Büyükannemin dediği gibi "bir kutunun güneşe atıImasını istiyorsan bunu kendin yap. " | Open Subtitles | كما قالت جدتي إن أردت أن تلقي بصندوق في الشمس فعليك فعلها بنفسك |
güneşe tapanlar yarasa adamları yerin altına inmeye mi zorladı? | Open Subtitles | حيث قام عبدة الشمس بمهاجمة الرجال الخفافيش تحت الأرض ؟ |
Katilin güneşe alerjisi vardı ve reçeteli güneş kremi kullanıyordu. | Open Subtitles | القاتل لديه حساسية من الشمس ويستخدم وصفة طبية مضادة للشمس |
güneşe bırakıyorsun ve küçük motor oksijen ile hidrojeni birleştiriyor. | Open Subtitles | انت فقط تتركها في الشمس والموتور الصغير يحول الاكسجين والهيدروجين |
Bütün dünya gönül verip geceye, Tapmayacaktır artık muhteşem güneşe. | Open Subtitles | حتى أن الكل سيقع في حب الليل ولن يلتفت للشمس |
Mucizevi şekilde yolunu, günün akışına ve güneşe bakarak buluyor. | Open Subtitles | بشكل مذهل ، يمكنه معرفه طريقه نهاراً عن طريق الشمس |
bilinmeyen bir yoksul olduğumdan,onun kutlu ışığından yararlanmaya, güneşe bile bakmaya utanıyorum. | Open Subtitles | أنا أخشى رؤية الشمس أشعر بالمباركة لأن الفقراء يبقون دون أن يعرفوا |
güneşe çok yakın uçtuğu için balmumu kanatları eridi ve öldü. | Open Subtitles | لقد طار قريباً من الشمس وجناحيه المصنوعة من الشمع ذابت، ومات |
Shoots (filizler) küçük görünür, ama güneşe ulaşmak için tuğladan duvarları yıkabilirler. | TED | البراعم تبدو صغيرة، لكن لتبلغ الشمس يمكنها المرور عبر جدران الطوب. |
Ve uçan şeyler, yıldızlar görmeye başladım, üstünkörü bir şekilde yüksek irtifada güneşe maruz kaldığım için görmezden geldim. | TED | و بدأت أرى أشياء تسبح و نجوم، و لقد تجاهلت ذلك ببساطة و أعتبرت الأمر تعرضا زائدا لأشعة الشمس على إرتفاع عالي. |
Kilden yapılmış ve bir silindir şekli verilmiş, üzerine sık aralıklarla yazı yazılmış ve sonra da pişmesi için güneşe bırakılmış. | TED | إنه مصنوع من الطين، وهو مطرز على شكل أسطواني، مغطى بكتابات مغلقة ومن ثم تم طبخها بالتجفيف في الشمس. |
Ve günün ortasında soğuk bir şeyi en çok istediğimiz zamanda, maalesef, bu güneşe bakacaksınız demektir. | TED | وأثناء منتصف اليوم، عندما نحتاج شيئًا باردًا أكثر من أي وقت آخر، للأسف، هذا يعني أنك ستنظر لأعلى باتجاه الشمس. |
Bu ilk kez Jupiter tarafından saptırılıp değişmeye başlamasına yetecek kadar güneşe yaklaştığı tarihti. | TED | وكانت تلك هي المرة الأولى التي يؤثر فيه كوكب المشتري ويحرف مساره. وأصبح قريبًا من الشمس بما يكفي ليبدأ بالتغير. |
Bir kuyruklu yıldız yörüngesine oturup, güneş sistemi boyunca tam bir turuna eşlik eden ilk uydu oldu, Ağustosta güneşe en yakın mesafeye ulaştı ve sonra tekrar dışa doğru devam etti. | TED | فقد كانت أول قمر اصطناعي يدور حول مذنب، ويرافقه طوال كامل رحلته عبر النظام الشمسي، أثناء أدنى اقتراب له من الشمس كما سنراه في أغسطس، ثم أثناء ابتعاده مرة أخرى إلى الخارج. |
Tek bir mercan polipi, altında kireç taşı iskeleti bırakacak şekilde tekrar, tekrar ve tekrar bölünebilir. Aynı zamanda güneşe doğru da büyür. | TED | إن سليلة مرجانية واحدة ستنقسم مرة واثنتين وهكذا، تاركةً هيكلًا كلسيًا أسفلها لتنمو باتجاه الشمس. |
Bugünkü haliyle bildiğimiz Güneş sistemine bakacak olursanız, güneşe yakın birkaç gezegen var, biz de onlardan birindeyiz. | TED | إذا نظرت إلى النظام الشمسي كما نعرفه الآن, ستلاحظ وجود كواكب قريبة من الشمس كالأرض التي نعيش عليها. |
Bunu genişletiriz, ve kendi kendimize yazın güneşe daha yakın olduğumuz için daha sıcak olması gerektiğini düşünürüz. | TED | وبالتالي ، نرى لأنفسنا ، لماذا الجو اكثر حرارة في الصيف من في الشتاء لأننا أقرب إلى الشمس. |
güneşe doğru bakmamızı mümkün kılan bu koyu plastik parçaları dağıttılar. | TED | التي سمحت لنا بالنظر إلى الشمس مباشرة بدون إتلاف أعيننا |
güneşe bakan tarafı sıcak ve diğer tarafı ise daha soğuk. | TED | فالوجه المواجه للشمس أدفأ, و الوجه البعيد أبرد. |
Mesela, birini bir futbol topuna, diğerini güneşe çevirebilirsiniz. Benim için önemli olan sayısı. | TED | فعلى سبيل المثال، يمكنكم أن تحولوا إحداها إلى كرة قدم وأخرى إلى شمس. ما أهتم به هو الكمية. |
Herkes güneşe bakılmaması gerektiğini bilir. | Open Subtitles | كُلّ شخص يَعْرفُ أَنهْ لا يُحدّقَ إلى الشمسِ |
İlk işim, onu duşa sokup sonra da güneşe çıkarmak olacak. | Open Subtitles | أول ما سأفعل هو جعلها تستحم ثم أخذها لتنعم بالشمس قليلاً |
Bütün gün sörf yapıp yüzüyorlar. güneşe tapan bir kültür. | Open Subtitles | والفتيان ينتشروا ويسبحوا طوال اليوم والشمس يتعبدونها |