Ve böylece onlarla seyahat ederek ve bütün farklı elementleri öğrenerek birlikte çok vakit geçirdik ve yararlanılmayan birçok verimsizliğin olduğunu keşfettik. | TED | وقضى الوقت في السفر معهم وتعلم كل شيء عن العناصر المختلفة، و العثور على الكثير من أوجه القصور لم يتم الاستفادة منها. |
Ve bütün bu değişik elementleri özetleyip bir sistemin içine sokabiliriz. | TED | وكل واحدة من تلك العناصر المختلفة يمكننا حفظها ووضعها في نظام. |
Doğal sistem, elementleri atom atom bir araya getirerek üretim yapar. | TED | ينتج النظام الطبيعي عن طريق جمع العناصر بعضها ببعض، ذرة بذرة. |
Çekirdeğinde ısıl-nükleer tepkimeler meydana gelir, ve kimyasal elementleri oluştururlar. | TED | يحتوي على تفاعلات نووية حرارية في قلبه ينتج عنها عناصر كيميائية. |
"Atom" denilen çok küçük elementleri kapsayan konusmalar duyabilirsiniz. | Open Subtitles | أنت قد تسمع شخص ما الذي يدعُي تلك المسألة تشمل عناصر صغيرة تسمى الذرات |
Eski zamanlarında, bu elementleri ağır ağır uzay boşluğuna salarlardı. | Open Subtitles | وفي سنوات عمرها الأخيرة تطلق هذه العناصر رويداً الى الفضاء |
Meteor taşı bilinen bütün elementleri bir tane daha önce hiç bilinmeyen dâhil. | Open Subtitles | ذلك النيزك به كل العناصر المعروفة للبشر زائد واحد لم نره من قبل |
Bence bunlar yaratıcılığın baş elementleri. | TED | أعتقد أن هذه هي العناصر الأساسية لكل إبداع. |
Ayrıca kuyruklu yıldızların, yaşamın başlangıcını tetikleyen elementleri getirdiği de düşünülmektedir. | TED | كما يُعتقد أن المذنبات قد أحضرت العناصر التي ربما قد مهدت لنشأة الحياة. |
Mendeleev, benzer özelliklere sahip elementleri sıraya koyduğu için mi? | TED | إذاً هل بسبب أن مندلييف قام بتصنيف العناصر تبعاً لخصائصها ووضعها سويةً ؟ |
Elbette elementleri nükleer füzyon veya nükleer fisyonla değiştirebiliriz. | TED | طبعاً،يمكننا تغيير العناصر عن طريق الإندماج أو التفاعل النووي. |
Yaşamı süresince, ağır bir yıldızın merkezindeki füzyon tepkimeleri helyumun yanı sıra, karbon, oksijen, nitrojen ve periyodik tablodaki demire kadar olan tüm diğer elementleri de üretir. | TED | على مدار حياته، التفاعلات الإندماجية في قلب نجم كبير سوف تُنتج ليس فقط الهيليوم، لكن أيضاً الكربون، والأكسجين، والنيتروجين وكل العناصر الأخرى في الجدول الدوري حتى الحديد. |
Nötronların hiç itici yükleri yoktur. Dolayısıyla demir grubu elementleri tarafından kolayca yakalanır. | TED | لا تمتلك النيوترونات شحنات نافرة لذلك يسهل احتوائهم بواسطة مجموعة العناصر الحديدية. |
Bunlar, en kritik iki element olan nadir toprak elementleri ve değerli metaller olmak üzere farklı gruplara ayrılabilir. | TED | يمكن تقسيمُها إلى مجموعات مختلفة، كمجموعتان لهما أهميّة كبيرة إحداهما العناصر الأرضية النادرة والأخرى المعادن الثمينة. |
elementleri doğadan ayırıyor ve onları geri dönülemez bir vaziyete sokuyoruz. | TED | فنحن نفصل العناصر من الطبيعة ثم نحولها إلى حالة لا رجعة فيها. |
Tek yapmamız gereken tüm bu elementleri bir araya getirmek ve doğanın kontrolü ele almasına izin vermek. | TED | كل ما نحتاجه هو جلب هذه العناصر مع بعضها البعض بعدها نترك للطبيعة تولي زمام الأمور. |
Tehlikeli, istenmeyen elementleri belirlemede ve onları yok etmede çok iyiler. | TED | إنها جيدة جدًا في تحديد العناصر الخطيرة وغير المرغوب بها والقضاء عليها. |
Meslektaşlarım, galaksimizdeki farklı yıldızların sahip olduğu kimyasal elementleri karşılaştırarak galaksi-dışı yıldızlar keşfettiler. | TED | قام زملائي, من خلال مقارنتهم لتركيب العناصر الكيميائية لنجوم المجرات المختلفة بإكتشاف نجوم غريبة في مجرتنا |
Bu şeyin temel elementleri... daha önce incelediğimiz hiçbirşeye benzemiyor. | Open Subtitles | عناصر القاعدة من هذا غو هو مثل أي شيء لقد واجهت أي وقت مضى. |
Sonrasında kaçınılmaz bir şekilde genel nüfus elementleri tekrar keşfetti ve ardından kargaşa patlak verdi. | Open Subtitles | ومن ثم، لا محالة، يتم اكتشاف عناصر من قبل عامة الناس , وتندلع الفوضى |
Hafif elementleri ağır elementlere dönüştürürken biriktirdikleri enerji. | Open Subtitles | أثناء دمج العناصر المضيئة بالعناصر الثقيلة |