En iyi ve büyük gönüllü çalışmalardan biriydi. dünyadaki herhangi bir hapishanelerde gerçekleşen. | TED | وكانت واحدة من أفضل وأكبر صور العمل التطوعي من أي سجن في العالم. |
dünyadaki büyük innovasyonların ve gelişmelerin bazıları genelde iki alanın kesişmesi ile olur. | TED | بعضًا من أعظم الابتكارات والتطورات في العالم حدثت غالبا عند تقاطع مجالين مختلفين. |
Diğerleri huzur ve güven konusunda endişelidir, dünyadaki istikrar konusunda. | TED | البعض الآخر قلق على السلام والأمن، والاستقرار في هذا العالم. |
Birdenbire bedenimdeki krizin dünyadaki kriz olduğunu fark ettim ve daha sonra olan bir şey değildi, şimdi oluyordu. | TED | فهمت فجأة أن الأزمة في جسدي كانت الأزمة في العالم ، ولم تكن تحدث لاحقاً كانت ذلك يحدث الآن. |
Buraya ilk geldiğinde dünyadaki her şey senin için yeniydi. | Open Subtitles | في أول مرة كنت هنا كل شئ بالعالم كان جديد |
Peki gerçekte ne olup bitiyor? Aslında, dünyadaki köyler boşalıyor. | TED | اذا ما الذي يجري فعلياً؟ حسناً، قرى العالم تخلو الآن |
inanılmaz miktarda enerji gerektiriyor, dünyadaki petrol rezervlerinin iki katına ihtiyacımız var. | TED | في الواقع، سيتطلب ضعف مخزون العالم من النفط لتشغيل المضخات لتوليد المياه. |
dünyadaki her etkileşimi, kullanmaya hazır tuğla haline getirmek istiyoruz. | TED | نريد أن نجعل كل تفاعل في العالم طوبا جاهزا للاستخدام. |
250 yıldır tüm dünyadaki ebeveynler, daha küçük aileler kurmaya karar veriyor. | TED | لمدة 250 سنه , الوالدين حول العالم قرارو ان يحظوا بعائلة صغيره |
Bu da dünyadaki kömür bazlı santrallerin üçte biri demek. | TED | ما يعادل ثلث المصانع التي تعمل بطاقة الفحم في العالم. |
Derinde ağ atma, dünyadaki en tahrip edici olan yöntem. | TED | الصيد بالشباك في الأعماق هو أكثر الممارسات تخريباً في العالم. |
Sebebi ve sonucu doğru tayin etmek dünyadaki tüm farklılıkları yaratan şeydir. | TED | إدراك السبب والأثر الحقيقيين في كل شيء يصنع تغيير جذري في العالم. |
Ancak bu önemli çünkü dünyadaki çoğu insan küresel çapta şehirlere doğru geliyor. | TED | حسناً، تنبع أهمية الأمر من ان معظم سكان العالم تنجذب الى المناطق الحضرية. |
Gibson Kurulumu artık standart bir araç, uzun ve kısa DNA parçaları yapabilmek için dünyadaki tüm laboratuvarlarda kullanılıyor. | TED | طريقة جيبسون هي الآن أداة ذهبية أساسية، تستخدم في المختبرات حول العالم لبناء قطع قصيرة وطويلة من الحمض النووي. |
Bu sadece Dubai'de değil, dünyadaki bütün büyük şehirlerin karanlık sokaklarında böyle. | TED | ليس في دبي وحسب إنه الجانب المظلم لجميع المدن الكبرى في العالم |
Başarısız olmuş başka bir girişimci tanımıyordum ve kendimi dünyadaki tek kaybeden sanıyordum. | TED | لم أعرف رائدين أعمال فاشلين آخرين, وأعتقدت بأنني كنت الخاسرة الوحيدة في العالم. |
Şimdi yaptığım araştırma bu konuda. Ruhanilik, dünyadaki yeni ruhlar üzerine. | TED | هذا هو بحثي الجديد عن الروحانية، و الأرواح الجديدة حول العالم |
