| Majesteleri, izniniz olursa, çalışmamın son halini göstermek için gelmiştim. | Open Subtitles | سيد هولباين جلالتك, وبعد إذنك جئت لأريك عملي القيد التقدم |
| Hayalindeki kız olduğumu ona göstermek için daha ne yapmalıydım? | Open Subtitles | ماذا كان يجب أن أفعل أيضا لأظهر له أنّني المختارة؟ |
| Bence çalışmayı göstermek için gerçekten burayı daha dinamik yapabilir. Hm. | Open Subtitles | أعتقد بأن ذلك سيجعل من هذه المساحة أكثر حيوية لعرض الأعمال |
| Evet, birbirimizi sevdiğimizi göstermek için saçma hediyelere ihtiyacımız yok. | Open Subtitles | نعم، نحن لا نحتاج إلى مجموعة من الهدايا السخيفة لنظهر حبنا لبعضنا |
| Yani katil, artık kulübe üye olmadığını göstermek için parmağını mı kesti? | Open Subtitles | إذا، من قتله قطع إصبعه ليظهر أنه لم يعد في النادي ؟ |
| Kendini yüce ve dimdik göstermek... diğerlerini değersiz ve bitik göstermek için. | Open Subtitles | لإثبات أنك موجود و عظيم و الآخرين هم أموات و تافهين |
| Bu hataları yapan kişinin gerçek ben olmadığımı kendime göstermek için. | Open Subtitles | لأري نفسي ان الشخص الذي فعل هذه الاخطاء ليس حقاً انا |
| Acımadığını göstermek için hançerinle kendi parmağını kestin. | Open Subtitles | فأخذت خنجرا وجرحت اصبعك لتريني ان لايؤلم جدا. |
| Onu aşağıladığını göstermek için salonun en zavallı avaresini seçti. | Open Subtitles | لاظهار إحتقارها المطلق لجاك إختارت أكثر الصعاليك بؤساً في قاعة الرقص |
| Bu yüzden mi geri gelmek istedin, Bana korkmadığını göstermek için? | Open Subtitles | أهذا هو السبب، رغبتك في الوعدة لتظهر لي أنك لست خائف؟ |
| - Ama yine de, kendinizi göstermek için ne kadar çabaladığınızı görebiliyorum. | Open Subtitles | لكن مع ذلك , أستطيع أن أراكِ تبذلين جهداً جيد لتقديم نفسك |
| Hayır, bahçe duvarında bulunan kapıyı göstermek için, seni buraya getirdim. | Open Subtitles | لا ، لقد أتيت بك اٍلى هنا فقط لأريك البوابة التى فى سور حديقتى |
| Sana yeni evimizi göstermek için sabırsızlanıyorum. Hadi gidelim. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع الإنتِظار لأريك بيتنا الجديدِ تعال، دعنا نذهب |
| Her hafta bunlardan bir taneyi onu önemsediğimi göstermek için gönderdim. | Open Subtitles | أرسل له واحدة من هذه كل أسبوع لأظهر له أنني أهتم. |
| Bugün, burada, beni ve Ajan Mulder'ı, ağına düşüren bu hilekarlığın nasıl işlediğini göstermek için bulunmaktayım ve Ajan Mulder'ın bu konudaki çalışmalarını. | Open Subtitles | أنا هنا اليوم لأكشف هذا الكذب, لأظهر ميكانيكية الخداع.. الذي أوقعني وإياه .. |
| daralmayı göstermek için niceliksel arteriyografi kullandık. | TED | لقد إستخدمنا هذه الاشعة لعرض التضيق الحاصل في الشريان, |
| Tito Barco. Saygı göstermek için gelmene sevindik. | Open Subtitles | تيتو باركو نحن مسرورون لقدومك لنظهر بعض الإحترام |
| 1920'lerde, Alman matematikçi David Hilbert sonsuzluk kavramını anlamamızın ne kadar zor olduğunu bize göstermek için ünlü bir düşünce deneyi tasarladı. | TED | في عشرينات القرن الماضي قام عالم الرياضيات الألماني دافيد هيلبرت بتصميم تجربة فكرية مشهورة ليظهر لنا مدى صعوبة فهم عقولنا لمصطلح اللانهاية. |
| Kötü duygulardan arındığımızı göstermek için, işte kitabımın bir kopyası: | Open Subtitles | لإثبات أنه ما من ضغينة، خذ نسخة من كتابي، |
| Majestelerine güzel şehrimizin harikalarını göstermek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أطيق الأنتظار لأري جلالتك الملذات التي في مدينتنا الساحرة |
| Dördüncü sınıfta iç çamaşırını göstermek için beni merdivenlere götüren küçük bir kız da vardı. | Open Subtitles | أتذكر ربما فتاة في الصف الرابع قامت بإغرائي إلى درجات السلم لتريني ثيابها الداخلية |
| Görülüyordu ki, Balaam adındaki bir adam götünden konuşuyordu, ve Randy Milly'e bunu göstermek için sabırsızdı. | Open Subtitles | على ما يبدو , بعض الرجل يدعى بلعام كان الحمار الحديث , وراندي لا يمكن أن تنتظر لاظهار ميلي له. |
| Şanslı bir tesadüf anında, Bu adamın neler yaptığını göstermek için TED'e yeni bir slayt yolladım. | TED | في لحظة صدفة مذهلة، واضطررت إلى إرسال تيد شريحة جديدة لتظهر لكم ما قام به هذا الرجل. |
| Saygınızı göstermek için uğrayabilirseniz uğrayın. | Open Subtitles | قوموا بالمرور إلى هناك لتقديم له الإحترام |
| Benimle yapmaya çalıştığı şey, bana ilham vermekti dünyayı korumak için, ve dünyanın ne kadar kırılgan olduğunu göstermek için. | TED | ما كان يحاول فعله لي هو الهامي لحماية العالم، و ليريني كم هذا العالم هو هش. |
| Bugün, Lakota fotoğraflarımı göstermek için buradayım. | TED | أنا هنا اليوم؛ لأريكم صوري من منطقة لاكوتا |
| - Evet. Arada sırada bu işi hak ettiğini göstermek için biraz çalışır gibi yapsan olmaz mı? | Open Subtitles | هل تمانع فى ان تعمل من حين لاخر لتثبت احقيتك فى هذه الوظيفه |
| Bu bir atkı oyuncak. Görsel ve işitsel sinyali göstermek için, yunusu klavyeye yönlendirmeye çalışıyorum. | TED | هذا وشاح لعب، وأنا أحاول أن أجذب الدلفين عبر لوحة المفاتيح، لأريها الإشارة المرئية والصوتية |