Şimdiye kadar köylülerin kazandığı bir arazi davası duydunuz mu? | Open Subtitles | هل تعلم أى قضية عن أرض فاز بها أهالى القرى |
- 1937'de Wilsorun Waldorf Astoria'ya karşı bir davası vardı. | Open Subtitles | في 1937 كانت هناك قضية ويلسون ضد فندق والدر النمسا |
Bu kariyerimin davası. Bu noktada bile patrondan bir şey alamadım. | Open Subtitles | إنها قضية تحقق ترقية غير أن رؤسائي لا يكترثون البتة بذلك |
Elbette vergi hukukunda mesleki hata davası yoktur. Vergi hukukunu kim takar ki? | Open Subtitles | بالطّبع ليست لديك قضيّة سوء مُمارسة في قانون الضرائب، من يهتم بقانون الضّرائب؟ |
Şimdi bir şarap açalım ve hayali domuz davası hakkında konuşalım ha? | Open Subtitles | الآن دعونا نفتح? القليل من الخمر والحديث عن محاكمة خنزير المزعومة ؟ |
Geçen seneki astronot davası ile ilgili bir film yapıyorlar. | Open Subtitles | انهم يعملون فلم عن قضية رائد الفضاء من السنة السابقة. |
- Nasıl olur da Santa Clara davası hakkında böyle düşünürsün... | Open Subtitles | أنا قلت في الوقت هل تعتقدين إنه قضية سانتا كلارا ،، |
Geri kalanı ile karımı kirletiyorsunuz ve hakkınızda hakaret davası açılmasına çok yaklaşıyorsunuz. | Open Subtitles | الباقي هو تشويه لزوجتي وقد أقتربت كثيراً من تسميتك في قضية تلويث سمعة |
Eski kurul üyesine karşı hukuk davası açmak istersem açarım. | Open Subtitles | إذا أردت تسجيل قضية مدنية ضد عضو مجلس سابق سأفعل |
Bunu size karşı bir davası olmadığı için teklif ediyor. | Open Subtitles | هو يعرض عليك هذا فقط لأن ليس لديه قضية ضدك |
Allegheny Vilayetine karşı bir konut ayrımcılığı davası daha önce Talbot Kulesi projelerinin durduğu yere taşındı. | TED | وقاموا برفع قضية التمييز في مجال الإسكان ضد مقاطعة ألغاني وتمت إزالة المشاريع حيث كانت أبراج تالبوت منتصبة ذات مرة |
O anda, olabilecek en kötü şey oldum: davası olan bir rock yıldızı. Tek fark, bu bir dava değil, değil mi? | TED | في تلك اللحظة، صرت اسوأ شي علي إلإطلاق: أصبحت نجم روك مع قضية. ما عدا أنه هذه ليست القضية، اليس كذلك؟ |
- Lambert davası, White'la konuş. - Neden White'la konuşayım? | Open Subtitles | قضية لامبرت، تحدث الى وايت لم يجب ان اتحدث الى وايت؟ |
Connecticut eyaleti halkının John Waldron'a karşı davası hızla ilerletildi. | Open Subtitles | قضية شعب ولاية كونيتيكت ضد جون والدرون تقدمت سريعا |
Uyuşturucu davası yok muydu? | Open Subtitles | ألم يقترب موعد المحاكمة فى قضية المخدرات ؟ |
- ...diye duydum. Adam bize her an tazminat davası açabilir. | Open Subtitles | أجل، متأكد بأنّه سيرفع قضيّة في أية لحظة الآن |
Eminim karşısına yine yılların davası çıkınca bu onu saklandığı yerden çıkarır. | Open Subtitles | أنا واثقة من أن محاكمة مصيرية أخرى قد تغريه للخروج من مخبئه. |
Gece geç bir saatti ve 80 yaşında olan babam bir yol yapım projesindeki yolsuzluk hakkında 70 sayfalık bir kamu davası metni yazıyordu. | TED | كان الوقت متأخر جداً في الليل، وفي سن ال 80، كان يكتب ترافع دعوى مصلحة عامة من 70 صفحة ضد الفساد في مشروع طرق. |
Beklenmedik durumda davasına ben bakacağım, cezai tazminat davası açarak. | Open Subtitles | وسأتولى قضيته بصورة عاجلة والمطالبة بتعويضات عن الأضرار النفسية والماديه |
Görüşmeyi senden son yangın davası konusunda bir şey rica etmek için istedim. | Open Subtitles | لقد طلبت هذا الاجتماع لان لدى خدمه اطلبها منكٍ بشان قضيه حريق الانفجار |
Buna izin vermemeliydiniz. Benim suçum değil. Sir Wilfrid'a ceza davası almamasını söyledim. | Open Subtitles | انه ليس خطأى ، لقد قلت لسير ويلفريد بوضوح ، لا قضايا جنائية |
Dynamic Genetics ve Mann davası da böyle başlamış oldu. | TED | وبدأت الإجراءات القضائية لقضية دايناميك جينيتكس ضد مان. |
Biz de kamu davası açtık ve sonunda kazandık. Lily'nin davası bütün ev emekçisi kadınlar için kuvvetli bir çığlık oldu. | TED | بدلًا من ذلك، أقمنا دعوى مدنية، وفي النهاية ربحنا القضية، وأصبحت قضيتها صرخة مدوية لعاملات المنازل في كل مكان. |
Konunun Batı Nil davası hakkında olup olmadığını merak ediyorduk. | Open Subtitles | كنا نفكر إن كان للأمر علاقة بقضية فيروس غرب النيل |
Kural 11 , bu tür zaman kaybettirici ve sorumsuz hukuk davası açanları engellemek ve bu davaları açanlara ağır cezalar getiren bir hukuk şartı. | Open Subtitles | القانون الحادى عشر ، القانون المدنى لمنع القضايا التافه و الغير مسؤلة مثل تلك القضية و ردع من أقاموها بشدة |
Eğer o kızı seviyorsan beni terket, onunla Venedik'e git, boşanma davası açacağım. | Open Subtitles | إذا تَحبُّ تلك البنتِ، يَتْركُني، إبدأْ معاشرتها إلى فينيسيا، أنا سَأُقدّمُ طلباً للطلاق. |
Ve iki masum çocuğun hayatını belirleyecek, sonuca bağlanmamış ufak bir cinayet davası. | Open Subtitles | وقضية القتل البسيطة التي قد تودي بحياة صبيين بريئين |
Hastalandın, tedavin vardı, boşanma davası açtın. | Open Subtitles | ـ إذن مرضتِ، وتعالجتِ ـ وقمتِ بطلب الطلاق |
Luthor Şirketi Henry Small'a karşı bir şikayet davası açıp şirketinden kovdurmuş. | Open Subtitles | قدمت شركة لوثر كورب شكوى ضد هنري سمول جعلته يطرد من شركته |