Bir saniyeliğine ayrıldı, buraya geleceğini sandım... ve sonra da arabaya geri döndü. | Open Subtitles | خرج للحظة وظننت لوهلة أنه قادم باتجاهنا ثم عاد للسيارة أعتقد أنه ثمل |
Neyse, geleceğini bir karede görmüş olursun. Bu iyi de olabilir, kötü de. | Open Subtitles | على أيّة حال، ذلك سيوقف حركة مستقبلك وهذا قد يكون طيباً أو سيئاً |
Fırtına öncesinde, fırtınanın geleceğini hissetmenin nasıl bir şey olduğunu biliyor musun? | TED | هل تعرف ذاك الشعور الذي يخالجك حين تعلم أن هناك عاصفةً قادمة قبل أن تعصف؟ |
Bir gün buraya geleceğini biliyordum. Başka hiçbir şey yapasım yok. Otur şöyle. | Open Subtitles | لقد كنت واثقاً أنك ستأتين يوماً ما لم أتمكن من رسم شئ آخر اجلسى هناك |
- Hayır. Karısına, eve her zamanki saatte geleceğini mesaj atmış. | Open Subtitles | لقد قام بمراسلته زوجته على أنه سيعود للمنزل في الوقت المعتاد |
Bunun geleceğini biliyordum. Bunun ya da benzer bir şeyin. | Open Subtitles | كنت أعرف أن هذا قادم هذا أو شيء شبيه لهذا |
Bu sabah vaazdan önce onunla konuştum ve seni görmeye geleceğini söyledi. | Open Subtitles | عندما رأيته هذا الصباح قبل الذهاب للكنيسة قال أنه كان قادم لك |
İnsanlar ister istemez öleceklerini, elbet bir vakit son günün geleceğini bilirler, yine de korkarlar ölümden. | Open Subtitles | هو أن البشر يجب أن يخافوا عندما يرون الموت، رغم أنه النهاية المحتومة، وهو قادم لا محالة عندما يحين أوانه |
geleceğini bilmek doğal bir şey değil her ne sebeple olursa olsun. | Open Subtitles | انا اوافقك الرأي ، معرفة مستقبلك شيء ليس طبيعي اياً كانت اسبابُك. |
Onlar sana spermini geri veremeyeceklerini söylediklerinde senin geleceğini çaldılar, değil mi? | Open Subtitles | عندما قال انك لا يمكنك إستعادة منيك قد سرقوا منك مستقبلك صحيح؟ |
Herkes seni hapsetmeye çalışacak geleceğini falan düşünmen gerektiğini söyleyecek. | Open Subtitles | فالجميع يحاول حصارك يخبرونكَ بأن عليك أن تقلق بشأن مستقبلك |
Yeni bir dalganın geleceğini düşünmüyoruz. | TED | لا نظن أن هناك موجة أخرى قادمة في الحال |
Telefonda telaşlı ve sinirli bir şekilde geleceğini söyledi. | Open Subtitles | هناك انجيس ستيوارت اتصلت مهتاجة وعصبية هذا الصباح لتقول انها كانت قادمة |
Kızımla çıkıyormuş. Hafta sonu buraya geleceğini bilmiyordum.Yazacağını söylemiştin. | