Eski doğaçlama ruhunun hâlâ kaybolmadığını gördüğüme çok memnunum. | Open Subtitles | تسرني رؤية روح الإرتجال القديمة وهي لا زالت حية وبخير. |
Aslında doğaçlama yöntemleri severim. Bilirsin, herkes coşmak ister, ben bile. | Open Subtitles | في الحقيقة أنا احب الإرتجال كثيرا أن أجعل الجميع بما فيهم أنا شخصيا .. |
Biraz doğaçlama yapabilirsin ama söylediklerinin çoğu tıpkı diğerlerininki gibi üst katta tasarlandı. | Open Subtitles | يمكنك الارتجال قليلاً، ولكن معظم ما تقولينه تم تصميمه في الأعلى مثل بقيتك |
Beni televizyonda ya da başka yerlerde gördüğünüzde her defasında doğaçlama konuşuyorum. | TED | في كل مرة كنتم تسمعونني على التلفزيون ، أو أي مكان كنت أرتجل |
Katrine, konuşması bu değil. doğaçlama konuşuyor. | Open Subtitles | هذه ليست خطبتها المعدة مسبقا ياكاترين انها ترتجل |
Çünkü sandviçten bahsedebiliyorsun. Ama bu da kötü bir doğaçlama. | Open Subtitles | لأنك تستطيع التحدث عن الشطيرة والتي هي ارتجال سيئ أيضاً. |
Aslında doğaçlama yöntemleri severim. Bilirsin, herkes coşmak ister, ben bile. | Open Subtitles | في الحقيقة أنا احب الإرتجال كثيرا أن أجعل الجميع بما فيهم أنا شخصيا .. |
Allahtan, doktorluğun bir kısmı da doğaçlama yapabilmektir. | Open Subtitles | لحسن الحظ, من مهمة الطبيب أن يكون قادراً على الإرتجال |
Senden daha iyi doğaçlama yapan biriyle çalışmadım. | Open Subtitles | لم أعمل مع أحد من قبل يستطيع الإرتجال مثلكِ |
Hem planım suya düştü hem de doğaçlama yeteneğimi kaybettim. | Open Subtitles | ليس فقط هو خطتي مشدود، لقد نسيت أيضا كيفية الارتجال. |
Bilgiye sahip olan işbirliği yapmak istemedi işbirliği yapan ise hiçbir şey bilmiyordu bu yüzden doğaçlama yapmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | حسنا، شخص مع المعلومات غير راغب في التعاون والشخص الراغب في التعاون لم يكن لديه معلومات، لذلك اضطررت إلى الارتجال |
Hepsinden öte, doğaçlama sabit bir şey olamaz. | TED | في النهاية، الارتجال لا يكون دائمًا ثابتًا. |
Benim işimde her zaman doğaçlama yapmalısın. | Open Subtitles | أتعلمين؟ في مجال عملي، يجب أن أرتجل طوال الوقت |
Ama senin bu seksi kulübün girmeme izin vermedi bende doğaçlama yaptım. | Open Subtitles | لكن نادي التفرقة الجنسية هذا لم يدعني أدخل، فكان لا بدّ أن أرتجل |
Bazen doğaçlama plan yaptığında tümseğe toslarsın. | Open Subtitles | عندما ترتجل خطتك فإنك قد تمر ببعض المطبات |
Ama o oldu doğaçlama yapabilen bir kaç şey. | Open Subtitles | لكنها تمكنت من ارتجال بضعة أشياء بسيطة |
Morgda bazı aksilikler yaşadık bu yüzden doğaçlama yapmamız gerekti. | Open Subtitles | كانت هناك مشقة نوعًا ما في المشرحة، لذا اضطررنا للإرتجال. |
doğaçlama çalışan işsiz bir aktörü ayartıp onun sağlık müfettişi olduğuna çocuklarımı inandırdım. | Open Subtitles | لقد غويت ممثل مرتجل خال من العمل وجعلت اولادى يصدقون انه مفتش صحة |
Ve dedi ki: "Savaş bir doğaçlama meselesidir." | Open Subtitles | : دائماً ما كان يقول "الحرب مسألة إرتجال" |
Fakat burada, bu araçları doğaçlama yapıyoruz, misal silah atışları. | TED | لكن هنا, نحن نرتجل الأشياء, مثلا الطلقات النارية. |
Ve onu denemeye kalkmayın, çünkü müzik kutusuyla ilgili olay, doğaçlama olmak için fazla gerçekçiydi. | Open Subtitles | وانا لاتخبرها بهذا لأن ذالك الشيء مثل صندوق الموسيقى كان أيضا وسيلة محددة إلى أن تكون مرتجلة. |
Buraya nasıl geldiğiyle ilgili gerçeği söyleyemeyeceğine göre, doğaçlama yapmak zorundaydım. | Open Subtitles | ونظراً لعدم إمكانيته كشف حقيقة كيفية مجيئه إلى هنا، اضطررتُ للارتجال |
Geçen yılki doğaçlama çok dokunaklıydı. | Open Subtitles | كانت ارتجالية السنة الماضية مثيرةٌ للشفقة |
Derek : Onunla doğaçlama yapmıştım, Adam. | TED | دِيرِيك: لقد ارتجلت فيها يا أدم. |
Bence doğaçlama yeteneğinizi biraz daha geliştirmelisiniz. | Open Subtitles | . رائع . يا رفاق أنتم تحتاجون حقاً العمل على تحسين المهارات |
- Uzun metraj doğaçlama yerine ne denemeyi isterim, biliyor musun? | Open Subtitles | - حسنًا - أتعلم ما أفضّل أن أجربه أكثر من عرض إرتجالي مطوّل؟ |