| Şimdi, bu pupal evresi ve bu evrede dişiler erkeklerden daha iri. | TED | الآن، هذه هي طور الشرنقة، وفي هذه المرحلة الإناث أكبر من الذكور. |
| dişiler içeri ilerleyip yığına ekleme yaparken erkek mürekkepbalığı tepede durur. | Open Subtitles | يحوم الصبار الذكر قريبا بينما تتحرك الإناث هنا ويضيف إلى العنقود |
| Yumurtaları erkeklerin emin ellerine teslim eden dişiler denize doğru uzun yolculuklarına başlıyorlar. | Open Subtitles | وقد استودعنَ بيوضهنَ في مأمن رعاية الذكور، تنطلق الإناث برحلتهنَ الطويلة إلى البحر |
| Erkekler dişiler için kavgaya tutuşunca Akbabalar fırsat kollamaya başlıyor. | Open Subtitles | الكندور يراقب من اجل الفرص بينما تتعارك الذكور على الإناث |
| Birden gruptaki dişiler yumurtalarını bırakmak için resiflerden fırlarlar. | Open Subtitles | وفجأة , تبتعد إناث المجموعة عن الشعاب المرجانية لتطلق بويضاتها |
| Havada çiftleştikten sonra dişiler her biri kraliçelerinin soyundan olan yumurtalarını çöle saçıyorlar. | Open Subtitles | يتزاوجون في الهواء، ثم تنتشر الإناث عبر الصحراء، تحمل كلٍ منها نسل الملكة |
| Daha iri avları seçerek dişiler kışın ormanda hayatta kalma şanslarını arttırıyorlar. | Open Subtitles | باستهداف طرائد أكبر حجمًا تعزّز الإناث فرص نجاتها خلال الشتاء في الغابة |
| Bu durum memelilerde empati üzerine yapılan tüm araştırmalarda geçerli, dişiler erkeklerden daha çok empati sahibi. | TED | وهذا صحيح بالنسبة لكل الدراسات حول التعاطف لدى الثدييات بأن الإناث لديهم قدرة أكبر على التعاطف من الذكور. |
| Erkek sivrisinekleri doğada yakalamak gerçekten çok zor çünkü insanlardan etkilenen sivrisinekler sadece dişiler. | TED | من الصعب الإمساك بذكر البعوض لأن الإناث وحدهنّ اللاتي ينجذبن للبشر. |
| HS: dişiler çok daha düşük perdede. | TED | هيلي سميث: نغمة الإناث أقل، كانت حوالي 400 هرتز |
| 400 hertz civarındalar. HS: Tüm dişiler de onun civarındalar. | TED | هيلي سميث: وكل الإناث كُنّ حول ذلك أيضاً. |
| Dikkat ettin mi, tüm dişiler kabaca aynı frekansa sahipler. | TED | ولاحظت أن لدى كل الإناث نفس التردد، تقريباً؟ |
| Erkekler ve dişiler düet yapıyorlar, yani ortak bir tonda ses çıkarmak için kanatlarını ayarlıyorlar. | TED | الإناث والذكور يغنون بشكل ثنائي، ما يعني أنهما يعدّلان من أجنحتهما لتوليد نغمة مشتركة. |
| Bazı örnekler verdin: dişiler sosyal olanlar, dişiler dominant olanlar, kimin nasıl düşündüğünü bilmiyorum. | TED | لقد ضربت بعض الأمثلة: إن الإناث هي الاجتماعية، إن الإناث هي المسيطرة، لا أعلم كيف يفكر كل شخص. |
| Onun yerine, erkekler şahane antenlerini dişiler tarafından yayılan parfümleri koklamak için kullanıyorlardı. | TED | بدلاً من ذلك، كان الذكور يستخدمون قرون استشعارهم المذهلة لشم العطور المنبعثة من الإناث. |
| Seçilmek için çok sayıda erkek var ve bu dişiler bayağı seçici çıktılar. | TED | لديهن الكثير من الذكور للاختيار منهم ويتبين أنه يصعب إرضاء هؤلاء الإناث. |
| Yani dişiler olası eşlere bakarken bu ödüle dikkat ediyorlar. | TED | الإناث إذن دائمًا يجعلن هذه الهدية صوب أعينهن. عند تقييم الزوج المحتمل. |
| Kendileri toksin üretemeyince, bu dişiler o koruyucu kimyasalları almak için başka ateş böceklerinin kanını emme yoluna başvurur. | TED | ولعجزها عن انتاج السموم من أجسادها، تلجأ تلك الإناث إلى شرب دماء اليراعات الأخرى للحصول على المواد الكيميائية الوقائية. |
| Diğer bir deyişle, dişiler yumurtalarının %68'ini ipekotuna yumurtluyorlar. | TED | وبعبارة أخرى، ما تقوم به هذه الإناث انهن يضعن 68 في المئة من بيضها في الصقلاب الطبية. |
| Ama neden dişiler, aynı zamanda yuvalamalarına yardımcı olması için ayı kullanıyorlar? | Open Subtitles | لكن السؤال هو: لماذا القمر هو مؤشر البدء لدى إناث السلاحف لكي تبدأ في مزامنة وضع بيضها ؟ |
| Dövüşlerin çoğunu büyük erkekler yaparken dişiler yuvayı korur. | Open Subtitles | يخوض معظم المعارك الذكور الكبار بينما شركائهم من الأناث تحرس ملجأ العائله .. وتشاهد |
| Doğa bu kayıpla başa çıkmayı öğrenmiş, ve dişiler şansı artırabilmek için öbek öbek yumurta bırakıyorlar. | TED | وقد تعلمت الطبيعة ان تعوض هذا النقص حيث ان بيوض الاناث تحوي عدة انوية .. للتغلب على تلك الصعاب. |
| Yani aslında dişiler gizlenir, seks için avazları çıkana kadar bağırırken bile. | TED | ولذا تظل الأنثى مختفية وحتي وهي تصرخ للممارسة الجنس بصوت عالى |
| dişiler dişileri oluşturuyor, diğer dişileri dünyaya getirmek için dişileri dünyaya getirmek. | TED | اناث تلد اناث, والتي بدورها تلد ايضا فقط اناث. |