ويكيبيديا

    "falan değil" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • ليست
        
    • هذا ليس
        
    • إنه ليس
        
    • انه ليس
        
    • هو ليس
        
    • هو لَيسَ
        
    • لَيستْ
        
    • إنّه ليس
        
    • نقوم بذلك إذن
        
    • إنها ليس
        
    • إنهُ ليسَ
        
    • أَو أيّ
        
    • الأخضر لا يعني
        
    Uyuşturucu falan değil bu. Sanırım ne olduğuna dair bir fikrim var. Open Subtitles أظن أنّها ليست مخدّرات على الإطلاق، أظن أنّ لدي فكرة عن هذا.
    Yani süpermarkette yanında duran o delikanlı akraban falan değil mi? Open Subtitles إذاً، الرجل الذي كُنت معه في المتجر ليست لديك علاقة معه؟
    - Hayır, hasta falan değil, sadece ona iyi davranacağız. Open Subtitles لا, انها ليست كذلك. اننا فقط نريد فعل هذا فحسب
    - Bir daha yapmayacağını... - Bu saçmalık falan değil. Open Subtitles ظننتك لن تفعل ذلك مرة أخرى أبى هذا ليس هراء
    Yaptığın her şeyi takdir etmediğimden falan değil çünkü ediyorum. Open Subtitles إنه ليس وكأنني لا أقدّر كل ما تفعلينه. لأنني أقدّر
    Gaz kaçağı falan değil de, bomba olduğuna emin misiniz? Open Subtitles أنت متأكده أنها كانت قنبلة ليست خط غاز أو ماشابه؟
    Onlar muvazzaf falan değil, beş para etmez çaylaklar. Open Subtitles ليست قوات منظمة بل المُجنَّدون الخضر، لا يستحقون شئياً
    Çok şükür fazla sembolik falan değil. Open Subtitles الحمد لله أنها ليست رمزية للغاية او ما شابه
    Numara falan değil. Allahın cezası işemem lazım, seni amcık. Open Subtitles أنها ليست حيلة، اللعنة، عليّ أن أتبول، أيتها العاهرة.
    Önemli değil. Yani, o benim falan değil aslında. Okulun dolabı. Open Subtitles لا بأس، اعني إنّها ليست ملكي حقاً إنّها للمدرسة
    Jackie, suçlu falan değil. Kötü davranışlara alışık değil. Open Subtitles جاكي ليست مجرمة ، ولم تعتاد هذا النوع من المعاملة
    Kızım şeytan falan değil. Ne yapacağımı bilemiyorum. Open Subtitles إنها ليست شيطانية، أنا لا أعلم ما عليّ فعله فحسب
    - Tarikat falan değil anne. Open Subtitles إنها ليست طائفة يا أمي إذن لماذا عانقتني؟
    - İlk ifade alımım falan değil. - O zaman, kurallarına göre oyna. Open Subtitles هذة ليست اول جلسة اقرار لى حسناً , العب حسب القواعد
    Bu, oyun falan değil, Ekselânsları. Birisi geliyor. Bence sizi öldürmeye niyetli. Open Subtitles هذه ليست لعبة يا صاحب الجلالة يوجد شخص قادم و أعتقد أنه يريد قتلك
    Ve bu acil durum falan değil. Bu çubuk şekerlerle cips yemek gibi birşey. Open Subtitles و هذه ليست حالة،مستلم المكالمات يتلقى مثل هذه المكالمات دائماً
    Mükemmel falan değil. Muhtemelen hediye almak zorunda olacağız. Open Subtitles هذا ليس عظيماً، علينا على الأرجح شراء هدية
    Umut falan değil, bir yalan ve ikimizin de ölümüne sebep olacak. Open Subtitles إنه ليس الأمل , انها كذبه و سوف تنتهي بنا الإثنان مقتولين
    Sır falan değil ama tamirhanemiz varken Woody çok içmişti. Open Subtitles انه ليس سراً كان ثملاً قليلاً عندما كنا نملك المرأب
    Bence hiç yoktan iyi falan değil, seni kahrolası aptal. Open Subtitles ماذا عن هو ليس أفضل من لا شيء أنت غبي جدا؟
    Üzgünüm, hayır. O petfolcü falan değil. Kahrolası bir fosil o, petrolcü değil. Open Subtitles هو لَيسَ من رجال النفط هو متحجر لعين لَكنَّه لَيسَ من رجال النفط
    Tabii top falan değil, sarı elmaydı. Open Subtitles بالطبع انها لَيستْ كرة مطلقاً. انه تفاح أصفر مثل هذا انا أَعطيته لهُ على التلِّ.
    Hayır, iyi falan değil. Felç geçiriyor. Open Subtitles كلاّ، إنّه ليس بخير، إنّه يصاب بسكتة
    Geç falan değil. Open Subtitles دعنا نقوم بذلك إذن
    Hayır, hayır, teknik ayrıntı falan değil. Open Subtitles للفوز - كلا ، كلا ، كلا . إنها ليس أمرا فنيا -
    Benim için delilik falan değil, ve bunu anlamana ihtiyacım var. Open Subtitles بالواقع ، إنهُ ليسَ جنونٌ بالنسبة لي، وأحتاجُ منكَ بأن تتفهم ذلك.
    Kazanacağımı düşündüğümden falan değil. Open Subtitles لَستُ بذلك أعتقد بأنني سَأَرْبحُ أَو أيّ شئُ.
    Yeşil olanlar uzaylı falan değil. Open Subtitles الضوء الأخضر لا يعني فضائي. بل يعني إنسان.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد