles | انني اتحدث عن الله, الشيطان, عن الجنة و الجحيم |
Ve belki de cennetten kovulmadan önce bile, böylesi bir dünyevi cennet sadece hayaldi. | Open Subtitles | و حتى بدون الخطيئة الأصلية ,هذه الجنة الأرضية قد نكون جنة ضائعة |
Bu arada verdiğiniz ördek tarifi, resmen cennetten çıkma. | Open Subtitles | بالكَلام عن وصفةِ البطّةِ أعطيتَني النعيم |
Hepimizden 30 metre yukarda, sarhoş, ve cennetten bir adım uzakta... herzamanki gibi sarhoş halde asılı duruyor. | Open Subtitles | إنه فوقنا بـ100 قدم سكران، سكران كالمعتاد معلّق بقدم واحدة من الجنّة لقد إنتهى أمره |
Imoogi, Kutsal bir ejderha olmak için cennetten Yuh Yi Joo'nun hediyesini alabilmelliymiş | Open Subtitles | لتتحول الى تنين سماوي لابد ان تأخذمن الجنه هديه من Yuh Yi Joo |
Tanrı' nın "ikinci gelen" i tam zamanında, yüzyıllardır ağladığımız,... cennetten işaret gönderdi. | Open Subtitles | الساعه الدقيقه للبعث الثانى قادمه.. للقرون التى انتحبت و التى أوحت الينا برموز فى السماوات |
Senin çektiğin acılar babamınkinin yanında kıymık acısı gibi kalır... cennetten dışlanmış, yeryüzüne inmiş melek, sürgün edilmiş, hakarete uğramış... | Open Subtitles | لم تكن آلامك على الصليب سوى فتات من الآلام العنيفه التى عاناها أبى الذى ألقى به خارج الفردوس الملاك الهابط |
cennetten sadece bir elveda diyecek kadar uzağız. | Open Subtitles | نحن فقط واحد مع السّلامة بعيداً عن السماءِ. |
cennetten bir koronun... ...sesi gibi | Open Subtitles | *يتردّدفيناصداه* * ملائكيّ ما أسماه * |