Aynı görünüyordu, fakat farklı bir orijini vardı, farklı bir sanat eseriydi. | TED | انها تبدو نفس اللوحة ولكنها من مكون آخر .. إنها عملٌ آخر |
Yaklaşık 150 milyon yıl önce, ilk ateş böcekleri muhtemelen böyle görünüyordu. | TED | قبل حوالي 150 مليون سنة، كانت اليراعات الأولى تبدو هكذا على الارجح. |
Sorun, karmaşık görünüyordu ama matematik, cebir ve geometrinin karışımıdır. | Open Subtitles | تبدو المشكلة معقدة لكن الرياضيات هي مزيج بين الجبر والهندسة |
Ve zamanda yolculuk yaparak 3 Şubat'a gidersek, O tarihte Hilary Clinton Demokrat'ların başkan adayı olacak gibi görünüyordu. | TED | اذا رجعتم الى ذلك الوقت في الثالث من فبراير، لقد بدى أن هيلاري كلينتون ستحصل على ترشيح الحزب الديموقراطي. |
Onları o zaman ve orada yapıyor gibi görünüyordu, ama kafasının bir yerinde bu notalar baştan beri hep vardı. | Open Subtitles | كان يبدو وكأنه يشكلها وهو يجلس امام البيانو ولكن فى مكان ما داخل رأسه كانت تلك النغمات مدونه طوال الوقت |
Sağ kolu, vücuduna göre epey arkasında duruyordu sanki yerinde değilmiş gibi görünüyordu. | Open Subtitles | كانت ذراعه اليمنى بعيدة خلف جسده وكانت تبدو كما لو انها غير متصلة |
Kötü bir kız gibi görünüyordu. Magazin haberlerinden çıkmış gibiydi. | Open Subtitles | إنها كانت تبدو فتاة سيئة عند النظر إليها في الصحف. |
Ancak sorular sormaya başladım ve daha önceden de araştırmış olduğum olağan şeyleri buldum. Örneğin, haritalar nasıl görünüyordu? | TED | ولكن بدأت في طرح الأسئلة والبحث عن الأشياء المعتادة الذي كنت استكشف فيها من قبل، مثل، كيف تبدو الخرائط ؟ |
Ve Amerika'daki birçok şehirde şiddetin haritası bu şekilde görünüyordu. | TED | وخرائط العنف في معظم المدن الأميركية تبدو هكذا. |
Kırk Meyve Ağacı başta işte böyle görünüyordu ve altı yıl sonra bu hâle geldi. | TED | هذا هو شكل شجرة الـ 40 فاكهة عندما تم زراعتها لأول مرة، وهذا ما تبدو عليه بعد ست سنوات. |
Muhtemelen okyanus burada 200 yıl önce böyle görünüyordu ama bunu bize anlatacak kimse yoktu. | TED | وربما هذه هو الكيفية التي كانت تبدو عليها المحيطات هنا 100 أو 200 سنة مضت ، ولكن لا أحد حول أن يقول لنا. |
Joshua Kangombe olanları görmüştü:¨ doğal hayat yok oluyordu, kaçak avcılık tavan yapıyordu ve durum oldukça ümitsiz görünüyordu. | TED | رأى جوشوا كانغومبي ما كان يحدث: الحياة البرية تختفي، الصيد الجائر كان مريعاً، كانت الأوضاع تبدو ميؤوس منها. |
Onu tanıdığım zamanki hâliyle aynı görünüyordu. Sanki hiç yaşlanmamış gibiydi. | Open Subtitles | بدى تماماً مثلما عهدته قبلاً، كما لو أنّه لم يتقدم عُمراً. |
Onu tanıdığım zamanki hâliyle aynı görünüyordu. Sanki hiç yaşlanmamış gibiydi. | Open Subtitles | بدى تماماً مثلما عهدته قبلاً، كما لو أنّه لم يتقدم عُمراً. |
Bana, elini burktuktan üç ay sonra geldiğinde kolu böyle görünüyordu. | TED | هذا ما كان يبدو عليه ذراعها عندما حضرت الي عيادتي بعد ثلاثة اشهر من حادثة الالتواء |
Düşünmüştüm ki o görüntüdeki yabancı oldukça uysal görünüyordu. Zararlıdan çok meraklı gibiydi. | Open Subtitles | اعتقد ان الفضائى الذى ظهر على الشاشة يبدو فضولى اكثر من يبدوا خطرا |
Çok gergin görünüyordu. Ben seni aradıktan sonra da gitti. | Open Subtitles | لقد بدا متوترا جدا , وغادر بعد أن اتصلت عليك |
Şimdi... bana saldırma ama şu devir evrakı çok otantik görünüyordu. | Open Subtitles | الآن، لا تهجمي علي لكن وثيقة نقل الملكية تلك تبدوا أصلية |
Bu kadar yıldan beri hayatta kalmaya uğraşmamız, şimdi tamamen anlamsız görünüyordu. | Open Subtitles | ما كان يجعلنا نتمسك بالبقاء لسنوات طويلة بَدا بلا معنى جداً الآن |
Biliyorum. Üniformasının içinde harika görünüyordu, ve çok heyecanlıydı. | Open Subtitles | أعرف, لقد بدت مدهشة جدا في زيها الرسمي وهي كانت متحمسة جدا |
"Kızıl saçlı kadın sıkılmış görünüyordu". "Babcock sustu". | Open Subtitles | وبدت المراة، ذات الشعر الأحمر، عصبية، وتوقف بابكوك عن الكلام |
- Şey, en azından iyi görünüyordu. - Ee, görünüş her şey değildir. | Open Subtitles | حسنا,انه من المؤكد شكله حلو الشكل الحلو مش كل حاجة |
Herkesin özel bir şeyleri var gibi görünüyordu. | TED | ويبدو أن كل شخص كان لديه شيء مميز يقدمه |
Marianne çok kötü görünüyordu. Hiç evlenemeyecekmişim gibi hissetmeme neden oldu. | Open Subtitles | المسكينة ماريان بدى شكلها سئ للغاية عندما أراها، أخاف من أن لا أتزوج على الاطلاق |
Çok iyi görünüyordu. O gün, senin ofisinde. | Open Subtitles | بَدتْ جيدةَ جداً أيضاً، ذلك اليومِ في مكتبِكَ. |
Lt l asansör dün gibi görünüyordu muhtemelen. | Open Subtitles | إنه على الأغلب كما بدوت البارحة عند المصعد |
Hastanedeki diğer tüm bebekler çok sağIıklı görünüyordu. | Open Subtitles | جميع الأطفال الآخرين بدو بصحة جيده في الحضانة هناك |