Tahminen adını bile duymadığın tahminen adını bile duymadığın tozlu yolları olan bir yer. | Open Subtitles | مدينة من الارجح لم تسمع بها... ...مفترق طرق متربة ربما لم تسمع عنها أبدا. |
- Daha önce hiç görmediğin, duymadığın şeyleri. | Open Subtitles | -الأشياء التي لم تراها أبداً لم تسمع عنها حتى |
Ben de hiç duymadığın bir grupta basgitar çalıyorum. | Open Subtitles | انا مع فرقة موسيقية لم تسمع عنها من قبل |
- Aman Tanrım. Daha önce hiç duymadığın 'Kendine Saygı Duy' için hazır ol. | Open Subtitles | فلتستعدى لأن تحترمى ذاتكِ و تسمعى ما لم تسمعيه قبلاً |
Ve Vanessa, daha önceden duymadığın bir alkış vardı. | Open Subtitles | (و (فانيسا كان هناك تصفيق كما لم تسمعيه من قبل |
Senin daha önce hiç duymadığın ve benim de hatırlamayı umursamadığım şarkılar. | Open Subtitles | من المحتمل حزمة من الكلاسكيات التي لم تسمعيها قط و لا اهتم لتذكرها |
Hiç duymadığın bir hikâye demek. | Open Subtitles | حسناً، قصة لم تسمعيها من قبل |
Hiç duymadığın hayvanlar olan farklı bir hayvanat bahçesi bu. | Open Subtitles | إنها حديقة حيوان مختلفة تضم حيوانات لم تسمع بها من قبل |
Setauket denilen muhtemelen hiç duymadığın balıkçı kasabalarından biri. | Open Subtitles | بلدة صغيرة لبعض الأسماك، ربما "لم تسمع عنها من قبل تدعى "ستوكيت |
Klaus Baudelaire, bana, gelecekte de önceden hiç duymadığın birçok şey göreceksin gibi geliyor. | Open Subtitles | يا "كلاوس بودلير"، أشعر بأنه توجد أشياء كثيرة ستراها ولم تسمع عنها من قبل. |
Hatta senin adını bile duymadığın şeyleri. | Open Subtitles | انت حتى لم تسمع عنها |
Daha önce hiç duymadığın başka müzikler. | Open Subtitles | -أشياء لم تسمع عنها من قبل |
Bir süredir duymadığın bir isim söyleyeyim. | Open Subtitles | هاكِ اسم لم تسمعيه منذ فترة |
Hiç duymadığın bir hikâye? | Open Subtitles | قصة ربما لم تسمعيها من قبل؟ |
Bunun gibi adını duymadığın milyonlarca şirket var. | Open Subtitles | لكن هناك ملايين يحبونها لابد من إنك لم تسمع بها |