Başka yerimiz yok ki. Bu dostluk sonsuza kadar sürmeli! | Open Subtitles | ليس لدينا أى مكان آخر دع هذه الصداقة تكون خالدة |
Lex, eğer bu dostluk o kadar önemliyse neden onca zaman yalan söyledin? | Open Subtitles | ليكس إن كنت تهتم جداً لهذه الصداقة لما كذبت علي طوال هذه الفترة؟ |
Bir gün bu dostluk olayı, hiç ummadığın bir anda seni sırtından bıçaklar. | Open Subtitles | بعض الأحيان ، من حيث لا تتوقع الصداقة ستطعنك في ظهرك كـ الخنجر |
Komşularımızla dostluk kurup huzur içinde yaşamak istiyoruz çünkü barış istiyoruz. | Open Subtitles | ونحن سوف نقيم علاقات صداقة مع جميع جيراننا وسوف نعيش في سلام لأننا نريد السلام. |
Hiç hoş değil. Bu yemeğin dostluk adına olması gerekiyordu. | Open Subtitles | ليس لطيف , هذا يجب ان يكون فقط بخصوص الصداقه |
Dün Rusya Başbakanının dostluk teklifini kabul üzere buraya uçtum. | Open Subtitles | جئت بالطائرة بالأمس لأتسلم وسام الصداقة من رئيس الوزراء الروسي |
Bir tarafta algıladığım dostluk diğer tarafta ise gerçek var. | Open Subtitles | الصداقة التي أفهمها على جانب و الحقيقة على الجانب الآخر |
Bir tarafta algıladığım dostluk diğer tarafta ise gerçek var. | Open Subtitles | الصداقة التي أفهمها على جانب و الحقيقة على الجانب الآخر |
100 yıl sonra herkes "Domuzlarla kuşlar arasındaki dostluk nasıl başladı?" diye soracak. | Open Subtitles | بعد 100 سنة من اليوم سيتسائل الجميع كيف بدأت الصداقة بين الطيور والخنازير |
Biz de şarkı söyledik, söyledik, söyledik, ve inanılmaz biçimde yeni bir güven gelişti, ve dostluk gerçekten çiçek verdi. | TED | غنينا وغنينا وغنينا فنما نوع جديد من الثقة بشكل مدهش و فعلا ازهرت نوعا جديدا من الصداقة |
Yüzyüze iletişime ihtiyacımız var. Duyarlılığın kareografisini bu ruhsal etkileşimler sayesinde öğreniriz ve yalnızlığımızın yerini dostluk, güven, sadakat ve sevgiye bırakırız. | TED | نحتاج للتفاعل وجهًا لوجه حيث سنتعلم جمالية الإيثار ونخلق تلك الأمور الروحية الحميدة مثل الصداقة والثقة والوفاء والحب التي تخلصنا من وحدتنا. |
Şimdi Çin-ABD dostluk Evi ve Çinli turistler için hac bölgesi. | TED | هو الآن منزل الصداقة الصينية الأمريكية، وأحد المزارات المهمة بالنسبة للسياح الصينيين. |
İkiyüzlü soytarının biri olup da önüme gelene dostluk yeminleri edersem şunu bunu kucaklayıp pohpohlayıp arkasından ağzıma geleni söylersem el alemi tavlamaya çalıştığımı görürsen,.. | Open Subtitles | إذ تراني شخصاً ودوداً أقطع على نفسي عهود الصداقة وأقدم ودّي لكل من يطلبه وإذا كنت تظن أني أتزلف الناس، |
Seni yanlış değerlendirdiğime inanıyorum. dostluk gözlerimi kör etmişti. | Open Subtitles | اعتقد أنني اسأت الحكم عليك، وقد اعمتني الصداقة |
Demek fırtınalı dostluk aleminde değişmeyen tek şey... | Open Subtitles | السبب الوحيد المؤكد فى العالم الذى يُعرّض الصداقة للتغُيّر |
Beyaz adam ile Kızıl adam arasında dostluk olmaz. | Open Subtitles | لايمكن أن يكون هناك صداقة بين الرجل الحمر والابيض |
Sanırım dostluk adına bazı şeylerden vazgeçilebiliyor. | Open Subtitles | انا يَحْزرُ بأنّك تَتخلّى عن الأشياءَ عندما تُواجهُ صداقة. |
Leonesse benim komşum. Leydi'ye bir dostluk anlaşması önermiştim. | Open Subtitles | ليونيس جارتى ، لقد قدمت للسيدة معاهدة صداقة ، مازلت أنتظر ردا |
Duyduğum iyi niyet ve dostluk sözlerinden etkilenmiş ve hatta müteessir olmuş olarak size söz veriyorum, bir zamanlar düşmanımız ama şimdi demeye cesaret edebilirim ki dostumuz olan bu ulusa karşı ülkemin politikasını değiştirmek için elimden gelen gayreti göstereceğim. | Open Subtitles | أعجبت أو تأثرت بكلمات الموده و الصداقه التي سمعتها و أعدكم أني سأبذل قصارى جهدي |
En azından bizim sahte evliliğimiz dostluk üzerine kurulu. | Open Subtitles | على الأقل زواجنا المزيّف مبني على صداقتنا |
Derneğimizde, sanat ve dostluk için üreten-yaratan tüm insanlara yer var. | Open Subtitles | وتكوين . صداقات جديدة فى نادينا، هناك غرفة ، لكل المبدعون . للفن ولكل الأصدقاء الجيدون |
dostluk ve aşk arasında bir seçim yapmanı istemiştim. | Open Subtitles | عندما طَلبَت مِنْك ان تختار بين الحبّ والصداقة |
Şimdi ilgilenmem gereken daha önemli şeyler var. Sana dostluk için geldim. Pekala, nefret duyarak geldim. | Open Subtitles | تخطى الأمر، لدى أشياء أخرى أقلق بشأنها و لكننى أتيت إليك بالصداقة |
Kusuruma bakmayın, Avrupa'da dostluk kavramı biraz farklıdır. | Open Subtitles | أعذرني لصراحتي، نحن لدينا منظور مختلف عن الأمريكان للصداقة |
O zor zamanlarda, hiç bitmeyecek bir dostluk kuruldu değil mi? | Open Subtitles | ياألهى ,فى المصائب ,تولد الصداقات .. أليس كذلك ؟ |
Aynen öyle yaptım Tina, dostluk için açkı feda ettim. | Open Subtitles | بالضبط هذا ما فعلته تينا. لأجلِ الصداقةِ , ضَحّيت بالحبِّ |
Tüm dostluk üyeleri kubbeye gelsin. Mecburi test için kubbeye gelin. | Open Subtitles | على جميع أفراد فصيلة الوئاميّين التوجّه إلى القبة لإختبار إلزامي جديد. |
Sizlere Marsilya'daki bu dostluk maçından canlı bağlanıyorum. | Open Subtitles | نعم انا هنا مباشرة من ملعب مرسيليا فى هذة المباراة الودية والجمهور الكبير هنا |
Fransa ve İngiltere arasında bir dostluk anlaşması mı? | TED | هل هو الوفاق الودي بين فرنسا وبريطانيا؟ |
Bana vermeyi reddettiğin tüm sevgi ve dostluk... ona aktarılacak. | Open Subtitles | كل الحب والرفقة التي أنكرتها لي سيكون لها |