MI5 İstihbaratı, Irish Kralları'nın Amerika tarafına geçmeyi düşündüklerini doğruladı. | Open Subtitles | المكتب الخامس أكد ان الملوك الايرلنديين يخططون لنزهة قرب الولاية |
MI-5 istihbaratı İrlanda Kralları'nın Amerika'ya bir gezi planladıklarını doğruladı. | Open Subtitles | المكتب الخامس أكد ان الملوك الايرلنديين يخططون لنزهة قرب الولاية |
Araştırmalarımız Issa Karpov'un, Çeçen cihatçıların bir Salafi militan grubuna mensup olduğunu doğruladı. | Open Subtitles | تحقيقاتنا أكدت أن عيسى كاربوف عضو في مجموعة سلفية متشددة من الجهاديين الشيشان |
Bu gerçekten içime doğan birşeyi doğruladı: seyirci aslında yemeği için çalışmayı ister. | TED | لقد أكدت شيء كان عندي حدس بخصوصه، وهو أن الجمهور يريد حقا أن يعملوا من أجل طعامهم. |
Ajan Bolivar, Connors'un, ERIS için çalıştığını doğruladı. | Open Subtitles | أكّد العميل بوليفار أن كونورس يعمل مع وإي. |
Zaman ayırdığınız için teşekkürler bayan. Bu karşımızda bir şekil değiştiren olduğunu doğruladı. | Open Subtitles | شكرًا لك على وقتكِ يا سيدتي حسنًا, ذلك يؤكد أننا نتعامل مع متحول |
Sana derdimi söyleyeceğim, karşımda hiç dinlemeyen bir kadın var. Morgdaki bağlantım onu doğruladı. Ceset bu gece erken saatlerde bulunmuş. | Open Subtitles | سأخبرك ما مشكلتي، لدي امرأة هنا لا تصغي إلي مصادري تؤكد اكتشاف جثة الليلة |
Deneyler; elektromanyetizma, güçlü kuvvet ve zayıf kuvvet için haberci parçacıkların bulunmasıyla bu öngörüleri doğruladı. | Open Subtitles | التجارب أكّدت هذه التنبُّؤات باكتشاف الجزيئات المرسلة للكهرومغناطيسية, |
Bilgi İşlem bölümümüz e-postanın dün gece onun cep telefonundan gönderildiğini doğruladı. | Open Subtitles | قسم التحقيق لدينا أكد بأنه تم ارسال البريد من هاتفه الليلة الماضية |
Hepten delirmiş olduğuma dair herhangi bir şüphesi kalmışsa da bu delirdiğimi hemen hemen doğruladı. | TED | وإن كان هناك أي شك في أني قد جننت تمامًا، فقد أكد ذلك الأمر لها. |
Robbins düşündüklerimi doğruladı. | Open Subtitles | وبعد ذلك أكد لي روبينز تماماً كما كنت أظن |
Bu, Güvenlik Bölümü'nün haftalardır şüphelendiği şeyi doğruladı. | Open Subtitles | وهذا أكد ما اعتقده البعض فى قسم الأمن لأسابيع. |
Senden bu sabah kuşkulanmıştım. Yalanların ve aptallığın kuşkumu doğruladı. | Open Subtitles | لقد شككت بك هذا الصباح أكاذيبك وحماقاتك أكدت ذلك |
Bayım, istihbarat bölümü çetenin içeride olduğunu doğruladı; fakat cinayet masası da olayın içinde olacak. | Open Subtitles | تكلم أكدت إنتل أنهم متواجدون في المبنى لكن قسم التحقيقات الجنائية يعترض طريقنا مجدداً |
Evet, okul doğruladı seminer uzun süre önceymiş. | Open Subtitles | نعم، المدرسة أكدت الحلقة الدراسية وضعت منذ عهد بعيد. |
Curtis, alanın kapatıldığını az önce doğruladı ve rehinelerde sadece ufak tefek yaralar olduğunu bildiriyorlar. | Open Subtitles | كيرتس أكّد للتو أنّ المنطقة تم إحتوائها و هم يبلغون عن إصابات طفيفة فقط بين الرهائن |
Farkındayız çünkü... en son yapılan rastgele seçilmiş kontrollü değerlendirmeler bunun etkili olduğunu doğruladı. | TED | ونعلم ذلك بسبب أنّ أحدث تقييم تحكم عشوائي يؤكد فاعليته. |
Kan testi potasyum düşüklüğünü doğruladı. Kalçasındaki his kaybını açıklıyor. | Open Subtitles | فحوصات الدم تؤكد مستوى البوتاسيوم المنخفض مما يفسّر انعدام الحسّ في وركها |
Testler karın ağrısının karaciğer yetmezliğinden kaynaklandığını doğruladı. | Open Subtitles | أكّدت الفحوصات بأنّ الألم البطني كان سببه فشل الكبد |
Pentagon test aşamasındaki bir füzenin kontrolden çıktığını doğruladı! Onu durdurmak ve yoketmek için yapılan tüm denemeler başarısızlıkla sonuçlandı. | Open Subtitles | اكد البنتاجون عن فشله عن اعتراض الصاروخ إلى الآن |
Polis bir rehinenin vurulduğunu doğruladı. Tekrar ediyorum bir rehine vuruldu. | Open Subtitles | الشرطه اكدت ان احد الرهائن تم طلق النار عليه |
Beyaz Saray nükleer patlamayı doğruladı. Başkan yakında ulusa seslenecek. | Open Subtitles | البيت الأبيض أكدوا الإنفجار الرئيس سوف يخاطب الأمة قريبا |
Hükümet kaynakları uzaydan diğer bir cismin yaklaştığını doğruladı. | Open Subtitles | وأكدت مصادر حكومية النهج من كائن آخر من الفضاء. |
Sürücüsü içeriden kavga sesi geldiğini doğruladı. | Open Subtitles | سائق الأجرة أَكّدَ الأصوات الغاضبة داخل. |
Görüntüler yetmezmiş gibi, adam da cinayetlerin yaşandığı gece saat 8.30 ve 10.30 arasında Tanya hanımla birlikte olduğunu doğruladı. | Open Subtitles | في حالة أن الفيديو لم يكن كافيا، قام بتأكيد أنه كان معها، بين الـ 8: |
Bir Beyaz Saray Sözcüsü video yayınının yarıda kesilmesinin sebeninin birkaç dakika önce Savunma Bakanı James Heller'ı kurtaran, deniz kuvvetleri ve anti-terörist birimi tarafından gerçekleştirilen bir baskın olduğunu az önce doğruladı. | Open Subtitles | وأكد متحدث من البيت الأبيض أن سبب انقطاع البث هو هجوم |
Acil Nükleer Timi, askeri bir cihaz sayesinde yüksek miktarlarda kalıntı radyasyon olduğunu doğruladı. | Open Subtitles | قسم تقنية المحاكاة العصبيّة يؤكّد إرتفاع مستويات الإشعاع المتبقية |
Polis, çete bağlantılı... bazı iş yerlerinin soyulduğunu doğruladı. | Open Subtitles | لشرطة تؤكّد . أن مجموعة من العصابات التى تعمل بالسرقة |