| Bu görüşmenin gayesi, üstün kişiliğinizle onu etkilemektir. | Open Subtitles | هذه المقابلة غرضها أن تؤكد له قوة شخصيتك تجعله يحسّ بتفوقك |
| Avukatını çağırıyor ve bu görüşmenin sonu böyle mi olacaktı. | Open Subtitles | اتصل بمحاميه يفترض بذلك أن ينهي المقابلة |
| Bu yüzden, görüşmenin devamı için yarın saat üçte tekrar bekliyorum. | Open Subtitles | لذلك ستأتين غدا الساعة الثالثة لإكمال المقابلة |
| Belki o başlamadan, Miller bu görüşmenin neyle alakalı olduğunu anlatır. | Open Subtitles | لنتامل ان ميلر سيخبره قبل ان يبدء بالكلام بمحتوى الاجتماع المقرر لهم |
| Tamam, ama bu onunla görüşmenin yanlış olduğu anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | حسناً، ذلك لا يعني أنهُ منَ الخطأ الاجتماع بهِ |
| görüşmenin ilk maddesi: bugünkü öldürme girişiminiz şahsıma yapıldı. | Open Subtitles | موضوع الاجتماع الأول: تلميحاتكم الأخيرة المتعلقة بقتلي |
| görüşmenin 3'te olduğunu söyledin diye hatırlıyorum. | Open Subtitles | اعتقدت انك قلت ان المقابلة ستبدأ فى الثالثة |
| Sanırım görüşmenin kalanını ben idare etmeliyim. | Open Subtitles | ربّما يجب أن أجري ما تبقى من هذه المقابلة |
| görüşmenin kalanını doğrudan siz idare edebilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنكِ إجراء باقي المقابلة بصورة مباشِرة هذا كل شيء |
| görüşmenin harika geçtiğini düşündüm, sonra o aradı. | Open Subtitles | ظننتُ أن المقابلة تسير بشكل عظيم عندها قالت لي هذا الكلام وهل قامت |
| - Emin değilim, bu görüşmenin bir parçası. | Open Subtitles | لست موقناً، أعني أنه هذا جزء من المقابلة |
| Bu görüşmenin kapsamı tarafımdan bölge savcısına açıklıkla anlatıldı. | Open Subtitles | لقد أوضحتُ نطاق هذه المقابلة للمدّعي العام. |
| Bu görüşmenin amacı kaçırılışını aydınlatmak ve onun yardımıyla kaçıranların yerini belirlemekti. | Open Subtitles | ان الغرض من هذه المقابلة هو الحصول على تقرير عن إختطافه ولمساعدته في تحديد مكان خاطفينه |
| Daha görüşmenin başında onları ses tonumuzla etkilememiz çok önemli. | Open Subtitles | من الضرورة لنا لفت النظر إلى ذلك الاتجاه القيادي الإيجابي خارج مكان الاجتماع |
| kayıt dışı yapılan görüşmenin gizliliği. | Open Subtitles | انني احاول رفع السريه عن دفاتر الاجتماع تحت غطاء السرية |
| Bu size ne kadar güvendiğim ve bu görüşmenin ikimiz için de ne kadar önemli olduğunu gösterir valim. | Open Subtitles | أفترض أن ذلك يثبت حجم الثقة التي أضعها بك أيها الحاكم ومدى أهمية هذا الاجتماع بالنسبة لكلينا |
| Bu görüşmenin bütün belgelerinin kayıtlardan silinmesini istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تمحو كل شيء عن ذلك الاجتماع من السجلات. |
| Bu görüşmenin sonuçlarından biri, hamilelik ve doğum sosyal yardımlarını kaldırmak oldu, çok şaşırtıcı olmayabilir, ne de olsa o masadaki kimsenin hamilelik yardımına ihtiyacı yok. | TED | حاليًا، إحدى نتائج ذلك الاجتماع كانت إلغاء استحقاقات الأمومة، وهو أمر ربما لا يكون مستغربًا، لأنه لن يحتاج أحد ممن هم على طاولة اللقاء في الواقع إلى استحقاقات الأمومة. |
| Ben ikinize de katılmıyorum. Bu görüşmenin sorumluluğunu ben alıyorum. | Open Subtitles | سوف اكون مسؤولا عن هذا الاجتماع |
| Filar ile görüşmenin hangi amaçla yapıldığını bilmiyoruz. | Open Subtitles | الغرض من الاجتماع في ذلك الجبل |
| Sam'le görüşmenin iyi bir fikir olduğunu sanmıştım. | Open Subtitles | حقاً ظننت ان الاتصال مع (سام) كانت فكرة جيدة |