Kemikler, kaslar, tendonlar,... ..toplar damarlar, atar damarlar, böbrekler, ciğerler, kalpler,... ..mideler, üreme organları, tırnaklar, parmaklar,... ..gözler, burunlar, sinir sistemleri,... | Open Subtitles | العظام ، والعضلات ، والاوتار الأوردة والشرايين والكلى والكبد والقلوب بطونهم ، الأعضاء التناسلية الأظافر ، وألسنة |
Açık renkli yüzde sanki minik damarlar var,.. ...incecik tüyler de. | Open Subtitles | هنا, على الجانب الناعم, يوجد عروق صغيرة , وزغب ناعم جدا |
Ayaklarımda damarlar var, ve dopuğum, pembe, anladınız, ve benim aşil tendonum -- birazcık oynuyor. | TED | فهذه العروق هنا على القدم .. وهذا حذائي .. اترون انها زهرية .. وهي تتحرك قليلا |
damarlar ve sinir hücreleri çok derinde yer aldıklarından gittikçe büyüyen çürük henüz acıtmaz. | TED | حيث أن الأوعية الدموية والأعصاب في أسناننا مطوّقة بعمق، في هذه المرحلة، التجويف المتّسع لا يؤلم. |
12 yıl aradan sonra, aktif enfeksiyon vücutta sona ermiştir sadece beyni besleyen damarlar hariç ki bu durumda yapılan testlerde hastalık varlığı gözükmez. | Open Subtitles | بعد 12 عاما الالتهاب النشط كان سيضعف جدا في كل مكان باستثناء الشرايين و الدماغ حيث يستطيع ان يختبئ من فحوصنا |
Şöyle, efendim; ciğerlerinde su var ama cigerlerindeki damarlar, yıkıma uğramış, trombositlerle dolu ve bu da susuzluğun belirtisidir. | Open Subtitles | حسناً، سيدي كان هناك ماء في رئتيه لكن الوريد الرئوي ممتلئ بصفائح دم محطمه |
%12'si ise hamilelik kaynaklı variköz damarlar yüzünden olur. | Open Subtitles | اثنا عشر بالمئة توسع أوردة بسبب الحمل |
Bu damarlar, modelin damarlarından daha kırılgan. | Open Subtitles | هذه الأوردة أكثر هشاشة من تلك التي كانت في الدمية |
Örümcek agı şeklinde damarlar da elinizin arkasında. | Open Subtitles | العنكبوت على شبكة الإنترنت الأوردة على ظهر يديك. |
Boylamsal ve çapraz damarlar bakımından ailedeki diğer türlerle nasıl akraba olabiliyor? | Open Subtitles | بإعتبار أن الأوردة الطولية و العرضية وكيف.. كيف تميزها عن باقي أفراد عائلتها |
Bir gün bir bakacaksın çökmüşsün bacağında damarlar çıkmış ve kayganlaştırıcı olmadan düzüşemiyorsun bile. | Open Subtitles | قبل أن تعرفي جسمكِ سوف يترهل عروق رجليك تظهر ولن تكوني قادرة على عمل شيء |
Seninkiler gibi damarlar gördüğümde pek çok şey söylerim. | Open Subtitles | عندما أرى عروق من هذا القبيل، أقول الكثير من الأشياء. |
Kollarında siyah damarlar var. | Open Subtitles | كانـت لديها عروق سوداء في اليديـن |
Santim santim, mil mil... gizli güzergâhlarını kolumdaki damarlar kadar iyi biliyorum. | Open Subtitles | من ميل بحري وحتى الآخر، أعرف رحلاتها الخفية كما أعرف العروق في ذراعي |
Eğer kalbim çarpmıyorsa bu damarlar ne için? | Open Subtitles | و لو كان قلبى لا يدق فلماذا كل هذه العروق ؟ |
damarlar yara olur ve kullanmak zorlaşır. | Open Subtitles | العروق تترك ندوباً على الجلد وتصبح صعبة الاستخدام |
Kılcal damarlar yoluyla daha geniş kan damarlarına ulaşırlar ve kemiği terk ederler. | TED | من خلال الشعيرات الدموية، تصل الخلايا الجديدة لأكبر الأوعية الدموية وتغادر العظم. |
..beyne giden damarlar çatlamış. | Open Subtitles | مما سبب لها انفجار أحد الأوعية الدموية في الدماغ |
Ampütasyonda ilk olarak destekleyici damarlar bağlanır, katil de bunu yapmış. | Open Subtitles | الخطوة الاولى في البتر هي ربط الشرايين والاوردة الداعمة وهو ما فعله الجاني |
Şöyle, efendim; ciğerlerinde su var ama cigerlerindeki damarlar, yıkıma uğramış, trombositlerle dolu ve bu da susuzluğun belirtisidir. | Open Subtitles | حسنا، سيدي كان هناك ماء في رئتيه لكن الوريد الرئوي ممتلئ بصفائح دمّ محطمه. |
Siyah damarlar. | Open Subtitles | أوردة سوداء |
Pekâlâ, damarlar alına geri toplanın. | Open Subtitles | حسنا ، اعيدي الاوردة الى مكانها في جبينك |
Şekli değişen alyuvarlar, daha sert ve katı olurlar. Böylece damarlar içinde rahat hareket edemez hale gelirler. | TED | وتكون هذه الخلايا الحمراء أقسى وذات لزوجة أكبر، وغير قادرة على الجريان بانسيابيّة داخل الأوعية الدمويّة. |
Tomografi ve röntgen sonuçlarına göre büyük damarlar zarar görmemiş. | Open Subtitles | التصوير الرنيني والأشعة تظهر بأنه ليس موقعه قرب أوعية دموية رئيسية |
Kalbindeki bütün damarlar ters çevrilmiş olacak. | Open Subtitles | .جميع الاوعيه الدمويه فى قلب هذا الشخص ستكون معكوسه |