Ayrıca birinin ölmesini istemekle onu öldürmenin çok farklı şeyler olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | أؤمن أيضاً بأنّ رغبتك بموت شخص ما وقتلك إيّاه شيئان مختلفان تماماً. |
Yani, neredeyse çıkacağımız bir an olmuştu ama tamamen farklı şeyler istiyoruz. | Open Subtitles | اعني .. كانت بيننا هذه اللحظة التي كدنا فيها ان نتواعد و لكننا نريد اشياء مختلفة بالكامل |
Çünkü bir şeye farklı dalga boylarında ışıkta baktığınızda farklı şeyler görürsünüz. | TED | لأنّك إن نظرت إلى شيء ما عبر أطياف ضوئية مختلفة، فسترى أشياء مختلفة. |
16 yaşında bir kız, ve 16 yaşındaki bir psikopat kız, farklı şeyler. | Open Subtitles | نعم هي بعمر 16 و لديها فقط 16 نوع من المزاج لكن هذان أمران مختلفان |
Şu noktada altını çizmek istediğim şey öncelikle karanlık maddenin ve karanlık enerjinin farklı şeyler olduğu. | TED | الان ، في هذه المرحلة ، أريد التأكيد لكم أولا ، أن المادة المظلمة والطاقة المظلمة شيئان مختلفان تماما ، نعم. |
Ama bir köle ile özgür bir insan farklı şeyler kaybederler. | Open Subtitles | لكن خسارة العبد و خسارة الرجل الحر شيئان مختلفان |
Yapmak istediklerim ve yapabileceklerim... farklı şeyler, o yüzden en iyisi bekleyelim. | Open Subtitles | حسنا، ما يمكن أن أعمل هو ما أودّ أن أعمله شيئان مختلفان لذا أظن أنه يجب أن ننتظر |
Lakin şimdi hayattan farklı şeyler istiyorum. | Open Subtitles | لكن الآن نحن نريد اشياء مختلفة من الحياة |
Farklı insanlarla çalışıp farklı şeyler denedik. | Open Subtitles | بدأنا العمل مع ناس مختلفين وتجربة اشياء مختلفة |
Ayrıldığımız zaman kabullenmek için çok uğraştım ama kabullendim çünkü çok farklı şeyler istediğimizi biliyordum bu beni bitirdi çünkü aynı zamanda ruh ikizi olduğumuzu da biliyordum. | Open Subtitles | عندما انفصلنا, اجبرت نفسي على الموافقة على هذا لأنه في النهاية عرفت اننا كنا نريد اشياء مختلفة ولكن هذا قتلني. |
Hücreler, farklı ortamlarda farklı şeyler yaparlar. | TED | في سياق مختلف، الخلايا تفعل أشياء مختلفة. |
Fakat gerçek şu ki bizim kullanıcılarımız, alıcılarımız onlardan farklı şeyler yapıyorlar. Daha fazla bacak bacak üstüne atıyorlar. | TED | لكن في الحقيقة أن مستخدمينا، وزبائننا يعملون أشياء مختلفة. يضعون أرجلهم فوق بعضها |
Kim olduğumuz ve yaşamak için kim olmamız gerektiği, çok farklı şeyler. | Open Subtitles | من نحنُ و ماذا علينا أنْ نكون لننجوا أمران مختلفان تماماً |
Ama çok şeye ilgi duyuyorsanız bu farklı şeyler arasında gidip gelmek istiyorsunuz. | TED | ولكن عندما يكون لديك شغف متعدد، فإنك تريد أن تغمس وتنشغل في تلك الأشياء المختلفة. |
Yani iki insan aynı olayı seyredip aynı suça tanık olduğunda bu olayla ilgili farklı şeyler hatırlayabilirler. | TED | حسناً شخصان شاهدا نفس الحدث، شهدا نفس الجريمة، ولكن انتهى بهم الأمر بتذكر أمرين مختلفين عن نفس الحدث. |
Herkes nereye bakıyorsa, siz başka biryere bakın, ve gidip farklı şeyler yapın, bilirsiniz, ve o da bunu yapıyor. | TED | دائما انظر حيث لا ينظر الآخرون و اذهب و قم بشيء مختلف |
Ama orada insanlar var ve tamamıyla farklı şeyler görüyorlar. | Open Subtitles | لكن هناك آشخاص ينظرون إلى الأعلى ويرون شيئاً مختلفاً تماماً. |
Erkekler belli bir yaşa geldiğinde aniden farklı şeyler yapmak istiyorlar. | Open Subtitles | عندما يصل الرجال لعمر معين فجأة يرغبون في عمل شيء مختلف |
Erkekler ve kadınlar seks dışında çok farklı şeyler isterler. | Open Subtitles | الرجال والنساء، يرغبون بأشياء مختلفة من الجنس. |
Sonikleyip giriyoruz, tamamen farklı şeyler. | Open Subtitles | استخدام المفك الصوتي ثم الدخول, هذا يختلف عن الدخول عنوة |
Sadece farklı şeyler yaptık, Hepsi bu. | Open Subtitles | -نحن نقوم بالأمور بطرق مختلفة فحسب |
Diğer titreşimdeyse denek daha farklı şeyler görüyor | TED | ومع النبض الآخر رأى شيئًا مختلفًا. |
Sen ve ben farklı şeyler istiyoruz ve bunun, senin için sorun olmadığını söylüyorsun ama öyle değil; hiçbir zaman da olmayacak. | Open Subtitles | كلانا يطلب أشياءاً مختلفة و أنتِ تدّعين بأنك مرتاحة للأمر و لكنكِ لستِ كذلك ، و لن تكوني مطلقاً |
O hepimizin hayatına devap edip farklı şeyler yapacağı mezuniyetimizdi. | Open Subtitles | هذا كان التخرج, حيث مضينا جميعاً وجميعنا فعل أشياءً مختلفة. |