Ve biliyorsunuz, dürüst olmak gerekirse, bu işi yedi senedir yapıyorum, ve geleceğin neye benzediği konusunda ipucum bile yok. | TED | وكما تعلمون، سأكون صريحًا معكم، أنا أقوم بهذه الأبحاث منذ سبع سنوات، وليس لدي أدنى فكرة عما سيكون عليه المستقبل. |
Bugünlerde birçoğumuz, mutlu bir geleceğin elde edilmesinin imkansız olduğunu düşünüyoruz. | TED | يميل العديد منّا اليوم إلى الاعتقاد بأن المستقبل السعيد مستحيل التحقّق. |
ve geleceğin olağanüstü teknolojisiyle ilgili eğitim almak hepimizin görevi. | TED | ولنحصل كلنا على تثقيف حول هذه التكنولوجيا المدهشة في المستقبل. |
Teorik olarak konuşuyorum eğere gelecekte geçmişe gidersen, o zaman geleceğin geçmişte demektir. | Open Subtitles | بكلام نظرى لو ذهبت للماضى فى المستقبل اذا سيكون مستقبلك موجود فى الماضى |
geleceğin çabalama ve çile dolu. çoğunlukla kendin yol açıyorsun. | Open Subtitles | مستقبلك مليء بالكفاح و المعاناة , و معظمه يتعلق بنفسيتك |
Kawanishi, senin en gözde asistanın... ve geleceğin genel müdürü. | Open Subtitles | كاوانيشي هو كبير مساعديك و سيصبح مدير تنفيذي في المستقبل |
Ve eğer savaş böyle giderse, ...geleceğin çok kötü olabileceğini söylüyor. | Open Subtitles | وقالت إذا أستمرت الحرب بهذا الشكل المستقبل قد يكون سيئ جدا |
geleceğin gökleri kuşların olacak zaten şimdiden çevresinde gelişme halindeler. | Open Subtitles | تنتمي سماء المستقبل الآن للطيور التي تزدهر بالفعل في الجوار |
Olayların işleyişini değiştirdik, bu da geleceğin önceden belirlenemeyeceğini gösterdi. | Open Subtitles | والذي يبدو أنه يشير الى أن المستقبل ليس محدد مسبقاً |
Bugünün ve geleceğin Genovia kraliçelerini etkileyen bu kanunun kaldırılmasını teklif ediyorum. | Open Subtitles | أعلن تغيير قانون الزواج الخاص بملكات جنوفيا ، في الحاضر وفي المستقبل |
Belki geleceğin bununla ilgili bir sorunu yok, ama benim var. | Open Subtitles | ربما المستقبل ليس لديه مشكله بهذا , ولكن لدي مشكله بهذا |
Bu yüzden, süper gıda bitkisel protein kaynakları geleceğin anahtar besini olacaklar. | Open Subtitles | فلهذا، تعتبر مصادر البروتين النباتي للأغذية الغنيّة الحل لمسائل الطعام في المستقبل. |
Belli ki senin geleceğin için de önemli, yani sorun değil. | Open Subtitles | و من الواضح أنه مهم من أجل مستقبلك لذا الأمر رائع |
Eğer beni öldürürsen gelecek hakkında bildiklerimi asla öğrenemezsin. Senin geleceğin. | Open Subtitles | إن قتلتني ، فلن تعرف ما أعلمه عن المستقبل مستقبلك .. |
Hayır, böylece geleceğin hakkında endişelenmekten kurtulursun. Tanrım. Sikeyim seni! | Open Subtitles | لا, حتى لايمكنك النظر الى مستقبلك اللعنة عليك ,اللعنة عليك |
Bir şey değil. Loş ışıklar altında geleceğin harika olacak. | Open Subtitles | ليس ذلك بإمكانك أن تحمل شمعة إلى سيدة جرير المستقبلية |
geleceğin suç senaryosu bugünden elimizde, dolayısıyla dikkatli olmalıyız. | TED | السيناريو المستقبلي للجريمة، يوجد هنا الآن، وعلينا أن نكون حذرين. |
Bu, geleceğin ışıldayan şehriydi ve gücünü, Nikola Tesla'nın buluşlarından alıyordu. | Open Subtitles | وكانت هذه هي المدينه الجديده اللامعه للمستقبل وكانت مضاءه بإختراعات تيسلا |
Genç adam, bu çocuklara takıl, harika bir geleceğin olsun. | Open Subtitles | أنها الشاب .. إبق ملتصقاً مع هؤلاء الأولاد إن أمامك مستقبلاً فحيتاً |
Şunu iyice anla Zaara, senin geleceğin Raza ile. | Open Subtitles | فقط اَفْهمُي شيءَ واحد زارة. مستقبلكَ مَع راز |
Eğer bu osuruğu daha fazla tutarsam geleceğin ne getireceğini biliyorum! | Open Subtitles | نعم، أعرف ما يخبئه مستقبلي إذا حبست هذه الغازات فترة أطول |
Tek bildiğimiz geleceğin teknolojisiyle tesadüfen karşılaşan bir adam olduğun. | Open Subtitles | كل ما نعرفة انك فقط رجل جاء عبر تقنية مستقبلية |
Tüm bu felaket kehanetlerine rağmen, Nostradamus'un kendisi de geleceğin birçok muhtemel sonucu olacağına inanmaktaydı. | Open Subtitles | و قد نتمكن من النجاح على الرغم من تنبؤاته المتشائمة , إلا أن نوستراداموس نفسه يصف المُستقبل |
- geleceğin için iyi olanı düşünmelisin. Nerede terfi etme fırsatı bulabilirsin? | Open Subtitles | السؤال هو كيف تخدمين مستقبلكِ بالطريقة الأفضل، و أين تقع فرص التقدم |
Uyandığında gördüğün el, çocukluk anıların ve geleceğin hakkındaki düşüncülerin, | Open Subtitles | اليد التي تراها عندما تستيقظ، ذكريات طفولتك ومشاعرك بشأن مُستقبلك. |
Ancak geleceğin savaşları geçmişimizdeki savaşlar gibi olmayacak. | TED | ولكن حروب مستقبلنا لن تكون كحروب ماضينا. |
Benimle bir yürüyüşe çıkmanı teklif ediyorum. geleceğin ne getirebileceğini bilemezsin. | Open Subtitles | أطلب أن تذهبي معي بنزهة ولا نعرف ما قد يحدث بالمستقبل |
Öyleyse geleceğin konusunda ciddi olmadığını kabul etmeliyim. | Open Subtitles | إن لم تذهبي، سأعتقد أنك لستِ مهتمة بمستقبلك |