Böylece bir istismarcı şifrenizi çalmayı başarsa bile ikinci faktörü bilmedikleri için hesabınıza girmeyi başaramayacaklar. | TED | حتى إن تمكن المعتدي من سرقة كلمة السر الخاصة بكم، ولعدم امتلاكهم العامل الثاني، سيصعب عليهم دخول حسابكم، |
- Bu, karar verme faktörü olarak sayılamaz. | Open Subtitles | .لا يمكن أن يكون هذا هو العامل الرئيسي هنا |
Ve işte bu olaydan sonra, beni en çok korkutan şey şans faktörü oldu. | TED | وبعد ذلك، هذا ما أخافني أكثر: عنصر الصدفة. |
Bu da onun esas benlik yani kontrol faktörü olduğu anlamına geliyor. | Open Subtitles | ممَّا يعني بأنها الذات، وهي عنصر التحكم |
Eğer kendiliğinden kurulma işlemini kendi yaşantımızda kullanmak istersek dört önemli faktörü göz önünde bulundurmamız gerekir. | TED | إذن إن أردنا استخدام التجميع الذاتي في محيطنا المادي، أعتقد أن هناك أربع عوامل رئيسية. |
Yüksek tansiyon ayrıca glokom için de en büyük risk faktörü, ki glokom Alzheimer'ın gözde görülenidir. | TED | كما انه من اكبر عوامل الخطر لزرقة العين وهو كمرض النسيان للعين |
Yani korkutma faktörü işine destek de olabilir köstek de. | Open Subtitles | لأنّي أعتقد أن عامل التخويف قد يعمل لصالحك أو ضدك |
Tabii insan faktörü hariç. | Open Subtitles | فيما عدا العنصر البشري |
Sen tatlısın ama "tam aradığım" faktörü yok sende. | Open Subtitles | وانت ظريفة، لكنك فقط لا تملكين ذلك العامل |
Buna ikinci faktörü, psikolojiyi de ekle. - Açıkça bir psikopat. | Open Subtitles | الجينات قدمت له الميل اضف لهذا العامل الثانى، النفسى |
Bu faktörü isimlerinde "B" olanlarla karşılaştırdığımda... | Open Subtitles | حسنا,ان أضفنا ذلك العامل لتلك الاسماء التي اعمل عليها |
Bir noktada bu faktörü de işin içine sokmak zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | و في نقطة ما يجب ان تأخذي هذا العامل بالحسبان |
Sanırım insan faktörü için endişeliyim. | Open Subtitles | أظن أنني قلق أكثر بشأن العامل البشري |
Noel'in hayali bir faktörü vardır. | Open Subtitles | أجل، هناك عنصر خيالي لعيد الميلاد |
Risk faktörü çok sıradışıydı. | Open Subtitles | عنصر الخطورة كان مرتفعاً للغاية. |
Şaşırtma faktörü elimizdeki tek avantaj. | Open Subtitles | عنصر المفاجأة هو ميزتنا الوحيدة. |
En açık risk faktörü yaş. | TED | إنّ أكثر عوامل الخطورة وضوحًا هو العُمر. |
Çünkü içine yerleştirilmiş bir güvenlik faktörü var. | Open Subtitles | لأنه وكما ترى، لديه عوامل أمان مزروعة بداخله |
Her şey güllük gülistanlık demiyorum ama bir risk faktörü de taşımıyorsun. Genetik bir bozukluğun yok. | Open Subtitles | لاأتعمّدرسمصورةمُتفائلة، لكن لا يوجد لديكِ عوامل خطر |
Anne ya da kız kardeşin meme kanserine yakalanmış olmasından daha yüksek bir risk faktörü. | TED | وهو عامل اقوى للاشارة الى احتمال اصابة المرأة بسرطان الثدي من كون المرأة تملك اختاً او اماً اصيبت بسرطان الثدي |
45 yılın bir ürünü, ve ben buna "büyükanne faktörü" diyorum. | TED | إنه 45 عاما من هذا وهو ما خلق ما أدعوه أنا ، عامل الأب. |
İnsan faktörü var tabii. O sadece önemsiz bir şey. | Open Subtitles | ...العنصر بشري موجود , أنه فقط |