New York City'de, tekerlekli sandalyede olduğunuz için sizi almayı reddeden bir otobüsü durdurmak için kaç insan gerekir? | TED | كم عدد الأشخاص القادرين على إيقاف حافلة في مدينة نيويورك حينما يرفضون أن تدخلوا الحافلة لأنكم على كرسي متحرك؟ |
Dr. Nathan, gün sonuna kadar Em City'e dönebileceğini söyledi. | Open Subtitles | تقولُ الطبيبة ناثان أنكَ ستعودُ إلى مدينَة الزُمُرُد بنهاية اليوم |
O yüzden Atlantik City'e yalnız uçmanı istiyorum ve seninle orada buluşacağım. | Open Subtitles | لذلك أريدك أن تسافري لمدينة أتلانتيك بمفردك وعند رجوعي سأقابلكِ في المطار |
Şimdi yapılan görüşmelere göre Ari Yüce Birliği Oklahoma City'den daha fazla ses getirecek bir bombalama eylemine hazırlanıyorlar. | Open Subtitles | والآن فإنَّ جميع الشوشرةِ تدلُ على شئٍ وهو أنَّ تحالفَ الآريةَ يخططُ إلى تفجيرٍ سيطغى تأثيرهُ على مدينةِ أوكلاهوما |
Tony, bu sabah Todd'la "Sex and the City"deki favori karakterimiz kimdi diye konuşuyorduk ben de seninki kimdi diye merak ettim. | Open Subtitles | توني, اتعلم, انا و تود كنا نتكلم هذا الصباح حول شخصياتنا المفضلة في "سيكس اند ستي" حيث انني فضوليه حول شخصيتك المفضلة |
Anlaşılan annesi partiye Kansas City Herald'dan bir muhabiri davet etmiş. | Open Subtitles | يبدو ان والدتها دعت مراسل من صحيفة كنساس سيتى هارلد للحفلة |
Böylece, belirli bir seviyenin ötesine zoom yaptığımizda bu Sim City benzeri 45 derecelik bir sanal bir görüntü haline dönüşüyor. | TED | لذلك، فيما نحن نقوم بالتكبير فوق مستوى معين يأخذنا إلى نوع من مثل سيم سيتي في عرض افتراضي على 45 درجة. |
Yolculuğumun beni şu anda getirdiği New York City'de berberlerle deneyimimiz farklı olmadı. | TED | وكانت تجربتنا مع الحلاقين في مدينة نيويورك لا تختلف، حيث قادتني رحلتي حالياً. |
Sadece Guatemala City'de 400'ün üzerinde işyeri ve okul kapılarına kilit vurdu. | TED | في مدينة جواتيمالا فقط أكثر من أربعمائة مكان عمل ومدرسة أغلقوا أبوابهم. |
Doktor olduğum ilk zamanlarda Benin City, Nijerya'da, yaklaşık 30 kusür yıl önce, insanların yaşaması için çalışmaktan yorulmuştum. | TED | عندما أصبحت طبيبة في مدينة البنين، ونيجيريا، قبل حوالي 30 سنة، كرست نفسي لمساعدة الناس في عيش حياة كاملة. |
Aslında söylediğim, hepimizin Em City dışında ne bok yiyoruz. | Open Subtitles | ما الذي نَفعلُهُ جميعُنا خارِج مدينَة الزُمُرُد، هذا ما أقولُه |
Onu Em City'ye almamı istedin. Bu meraktan daha ötesi. | Open Subtitles | طَلبتَ مِني إحضارهُ إلى مدينَة الزُمُرُد، هذا أكثَر من فُضول |
Andrew, beni, Şair'i ve Pierce'ı Em City'e geri aldıracağını söyledi. | Open Subtitles | و قُلتَ أنكَ ستُعديني و الشاعِر و بيرس إلى مدينَة الزُمُرُد |
Anneler günü için annemi Kansas City'ye götürmüştüm ve biriktirdiğim paraları harcamıştım. | Open Subtitles | أخذت أمي لمدينة كانساس في عيد الأم وإستخدمت ما إدخرته من مصروفي |
Dawson City için iki yolcumuz daha var anlaşılan Kuzeyin Parisi. | Open Subtitles | كما يبدو لدينا رجلان زيادة في طريقهم لمدينة داوسن باريس الشمال |
Şerif, Dodge City'nin adına leke sürdürmemeye çalışıyor. | Open Subtitles | مدير الشرطة يحاول الحفاظ على السمعة الجيدة لمدينة دودج |
Palfrie City'e gideriz. Orada Şerif olurum. | Open Subtitles | نحن سَنَذْهبُ إلى مدينةِ بالفاير أنا يُمْكِنُ أَنْ أُصبحَ الماريشالَ هناك. |
Kansas City'de doğdu, ama Chicago'da büyüdü. | Open Subtitles | ولدتَ في مدينةِ كانساس لكن اقامت في شيكاغو. |
Ama gönderdiğimiz zaman numaranın biraz bekleyip Culver City'deki bir yeri aradığını farkettik. | Open Subtitles | لقد أرسلنا له بنفس العنوان لقد رَأينَا بأنّ الإتصالَ سيبقيه في مركزِ نسخ مدينةِ كولفير، |
Miami'den Troy ve Atlantic City'ye kadar her yerde yüklü paralar kazanmışlar ama yine de hiçbir kumarhanenin dikkatini çekmemişler. | Open Subtitles | "ان يجعلهم يذهبون مباشرة من "ميامي "الى "تروي" ثم "اتلانتك ستي ولجنة المقامرة لم تطلق ابدا جرس الانذار تحذيرا منهم |
Bunu sana açıklayacaktım, ama Carson City'de önemli işlerim vardı. | Open Subtitles | كنت أود تفسير ذلك لكن كان عندى بعض الأعمال فى كارسون سيتى |
İşte bu kadar! ...durum,Kansas City 21, New York 17. | Open Subtitles | الآن كنساس سيتي إحدى و عشرين و نيويورك سبعة عشر |