Peki ya valiziniz? 88, Prens Albert Yolu'nda bıraktığınız eşyaların hepsi? | Open Subtitles | ماذ عن أمتعتك و أغراضك التي تركتيها في شارع الأمير ألبرت ؟ |
Hey bak, dün eve geldiğimde senin tüm eşyaların da evin her yerine dağılmıştı. | Open Subtitles | اسمع لقد عدت إلى المنزل البارحة وكانت أغراضك في كل أرجاء المنزل |
eşyaların yarısı antika, yarısı orduya ait. | Open Subtitles | الأثاث جزء منه أثري مستعمل، والجزء الآخر من الجيش الأمريكي |
11'de İç İşleri toplantım var, eşyaların geç kalmama neden olmasın. | Open Subtitles | لدي اجتماع مع الشئون الداخلية الساعه 11 صباحا. لا تدع أشيائك تؤخرني. |
Hickory Sokağı 26 Numaradaki eşyaların... çoğunu kimin çaldığı veya neden çaldığıyla, ilgili bir gizem yok. | Open Subtitles | .. لا يوجد غموض حول من كان يسرق أغلب الأغراض من 26 طريق هيكوري أو لماذا |
Evimde eşyaların için sana ait bir çekmece var. | Open Subtitles | درج الخزانه في منزلي بهِ بعضاً من اغراضك الخاصه |
eşyaların dağılmıştı ve bende toplamaya çalışıyordum. | Open Subtitles | كانت أغراضك غير مرتبة و حاولت فقط ترتيبها |
Kişisel eşyaların burada. Şuraya bırakıyorum tamam mı? | Open Subtitles | لديّ أغراضك الشخصيّة سأضعها هنا، اتّفقنا؟ |
- Hey. Evimde bıraktığın eşyaların, birkaç eksik olabilir, | Open Subtitles | هذه أغراضك التي تركتها في منزلي رٌبما هٌناك بعض الأشياء الناقصة |
Bütün eşyaların tek kutuya sığdı mı? | Open Subtitles | كل أغراضك في صندوق واحد؟ ماذا تكون، شخص رحال؟ |
O yüzden sanırım mükemmel olmaya ve bütün cömertliğimle evimi eşyaların için açmaya devam edeceğim. | Open Subtitles | حسناً أخمن بأني سأواصل بأن أظل مدهشة وبكل سخاء أفتح منزلي لكامل أغراضك |
Bu ev, bu eşyaların neredeyse yarısı Olga'ya ait. | Open Subtitles | الشركة تمتلك هذا البيت يا أمى وكل الأثاث به |
İşin bittiği zaman, bazı eşyaların yerini değiştirmek içinde yardımına ihtiyacım var. | Open Subtitles | عنما تنتهي, احتاجج مساعدتك لنقل بعض قطع الأثاث. |
Cevabı baştan belli ama senin eşyaların da yasa dışı mıydı? | Open Subtitles | لكن هل كانت أشيائك مُهربة بشكل غير قانوني أيضاً ؟ |
Tüm tuzlu eşyaların, tavaların, iki girişin şu deli gibi pahalı fırın başlığın! | Open Subtitles | على كل أشيائك الثمينة ومقاليك والبرادين الكبيرين ، شفاط المطبخ المُكلف بجنون |
Burası, kampa getirilenlerden alınan kişisel eşyaların paketlenip Almanya'ya gönderilmeden önce toplanıp, tasnif edildiği yerdi. | Open Subtitles | هذه حيث الأغراض المنتزعة ممن وصلوا عن طريق النقل وصُـنـّفـت قبل أن تـُحزم وتـُعاد إلى ألمانيا |
Bu eşyaların sorumluluğu teslim edilene kadar sizdedir. | Open Subtitles | هذه الأغراض يجب أن تبقيها عندك في كل الأوقات، حتى التسليم |
eşyaların ne zamana geldiğini öğrenmek için nakliye şirketini arayayım mı? | Open Subtitles | تريديني ان اتصل بناقلي الاثاث اري متي ستصل اغراضك? |
O sırada, bir dost, bir dostunun çekicini kaybedecek ve gençler, babalarından kalan ve babalarının bir gece evvel saat sekiz gibi oraya koyduğu eşyaların yerini bilmeyecek. | Open Subtitles | في تلك الأوقات, سيفقد الصديق مطرقة صديقه ولن يعرف الصغار أين أغراض أبائهم |
Tabii, millet de kız kurusu hediyelik eşyaların için kuyruk olmuştu ya. | Open Subtitles | أوه لأن هناك طابور طويل من الناس يريدون شراء حاجياتك |
Uyandığında, eşyaların havalanıyor ve bunların ne zaman başladığı hakkında hiç bir fikrin olmuyor mu? | Open Subtitles | تستيقظ, اشيائك تُرفع وليس لديك أي فكرة متى بدأ؟ |
McCawley, İngilizler bunu gönderdi- kişisel eşyaların. | Open Subtitles | بالمناسبة , البريطانيون أرسلوا لك بعض متعلقاتك الشخصية |
Ve bugün, biz bunu sizin kullanıp attığınız nesnelerden elde ediyoruz ve yine sizin kullanacağınız yeni eşyaların üretiminde kullanıyoruz. | TED | واليوم نحن ننتجها من اشياءك القديمة وتعود ثانية في أشياءك الجديدة |
Bütün eşyaların burada, oyuncak bebeklerin resimlerim kaplumbağan. | Open Subtitles | أغراضكِ كلها هنا، الدمى الخاصة بكِ و... صوركِ، السلحفاة خاصّتكِ |
Anne, sen ölmeyeceksin. eşyaların çöpe atılmayacak. | Open Subtitles | لن تموتي و لن ترمى أشياؤك في القمامة |
İdeal bir yer sayılmaz biliyorum ama eşyaların için bolca alanın olacak. | Open Subtitles | أعلم أنه ليس بالمكان المثالي ولكن سيكون لديك مساحة وفيرة لتضع أثاثك |
Çok havalı eşyaların varmış. | Open Subtitles | يَبْدو مثلك كُنْتَ إلى بَعْض المادةِ الباردةِ الجميلةِ. |