İçeli bir saat oldu bebeğim. 10 dakikam daha var. | Open Subtitles | تناولت حبة منذ ساعة لدي 10 دقائق قبل ظهور المفعول |
Arabayla birlikte 10 dakikam kalmış olabilir. Haberler böyle işte. | Open Subtitles | والان لدى 10 دقائق ليتم سحب سيارتى هذا هو الخبر |
Müsaadeniz olursa, öğretmenler odasından kötü kahveden almak için beş dakikam var. | Open Subtitles | حسناً، لو عذرتني، لديّ خمس دقائق لجلب القهوة سيئة من غُرفة المُعلمين. |
Ve bunu yapmak için 13 dakikam kaldığından, bu biraz hızlıca olacak. | TED | وعلماً بأن لديّ 13 دقيقة لفعل ذلك، سيكون هذا نوعاً ما سريع. |
Kimliği belirsiz birinin aramalarıyla birleştirirsen yaşayabileceğim sadece 72 dakikam kaldı. | Open Subtitles | وفقاً لمكالمة مجهولة تعني أنه بقيي لدي 72 دقيقة لكي أعيشها |
Evet, ama sende farkında değilsin ama 50 dakikam kaldı. | Open Subtitles | في حال لم تنتبه بقي لدي خمسة عشر دقيقة فقط |
Vizitten önceki son 10 dakikam, sana bir selam vermek istedim. | Open Subtitles | لدي 10 دقائق قبل الجولة، لذا فكرت في إحضار هذه إليك. |
Bunu çözmek için sizinle paylaşacağım üç öneri var. Yaklaşık üç dakikam var,yani tam olacak. | TED | لدي ثلاثة اقتراحات سوف أطلعكم عليها. لدي حوالي ثلاث دقائق , لذلك سوف تناسب تماما. |
Şimdi, uğraşıp size bir cevap bulmak için dokuz dakikam var, öyleyse şöyle yapayım, cevabı güzelce ikiye böleyim: Birinci kısım: Evet. Sonra ikinci kısım: Hayır. | TED | عندي 9 دقائق فقط لأحاول أن أعطيكم إجابة، لذلك قسّمتها بعناية إلى جزئين: الجزء الأول: نعم، ولاحقًا في الجزء الثاني: لا. |
Bugün kalan 4 dakikam içerisinde, ben sadece birkaç öneride bulunabilirim. | TED | في الأربعة دقائق المتبقية لي اليوم، أستطيع أن أعطي فقط بعض الاقتراحات. |
Birkaç iş sahibine kamera önünde olmak ve görünürlük hakkında bir konuşma yapmadan önce 5 dakikam vardı. | TED | كانت لدى حوالى خمس دقائق قبل ان ألقى بمحاضرة إلى مجموعة من أصحاب الأعمال عن الظهور والتواجد أمام الكاميرا |
Beekman'ın önünde buluşacağız. Bir kaç dakikam daha var. | Open Subtitles | سوف ألقاها أمام البيكمان مازال لدي بضع دقائق |
Şu anda 5:50. Sadece on dakikam kaldı. | Open Subtitles | إنها الان السادسة إلا عشرة لدى فقط عشرة دقائق |
ama maalesef beş dakikam daha olsaydı adamlar burnumuzun dibindeyken bile bütün öyküsünü öğrenmiş olacaktım. | Open Subtitles | ولكن كل هذا استطعت اكتشافه لسوء الحظ. وبعد 5 دقائق اخرى, استطعت معرفة |
-Hayır, olmaz 20 dakikam var, sonra ne istiyorsan iste. | Open Subtitles | مازال لديّ عشرون دقيقة للعمل هنا وبعد ذلك سأكون معك |
Şikayet etmiyorum ama, ...kurul toplantısından önce 20 dakikam var, Becky. | Open Subtitles | أنا لا أتذمّر لكنّ لديّ 20 دقيقة قبل إجتماع مجلس الإدارة |
112 mil süren bisiklet etabını tamamlamak için 8 saat 45 dakikam vardı. | TED | كان أمامي 8 ساعات و45 دقيقة لاستكمال مضمار طوله 180 كم. |
Aslında size Feynman ile olan bağlantım ve onun nasıl biri olduğu hakkında anlatacağım başke şeyler de vardı, ama görüyorum ki sadece bir dakikam kalmış. | TED | لقد كان لدي الكثير لاحدثكم عنه عن علاقتي مع فينمان وما كان عليه ولكن كما ارى بقي لدي نصف دقيقة |
Ve bu binlerce yıldır sürüyor, çünkü bunlar zor sorular, ve benim yalnızca 15 dakikam var. | TED | ولا نزال كذلك منذ اّلاف السنين ، لأنها أسئلةٌ من الصعب الإجابة عليها ، ولدي فقط 15 دقيقة. |
Size geçen 6 milyon yılı aşkın sürede ne olduğunu anlatmak için 18 dakikam var. | TED | لدي 18 دقيقة لأخبركم ماذا حدث عبر الست ملايين سنة الماضية. |
Tamam, yani kapıya gitmek için yaklaşık iki dakikam olacak. | Open Subtitles | حسنا، لذلك أنا قد ستعمل حوالي دقيقتين للوصول إلى الميناء. |
Bunları hızlıca geçeceğim, çünkü sadece birkaç dakikam kaldığını biliyorum. | TED | سأمر على هذا بسرعة، لأنني أعرف أنه تبقى لي القليل من الدقائق. |
Üzerimi değiştirmek ve taksiyle kuzeye gitmek için 20 dakikam kalır. | Open Subtitles | لتبقى عشرون دقيقةً للتغيير والحصول على سيارة أجره متجهةً للشمال |