Ona söylemem gereken şeyler var gitmeden önce fırsatını bulup hiç söyleyemediğim şeyler. | Open Subtitles | هناك شيئ اريد قوله له لم يكن لدي فرصة لقولة قبل ان ارحل |
Buradan leşim çıkmadan önce şu domuzu gebertme fırsatını yakalamak isterdim. | Open Subtitles | أريد فرصة واحدة مع هذا الخنزير قبل أن ينقلوني من هنا |
Bütün bu kargaşa içinde, sana teşekkür etme fırsatını bulamadım. | Open Subtitles | مع كل الجنون الذي حدث لم أحصل على فرصة لأشكرك |
O kremi onun yüzüne sürme fırsatını kaçıracak mısın yani? | Open Subtitles | هل ستفوت الفرصة لتخبر واضعة نبات الصَبِر تلك بمكانتها الحقيقية؟ |
Teal'c,... ..sana şunu söyleme fırsatını daha önce ... ..bulamadım,... | Open Subtitles | تيلك فى حالة إذا لم تكن لدى الفرصة ل لنفترض |
Her şeyde ne kadar berbat olduğumu hatırlatma fırsatını hiç kaçırmıyorsun. | Open Subtitles | لاتصيع أي فرصة في تذكيري أني فاشل في كل شئ تقريبا |
Maeby dairenin şimdiki işgalcisine rast geldiğinde büyük bir kariyer fırsatını kaybetmişti. | Open Subtitles | ميبي قد خسرت لتوها فرصة مهنية كبيرة عندما توجهت إلى الشقة الحالية |
Kim alışveriş yapma hakkı için ödeme yapma fırsatını reddeder ki? | Open Subtitles | من يستطيع أن يرفض فرصة الدفع للحصول على حق التسوّق ؟ |
Gözünüzün içine bakma fırsatını kaçırmıştım ve düşündüm ki, bunu telafi etmeliyim. | Open Subtitles | لقد فوّت فرصة أن أنظر إليك بعيني وإعتقدت أنه الوقت لتعويض ذلك |
Lütfen bana annenin olmamı isteyeceği gibi bir baba olma fırsatını ver. | Open Subtitles | أرجو أن تعطيني فرصة أن تكون الأب أنها تريد مني أن أكون. |
Selam kız. Dün gece sana bahsettiğim iş fırsatını hatırladın mı? | Open Subtitles | مرحباً يا فتاة، أتذكرين فرصة العمل التي أخبرتك عنها ليلة البارحة؟ |
Caddeleri su basmıştı, fakat insanlar böylesine milli bir günün bir parçası olma fırsatını kaçırmak istemiyordu. | TED | الشوارع كانت فائضة، لكن الناس لم ترد أن تضيِّع فرصة أن تكون جزء من يوم وطني كهذا. |
Görünüşe göre, yıkım eki Chengyi şehrine ulaştığında 30.000 kişilik Qi ordusu ilerleme fırsatını ele geçirecek ve dünyayı kaosa sürükleyecek. | Open Subtitles | على ما يبدو حملة هدم مرة واحدة تصل إلى مدينة شانجي جيش كي سيغتنم الفرصة للزحف في بجيش من ثلاثون الف |
Sizce, eski okuluna bir prensin kolunda girme fırsatını kaçırır mı? | Open Subtitles | هل تعتقدين بأنها ستفوت الفرصة كي تضع يدها في ذراع الأمير؟ |
Nihayet senin yanında savaşma fırsatını yakaladığım için çok mutluyum, okçu. | Open Subtitles | أنا أستمتع بهذه الفرصة للقتال أخيرا بجانبك ِ , أيتها النبالة |
Benim geldiğimi görünce de delili bana sunma fırsatını kaçırmadın. | Open Subtitles | وعندما دخلتُ أنا في الصّورة، استغلّيتَ الفرصة لاستدراجي لتقديم دليل |
Geçen gece bu adı aldığı için benimle dövüşme fırsatını buldu. | Open Subtitles | لقد حصل على هذه الفرصة لأنه استعمل ذلك الاسم ليلة أمس |
Kendi fırsatını yaratmaya çalışacaktır. İşte o zaman kendini ele verecektir. | Open Subtitles | سوف يحاول خلق الفرصة المناسبة و عندها سيفضح السيد العجول نفسه |
Sana söyleme fırsatını bulamadığım bir şey var... seni affettim. | Open Subtitles | هناك شيء لم اجد ابدا فرصه لأقوله لك انا سامحتك |
Kendimi savunma fırsatını vermelisiniz bana. | Open Subtitles | .. يجب أن تسمحي لي بفرصة للدفاع عن نفسي الآن. |
Genç bir komedyen olarak sana hayatının fırsatını veremem. İşe yaramaz birisi olarak sana son bir şans veremem. | Open Subtitles | وإذا كان لديك رجل يريد أن يعمل كهزلي فلن أعطيه فرصة الظهور ولن أعطي رجل عجوز يعمل كهزلي فرصته الأخيرة للظهور |
Ayrıca sana söylemek istediğim bir şey vardı. fırsatını bulmuşken diyeceklerimi iyi dinle. | Open Subtitles | ايضاً لدي ما أخبركِ به بما ان لدي الفرصه الان , أستمعي لي |
Senden daha zeki olduğumu son kez kanıtlama fırsatını nasıl geri çevirirdim? | Open Subtitles | . . كيف يمكنني تفويت فرصتي الأخيره لاثبات إنني أكثر ذكاء منك |
Bak, burada iz bırakmak istiyorsan fırsatını kendin yaratmalısın. | Open Subtitles | إنظرى , إذا كنتى تريدين أن يكون لكى تأثير هنا يجب أن تصنعى فرصك |
Lady Miss Lady kozmetik ürünlerini satma fırsatını değerlendirmenize sevindim. | Open Subtitles | أنا سعيده لإهتمامك بالفرصة المثيره لبيع المستحضرات التجميليه |
fırsatını bulunca sırtınıza hançeri saplar. | Open Subtitles | فالفرص انه سيحطمه |
Söz, Zach. fırsatını bulacaksın. | Open Subtitles | ستحظى بفرصتكَ يا (زاك)، أعدكَ... |
Hayatımın en büyük fırsatını yakalamıştım.. | Open Subtitles | فرصة صفقة العمر |