| Fakat senin şansın kalmadı ve benim de zamanım doldu. | Open Subtitles | ولكن الان فان حظك قد انتهى, وانا وقتى قد انتهى |
| Zaman doldu. Babanın gidip kötü adamları yakalamasının vakti geldi. | Open Subtitles | انتهى الوقت، يجب أنّ يذهب والدكِ لقبض على بعض المُجرمين. |
| Holly, vaktimiz doldu ama şunu söylemek istiyorum ki gayet iyi durumdasın. | Open Subtitles | هولي، وقتنا انتهى لكن أنا أريد أن أقول لك شيئاً جيداً جداً |
| Ona bir olayda yardım ediyorum. Olmaz. Öldürme izninin süresi doldu. | Open Subtitles | لا، ترخيصك للقتل قد إنتهى أيها الشاب تعال وكل بعض البيض |
| Ve biliyorum sürem doldu. Bunlar benim çocuklarım, Natalie ve David. | TED | وأعرف أن زمني أنتهى هؤلاء أبنائي، ناتالي وديفيد |
| Ve iğrenç filminin süresi kim bilir kaç yıl önce doldu! | Open Subtitles | والشريط قد انتهت مدة صلاحيته منذ سنوات لا أحد يعرف عددها |
| Devam et ve evlen onunla! Ama acele et, çünkü 5 aydır evimde ve zamanı doldu! | Open Subtitles | امض وتزوجها، وأسرع لأنها في بيتي منذ 5 أشهر، وقد نفذ وقتها |
| Pekala, küçük dostlar, zaman doldu. Heeeerkes dışarı. | Open Subtitles | حسناً يا صغار ، انتهى الوقت ليخرج الجميع حالاً |
| Zamanımız doldu. Beni dinle. Kaynağa ulaşırsan Zion'u kurtarabilirsin. | Open Subtitles | لقد انتهى وقتنا، اصغي لي نيو تستطيع ان تنقذ زايون |
| Onu bulacağım. Tamam, zaman doldu. Senindir. | Open Subtitles | أنا مَنْ ستكتشف الأمر، فلقد انتهى وقتكِ، لذا إنه لكِ |
| Zaman doldu, bayanlar. Sosyal Servis aradı. | Open Subtitles | انتهى الوقت، يا سيّدات لقد اتصلت الخدمات الإجتماعية، |
| Zamanınız doldu. Bir anlaşma yapmıştık. | Open Subtitles | انتهى الوقت الممنوح لكما كان بيننا اتفاق |
| Yani... Mükemmeldi! Galiba zamanımız doldu. | Open Subtitles | أعني، كانَت رائعَة حسناً، يبدو أنَ الوقت انتهى |
| Tamam, burada kalışını uzatmanın başka yolunun tümü buysa, şansın ve zamanın doldu. | Open Subtitles | ولو كان هذا مجرد طريقة أُخرى لتطويل مدتك فقد إنتهى حظك، وانتهى وقتك |
| Sanırım zamanım doldu. Dinlediğiniz için hepinize teşekkür ederim. | TED | و أعتقد أن وقتي قد إنتهى. شكرا لكم جميعا على إنتباهكم. |
| Vakit doldu. Sonraki masa. Hızlı olmalısın oğlum. | Open Subtitles | الوقت قد إنتهى.المائدة التالية يجب أن تعمل بسرعة هنا يا ولد |
| Üzgünüm, zamanımız doldu. Bu arada, hepiniz elli beş dakika daha yaşlısınız. | Open Subtitles | أسف , وقت الحصه أنتهى و بالمناسبه , لقد أصبحتم أكبر بى 55 دقيقه |
| Bir saat doldu ve arabanın camını açıp anne ayı var mı diye etrafa baktım. | TED | وعندما انتهت الساعة، دفعتُ نافذتي إلى أسفل، وتحققتُ من وجود الدبة الرمادية. |
| Ama acele et, çünkü 5 aydır evimde ve zamanı doldu! | Open Subtitles | امض وتزوجها، وأسرع لأنها في بيتي منذ 5 أشهر، وقد نفذ وقتها |
| Ziyaret saati doldu. | Open Subtitles | ساعات الزياره إنتهت يجب أن تنتهوا سريعاً |
| - Çok iyiydi. - Süre doldu. Kalemlerinizi bırakın ve çıkarken mavi kâğıtları masamın üzerine bırakın. | Open Subtitles | انتهي الوقت الكل يضع الاقلام واوراق الاجابة على منضدتي قبل الخروج |
| Ama bunu yapmak zorundayım. Zamanım doldu değil mi? | Open Subtitles | . ولكن علي القيام بهذا , لأن الوقت ينفذ مني , اليس كذالك ؟ |
| Yeraltı Dünyası'ndaki zamanım doldu. Seninki de dolabilir. Dediğimi yap yeter. | Open Subtitles | نفد وقتي في العالَم السفليّ ووقتك سينفد أيضاً، فنفّذي ما أقوله |
| Arka taraf doldu. Kalan benzini koltuğa koyacağım. - Bırak! | Open Subtitles | المؤخرة مليئة , سأضع باقى الوقود على المقعد |
| Gıda zehirlenmesinden falan mı birden ciğerleri sıvıyla doldu? | Open Subtitles | لما لصبي مصاب بتسمم غذائي تصبحه رئتيه فجأة ممتلئة بالسوائل؟ |
| İki dakika doldu. Bir düşün, olur mu? | Open Subtitles | ـ أنتهت الدقيقتين ـ فقط فكر بالأمر، هلا يمكنك؟ |
| İki saniye içinde duman odaya doldu | TED | و امتلأت الغرفة بالدخان في حوالي ثانيتين. |
| Zaman doldu, millet. Kalemleri bırakın. | Open Subtitles | إنتهي الوقت , ضعوا الأقلام |
| 1400 yeni yatak, sokakta 1400 suçlu demek. Bu eski hapishane doldu. | Open Subtitles | 1,400سرير جديد يعني 1400 مجرم أُبعد عن الشارع,السجن القديم امتلأ لأقصى حد |