Dünyaya dair bütün umudum diyor ki, bu proje eğitimimizi değiştirecek. | TED | ولدي كل الأمل في العالم أن هذا المشروع سوف يغير تعليمنا. |
Ve bunun sonucunda ortaya sadece farklı bir tür ürün ortaya çıkmamış, ayrıca, birbirimiz arasındaki ilişkiyi de değiştirecek potansiye sahip olmuştur. | TED | وانه ليس مجرد أنه ينتج نوعا مختلفا من الناتج في النهاية، فمن المحتمل أن يغير الطريقة التي نتعامل بها مع بعضنا البعض. |
Bir hafta içinde, insanlar bu yaptığımızın asil bir girişim veya bu ülkenin suçla savaşmasını değiştirecek bir şans olduğuna dair oy verecek. | Open Subtitles | بعد أسبوع من الآن سيصوت الناس على فيما إذا كان عملنا هنا لغرض نبيل أو أنها طريقة لتغيير كيفية مكافحة الجريمة في البلاد |
Turtayla vurulma anlayışımızı kökten değiştirecek. | Open Subtitles | سيغيّر مفهومنا عن التعرّض للقذف بالفطائر. |
Parçacıkları geliştirerek sadece cildimizin görünümünü değil aynı zamanda cildimizin işlevini de değiştirecek şekilde dövmeyi yapabiliriz. | TED | فبتطوير الجزيئات، نستطيع هندسة الوشم بحيث لا يقتصر على تغيير مظهر جلودنا فقط، بل سيقوم بتغيير وظائفها أيضًا. |
çünkü pek çok hayatı değiştirecek potansiyele sahip harika bir şeyle karşılaşmıştım ve bunu araştırmak zorundaydım. | TED | لأنني صادفت شيئاً مذهلاً بحق، والذي بإمكانه أن يغيّر حياة الكثيرين وهذا ما دفعني لدراسته. |
Küçük Köpek ve Amerikan Atı hala dostlarımdır. Bunu değiştirecek bir şey yapmadım. | Open Subtitles | لايزال ليتل دوغ وامريكان هورس صديقان لي ولم افعل شيئا ليغير ذلك |
Dışarıda seçimler yapman gerek. Oğlunu yanında götürmek seçimlerini değiştirecek. | Open Subtitles | بالخارج، عليك اتخاذ قرارات وبوجود ابنك معك، ستغيّر طريقتك لاتخاذها |
Öldükten sonra dirilip dünyaya gelen mesih, dünyayı bir sihirli iksirle mi değiştirecek? | Open Subtitles | المسيح الذي يرجع من الميت الذي يعطي الناس الماء المقدس و يغير العالم |
Hep bunların yerlerini mi değiştirecek yoksa çekimlere mi başlayacak efendim? | Open Subtitles | ..هل سوف يغير المواقع طيلة الوقت و إلا سيبدأ التصوير سيدي؟ |
Pekala, şimdi bir kızı olduğunu biliyorsun, bu neyi değiştirecek? | Open Subtitles | حسناً, الأن تعرفين أن لديها طفلة, كيف هذا يغير الأمور؟ |
Fikrini değiştirecek bir şey söylemek istemem çünkü söylediklerin hoşuma gitti. | Open Subtitles | أعني بأني لا أريد قول شيئاً يغير رأيك لأنني أحببت ماقلتيه |
Dünyanın geri kalanı için durumu değiştirecek şey Amerika'da üretilen sistemlerden uzak durmak olacaktır. | TED | ما يحدث لتغيير الوضع لبقية العالم هو محاولة للابتعاد من النظم التي بنيت في الولايات المتحدة. |
Gerçekten rotayı değiştirecek yeni şeylere yatırım yapacak cesarete ihtiyacımız var. Gerçekten rotayı değiştirebileceğimizi düşünüyorum | TED | يجب ان نمتلك الشجاعة الكافية لتغيير مجرى الامور, ان نستثمر بشيء جديد, نعتقد باننا نستطيع فعلا تغيير مجرى الامور. |
Size bir şey göstermeliyim. Bence bu buradaki etkiniz hakkındaki... —...düşüncelerinizi değiştirecek. | Open Subtitles | يجب أن أريك شيئاً، أظنّ أنه سيغيّر شعورك حيال تأثيركم هنا |
Ama arayışın radikalliği yaşama bakış açılarını değiştirecek. | Open Subtitles | ..لكن جذرية هذا الحل سوف تقوم بتغيير وجهة نظرهم تجاه الحياة |
Yıllar bunu değiştirecek! | Open Subtitles | العمر يغيّر كلّ شيءٍ، إنّني أتطلّع لرؤيتها وهي في السبعينات |
Bu düşünce şeklini değiştirecek, onların zekasını tetikleyecek.... ... olağanüstü birşey gerçekleşmesi lazım. | Open Subtitles | وقد تطلب الوضع, أمرا غير طبيعي ليغير طريقة التفكير هذه شيء يطلق شرارة السباق الذهني لأجدادنا |
Gelecek yıl, korkusuzca ve anlayarak vereceğimiz kararlar tarihin gidişatını sonsuza dek değiştirecek. | TED | بدون خوف، لكن مع الفهم بأنّ القرارات التي سنقوم بعملها العام القادم ستغيّر مسار البشريّة للأبد. |
Ve internet iletişim kurma yollarımızı nasıl değiştirdiyse, programlanabilir para da nasıl ödeme yaptığımızı, tahsis etme ve değer biçme şeklimizi değiştirecek. | TED | وكما غيرت الإنترنت طريقة تواصلنا، ستغير النقود القابلة للبرمجة طريقة قيامنا بالدفع، والتخصيص والتقييم. |
Kendimin, benim kesinlikle hiçbir şeyi değiştirecek gücüm yok. | TED | أنا، لا أملك أي قوة على الإطلاق لتغير أي شئ. |
Bu gerçeği değiştirecek tek şey, bundan daha büyük bir orospu çocuğu olma ihtimalin. | Open Subtitles | والشيء الوحيد الذي سيتغير هو أنك ستصبح وغدا أكبر |
Onun fikrini değiştirecek ne söyleyebilirim? | Open Subtitles | ما الذي يمكنني قولهُ من شأنهِ أن يُغير رأيها؟ |
Ben de ondan bahsedecektim. Yeni havadisler işleri değiştirecek, değil mi? | Open Subtitles | هذا ما أردت الحديث عنه هذه الأخبار ستغير الأمور، أليس كذلك؟ |
Çok yayıldıysa, bu, ne kadar kemoterapi ihtiyacı olduğunu değiştirecek mi? | Open Subtitles | , لو انه انتشر هذا سيغير مدة العلاج الكيميائي الذي سيحتاجه؟ |
O yüzden şunu sorabiliriz: Bulutlar küresel ısınmayı nasıl değiştirecek? | TED | لذا يمكننا أن نتساءل أيضا: كيف يمكن للغيوم أن تغيّر الاحتباس الحراري؟ |
Birden bire fikrini değiştirecek olursa kaset polise gider. | Open Subtitles | وإذا صدف أنه ..غيّر رأيه. سيذهب الشريط إلى الشرطة. |