gözetim sisteminizdeki güvenlik kameralarının hepsinin kapatılmış olduğundan haberdar mısınız? | Open Subtitles | هل كنتِ تعرفى أن كاميرات الأمن فى نظام المراقبة مغلقة؟ |
Randy ile birlikte aşağı güvenliğe inip,gözetim kayıtlarını tekrar inceleyelim. | Open Subtitles | راندي وانا سننزل الى الامن مرة آخرى ونستعرض أشرطة المراقبة. |
Ayrıca şunu da söyleyeyim, sıkı gözetim olmadan istediğim her yere gidemem. | Open Subtitles | للاشارة فى الحقيقة انة ليس هناك الكثير من الاماكن ليست تحت المراقبة |
Şimdi, neden gözetim ekibinin sana hep bulmacalı mesajlar verdiğini çözmenin zamanı. | TED | الأن، الوقت لحل غموض لماذا فريقك للمراقبة يعطيك دائماً معلومات مبهمة. |
24 saat gözetim altında tutulacaksın ve bu evi terkedemeyeceksin. | Open Subtitles | سيتم وضعكِ 24 ساعة تحت المراقبة ولن تغادرى هذا المكان |
Buna izin vermeyeceğiz. Arayıcıyı gözetim operasyonunu güçlendirmek için seninle konuşmam gerek. | Open Subtitles | أود حقاً أن أتحدث معك بشأن حشد قوات المراقبة خاصتنا، لعملية المُتصل |
Bu alanın etrafında bulunan yerlerdeki gözetim kayıtlarını görmek istiyorum. | Open Subtitles | أودّ رؤية كلّ صور المراقبة في المناطق القريبة من هنا. |
Birini aramamız lazım... polis ya da şu seni gözetim altında tutan adamını. | Open Subtitles | يجب علينا ان نتصل بأحد ما . الشرطة أو رجل المراقبة الخاص بك |
Söylediklerimiz ya da yaptıklarımız ne kadar kişisel olursa olsun gözetim altında olmak kariyerimizin geri kalanında resmi belgede yer alacak. | Open Subtitles | لا يهم كم كان شخصياً ما فعلناه أو قُلناه حين كنا تحت المراقبة سيصبح داخل النصوص الرسمية للأبد لباقي حياتنا المهنيّة |
Emniyet güçlerinin bulunduğu gözetim endüstrisi konferanslarına katılıyorlardı. | TED | وقاموا بحضور مؤتمرات في صناعة المراقبة حيث كان يحضر مكتب تطبيق القانون. |
Altı yıldan fazla süredir gözetim çalışıyorum. | TED | لقد كنت أدرس تنقيات المراقبة من ٦ سنوات. |
Ve fark ettim ki sanki hâlâ gözetim altındaymış gibi yürüyordu, fakat yürüyüşüne hayran kalmıştım. | TED | وأدركت أنه يمشي كما لو أنه كان تحت المراقبة ولكن أعجبتني مشيته |
Zaman içinde bu sürekli gözetim sayesinde bağışıklık sistemi başka bir fayda daha sunar: uzun süreli bağışıklık kazanmamıza yardım eder. | TED | ومن خلال المراقبة الثابتة مع مرور الوقت، يمنح الجهاز المناعي فائدة أخرى: مساعدتنا على تطوير مناعة طويلة الأجل. |
gözetim sistemi gerekliydi çünkü yapmamız gereken erken tanı, erken tedaviydi. | TED | نظام المراقبة كان ضرورياً لأن ما أحتجناه كان كشف مبكر، إستجابة مبكرة. |
gözetim altında tutulması için 15 gün sonraya bir rapor hazırlanacak. | Open Subtitles | يطلق سراح المتهم. ويخضع للمراقبة لمدة خمسة عشر يوماً لإعداد تقرير عنه |
Eğer benimle gelirsen, en azından gözetim altında olurum, değil mi? | Open Subtitles | اذا أتيت معي, على الأقل سيكون لدي الإشراف الطبي, صحيح ؟ |
Hem suçunu itiraf etmeden, onu sadece 72 saat gözetim altında tutabiliriz. | Open Subtitles | وبدون إعتراف، نحن يمكن فقط أن أبقه تحت الحراسة ل72 ساعة. |
Haftada 15 dakika gözetim altında tutuyorlar. | Open Subtitles | إنهم يضعونه في الحجز لمدة 15 دقيقة لأسبوع |
Sayın Başkan, IMF görevlerini gözetim olmadan 40 yıldan beri yerine getirmektedir. | Open Subtitles | سيّادة الرئيس، عملت قوة المهمة المستحيلة لأكثر من 40 عامًا بلا إشراف |
Kontrolsüz gözetim karşısındaki duruşu da iki taraf tarafından olumlu karşılanıyor. | Open Subtitles | وموقفه الحالي ضدّ المُراقبة الطليقة قد حبّبته لعناصر من كِلا الحزبين. |
Bunu da düşününce bence sürekli gözetim gerekmeksizin birkaç ay devam edebilirsiniz. | Open Subtitles | بآخذ هذا بالإعتبار، أظن أنك يمكنك المزاوله بدون المراقبه الثابته لمدة شهرين. |
Bulabileceğiniz en iyi hastanede... altı aylık gözetim. | Open Subtitles | ستّة شهور تحت الملاحظة في أفضل مستشفي تعرفيها |
Çok gizli askeri operasyonlar için hayati önemi olan sivil gözetim sağlıyoruz. | Open Subtitles | نحن نؤمن الرقابة المدنية الحيوية للعمليات العسكرية عالية السرية |
Eper Pep'i satın alırsa,bu demek oluyor ki daha az gözetim olucak | Open Subtitles | لو كانت تشتري الشركة، هذا يعني مُراقبة أقل من ذلك. |
Evde gözetim altında. Karaciğer sorunu var. | Open Subtitles | انها في المنزل تحت الرعاية, انها مشكلد الكبد. |
Eğer onu sürekli gözetim altında tutarsak, tehdidi en az seviyeye indirmiş oluruz tabii bir tehdit oluşturuyorsa, ve bize onu incelememiz için daha fazla zaman verir. | Open Subtitles | حسناً ، أنا فقط أقول : إذا أبقيناها تحت حراسة دائمة ، هذا سَيُقلّلُ أيّ تهديد قد تُشكّلُه إذا كانت تُشكل تهديداً |
Bütün tutsakların askeri gözetim altında tutulması gerektiğinin kanıtıdır bu. | Open Subtitles | هذا يقتضي وضع كل المساجين تحت رقابة عسكرية |
Üvey kızımla, haftada bir saat gözetim altında görüşme iznim var. | Open Subtitles | يسمح لي بساعة واحدة مع ابنة زوجتي مع وجود مشرف |