2,300 yıl önce İskenderiye yöneticileri insanlığın en cesur amaçlarından biriyle yola çıktılar; dünyadaki bütün bilgileri bir çatı altında toplamak. | TED | قبل 2300 عام، قرر حكام الإسكندرية تحقيق واحدٍ من أكثر الأهداف الإنسانية جرأة: جمع كل المعارف في العالم تحت سقفٍ واحد. |
Vancouver'ın, dünyadaki diğer tüm şehirlerden daha çok Playboy güzeli çıkardığını biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعلم أن فان كوفر بها أكثر ملاهي ليلية بالنسبة لأي مدينة بالعالم |
Bu bebek bir dakikadan az bir sürede dünyadaki herhangi bir yeri saptayabilir. | Open Subtitles | يُمْكِنُ أَنْ يُحدّدَ مكانها في أي مكان في العالمِ في أقل مِنْ الدقيقة. |
dünyadaki Autobot şehrine, özel bir araştırma gezisi düzenlemeni istiyorum. | Open Subtitles | اريد ان اجرى مراقبة خاصة من مدينة الاوتوبوت على الارض |
Ve beni öyle dinliyor ki, sanki kelimelerim dünyadaki son sesler. | Open Subtitles | وحين ينصت إليّ كأن كلماتي هي آخر صوت على هذا الكوكب |
Seni dünyadaki herşeyden fazla seviyorum, Max, ve doğru olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | أحبك أكثر من أى شئ فى الدنيا يا ماكس, وأنتتعرفان هذاحقيقى. |
Beni, senin için dünyadaki en önemli şeyi nasıl öldürtürsün? | Open Subtitles | الشيىء الاكثر اهمية فى الكون مهما حدث فالحب شرف، إحترام؟ |
O dünyadaki su problemlerini bulmaya ve çözmeye çalışıyordu. | TED | بيتر يحاول ايجاد و حل مشاكل المياه و هي المشكلة العالمية |
Bir ebeveyn ile çocuğu arasındaki kızgınlık, dünyadaki en doğal şeydir. | Open Subtitles | الغضب بين أبٍ و ابنه هو أكثر الأمور طبيعيّةً في العالَم. |
Size, beni döven bir adamla yaşamaya devam edecek dünyadaki son kişi olduğumu kendim söylerdim; fakat aslında yaşımdan dolayı tipik bir kurbandım. | TED | كنت أقول لنفسي أنا آخر انسانة على وجه الأرض اللتي يمكن أن تبقى مع رجل يضربها. لكن بالواقع كنت ضحية نمطية بسبب عمري. |
Bu, dünyadaki en büyük sosis festivali. | Open Subtitles | هذا هو المهرجان السجقِ الأكبرُ .على الأرضِ |
Senden, son bir yıl içinde dünyadaki karga nüfusunu araştırmanı istiyorum. | Open Subtitles | حسناً، أريدكِ أن تبحثي عن شعب الغراب العالمي. فلنقول، العام الماضي. |
Eğer su kaynatarak aynı etkiyi yaratacak kadar buhar elde etmek zorunda kalsaydık, dünyadaki tüm enerji üretim kapasitesinin 6 aylık üretimine ihtiyacımız olacaktı. | TED | واذا اردنا غلي الماء للحصول على نفس الكمية من الماء المبخر, سنحتاج ستة اشهر من اجمالي استطاعة توليد الطاقة للعالم كله. |
Ama dünyadaki gerçeklik düşünüldüğünde mantıklı ve değerlerimizi yansıtan politikalar oluşturmamızın yolları var. | TED | ولكن ثمة طُرُق تسمح لنا بوضع سياسة تعكس قيمُنا وتكون منطقية بحسب واقع عالمنا. |
dünyadaki en kötü şey, yaşadığın anın... daha önceden belirlendiğini bilmektir, bu ikinci... üçüncü defalar olabilir, ya da her neyse. | Open Subtitles | أسوأ ما في الوجود أن تعلم أن ما اختبرته هو شيء معروف وأنك أتيت ثانياً أو حتى ثالثاً وهل تشعر كأنك |