Rus hükümeti bize görüşmelerin sürdüğüne dair güvence veriyor. | Open Subtitles | الحكومه الروسية توكد وجود مفاوضات في الوقت الحالي |
Ben görüşmelerin ortasındayken... sen bu kahrolası bombayı patlatıyorsun. | Open Subtitles | أنا في وسط مفاوضات وأنت تقوم بتفجير قنبلة |
görüşmelerin başarısız olmasını isteyenler Park Chul Young'un da öyle olmasını istiyor. | Open Subtitles | إذاً يريد الأشخاص الذين يسعون لعدم نجاح هذه المحادثات تحطيم بارك شول |
O zaman, milli çıkarları için mücadele eden farklı ülkeler tarafından benimsenmemesi hala söz konusu bu görüşmelerin. | TED | تلك المحادثات تتصدع ما بين مختلف الدول التي تتنازع بشأن مصالحها الخاصة. |
- Bugün iş görüşmelerin var sanıyordum. | Open Subtitles | إعتقد بأنّه كان لديك مقابلات عمل اليوم |
İş görüşmelerin için lazım olabilir. | Open Subtitles | قد تحتاجينه من أجل مقابلات العمل |
Bu tuhaf görüşmelerin sonu gelmeyecek mi? | Open Subtitles | كيف يمكننا مواصلة هذه اللقاءات الغريبة ؟ |
İşe alma görüşmelerin yarına planlandı. | Open Subtitles | -تعين الجُدد، مُقابلاتكَ جُهّزتْ للغدِ . |
Bana, Kralın bizimle gizli görüşmelerin başlatılmasına istekli olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد قال لي أن الملك لم يعارض فتح مفاوضات سرية معنا |
Yeni alıcılar istiyor, görüşmelerin bu hafta başlamasını istiyor. | Open Subtitles | يريد مشترين جدد, و يريد ان يكون في مفاوضات هذا الأسبوع |
Fakat Suari Krallığı ile sıkı görüşmelerin ortasındayız. | Open Subtitles | لكننا وسط مفاوضات صعبة مع الملك |
Başbakan görüşmelerin yapıcı ve samimi geçtiğini söyledi. | Open Subtitles | و صرح السيد رئيس الوزراء أن المحادثات كانت بناءة و صريحة |
Bu görüşmelerin gizli olması gerekiyordu. | Open Subtitles | تلك المحادثات كان من المفترض أن تكون خاصة. |
O yüzden de Alicia ve diğer kadın ortaklarla yaptığı görüşmelerin... | Open Subtitles | لذلك أنا بحاجة إلى معرفة المحادثات وقالت انها بعد |
Suç mahalli verisi, görüşmelerin ses kayıtları. Price'ın Hannay'la ilgili araştırmaları. | Open Subtitles | بيانات مسارح الجريمة، مقابلات صوتيّة إنّه بحث (برايس) حول (هانا) |
Bu görüşmelerin ne hakkında olduklarını biliyorsun. Bilmediğin şey bunların hepsinin kaydedildiği. | Open Subtitles | أنت تعلم عما كانت تدور هذه اللقاءات ما لا تعلمه أن جميعها كان مسجلاً |
Bütün sabah ürün sunumu görüşmelerin var. | Open Subtitles | {\pos(190,210)}لديك كثير من اللقاءات هذا الصباح |
İşe alma görüşmelerin yarına planlandı. | Open Subtitles | -تعين الجُدد، مُقابلاتكَ جُهّزتْ للغدِ . |