Benim en son istediğim şey, Hastings, senin duygularını incitmek. | Open Subtitles | هيستنجز, ان آخر شئ قد افعله هو ان اجرح مشاعرك |
duygularını bir süre bastırabilirsin; ama bir şekilde tekrar yüzeye çıkacaklar. | Open Subtitles | يمكنك أن تخفي مشاعرك لبعض الوقت ولكن ستخرج فى أى وقت |
Bu sadece duygularını göz ardı etmenle alakalı, farketmedin mi? | Open Subtitles | أنت تدرك أن كل هذا هو محاولة فقط لتتجنب مشاعرك. |
Bunun boşanmamıza bir tepki olduğu ortada. duygularını sağlıklı yollardan işleyemiyor. | Open Subtitles | هذه ردّة فعل على طلاقنا، لا يعبّر عن مشاعره بطريقة صحّية |
Geçici bir tedbir olarak duygularını uyuşturmak güçlerinin yıkıcılığını azaltabilir. | Open Subtitles | تبليد مشاعرها يمكن أن يقلل من خطورة قواها.. تدبير مؤقت. |
Fakat gerçekten tekneler sadece zamanını, cüzdanını ve duygularını çalarlar, | Open Subtitles | ولكن في الحقيقة أنه يستهلك وقتك و مالك و عواطفك |
Başkan'ın hafızasını nasıl yitirdiğini görünce kendini dizginleyip, duygularını bastırarak her şeye bir başına katlanman çok üzücü. | Open Subtitles | أشعر بالآسف علي ضياع ذكريات الرئيس جو لكن عليكِ أن تتماسكي و تخفي مشاعركِ في قلبكِ . و تتحملي كل شيء لوحدكِ |
Yalan söylemedim. Sadece seni korumaya çalışıyordum. duygularını incitmek istemedim. | Open Subtitles | لم أكذب فقد كنت أحميك ولم أرد أن أجرح مشاعرك |
Ama başkalarının duygularını kendi duyguların gibi hissetmeye çalışmak ...seni çok fazla yorabilir. | Open Subtitles | لكنّه يمكن أن يكون مستنزِفاً أن تحاولي الإحساس بمشاعر الكل بالإضافة إلى مشاعرك |
duygularını daha dürüst bir şekilde ifade edebildiğini kanıtlaman gerekecek. | Open Subtitles | عليك أن تُثبت أن بإستطاعتك التعبير عن مشاعرك بشكلٍ أصدق |
Bir gün gerçek duygularını anlayacağını biliyordum ama bu kadar çabuk olacağını düşünmemiştim. | Open Subtitles | كنت أعرف أنك ستدرك مشاعرك الحقيقة يوما ما لكنه أقرب كثيرا مما توقعت |
Ama işe yararlılığının, duygularını odaklama yeteneğinden öte geldiğinden eminim. | Open Subtitles | لكنّي متأكّدٌ أنّ فاعليّتها تعتمد على قدرتكِ في تركيز مشاعرك. |
Pekala, sana daha önce söylemediğim için üzgünüm, ama duygularını korumaya çalışıyordum. | Open Subtitles | حسنا ,آسفة أني لم أخبرٌك من قبل ولكن كٌنت أحاول حماية مشاعرك |
Dur tahmin edeyim. İlk havlu atan duygularını açmaya başlayacak. | Open Subtitles | دعني أحزر، من يحمل الهرّة يتسنّى له الحديث عن مشاعره. |
Ve iyi bir avukat, masada para varsa, duygularını bir yana bırakır. | Open Subtitles | و المحامي الجيد يضع مشاعره على جانب عندما يكون المال على الطاولة |
Belki de duygularını kontrol edebilene kadar çömez avukatları ben devralmalıyım. | Open Subtitles | يجب عليّ أن أتولّى أمر المساعدين حتى يتمكّن من .ضبط مشاعره |
Yılbaşı gecesi bana karşı olan gerçek duygularını öğrendim. | Open Subtitles | في هذه الحفلة التي تقيمها إكتشفت مشاعرها نحوي. |
Son derece nazik,iyi yetiştirilmiş bir bayan.Bir hanımefendi duygularını gizler. | Open Subtitles | إنها سيدة بعادات شريفة و نشأت لتخفي مشاعرها |
Kendi duygularınızı ve başkalarının duygularını anlayabilme yetisi olan duygusal zekâ o kadar önemli ki okullarda ve işletmelerde öğretiliyor ve sağlık hizmetleri tarafından teşvik ediliyor. | TED | الذكاء العاطفي الذي هو مهارة إدراك وتسمية عواطفك وعواطف الآخرين يعتبر مهمًا جدًا إلى الحد الذي جعله يُدرّس في مدارسنا وأعمالنا وجعل مؤسساتنا الطبية تحُثّ عليه. |
duygularını düşün ve kibrit üzerinde yoğunlaştır. | Open Subtitles | فكري في مشاعركِ و ركزي على علبة الثقاب تلك |
Bu mümkün, ama o kişinin duygularını çok iyi kontrol etmesi gerekir. | Open Subtitles | فمن الممكن ، ولكن اردت ان يكون لديك السيطرة الكاملة على العواطف. |
Konuş onunla. Ona duygularını açıkla. | Open Subtitles | لا يهمني ما يقوله الاطباء تحدث معه أخبره بمشاعرك |
Nasıl hissettiğin hakkındaki duygularını bir kez dahi anlatmadan biz seninle duygularımızı paylaşıyoruz ama sen bu cömertliği istismar ediyorsun. | Open Subtitles | انت تستغلين الكرم الذي نمنحه لك كاشفين عن مشاعرنا بينما انت لم تقولي مرة عن شعورك بخصوص كيف انت تشعرين |
Adam karısına yalan söyleyip gizlice başka bir kadınla özel duygularını paylaşıyor, Doug! | Open Subtitles | دوغ، والرجل الكذب على زوجته، التسلل حول مع امرأة أخرى، تقاسم المشاعر الحميمة. |
Neden İngilizler son derece saygıdeğer duygularını saklarlar ki? | Open Subtitles | لماذا يجب على الإنجليز أن يخفوا عواطف معصومه من الخطأ ؟ |
Yardım et! Ben gibi düşünüyorum ve onun duygularını hissediyorum. | Open Subtitles | ساعدني , أنا أفكر في أفكاره وأشعر بمشاعره |
Polislerin duygularını göstermemeleri gerektiğini biliyorum, ama kahretsin, bu kasaba... | Open Subtitles | أعلم أنّه يفترض على الشرطي ألا يظهر عواطفه لكنتباً، في هذه البلدة |
Başka birini oynamaktan, başkasının duygularını taklit etmekten utanıyordum. | Open Subtitles | صرت أشعر بالخجل من انتحال شخصيات الآخرين و تجسيد عواطفهم |
Seyahate çıkamamak beni delirtti ve duygularını incittim. | Open Subtitles | لا، أنا كُنْتُ مجنونَ حول سفرتِنا، وأنا آذيتُ مشاعركَ. |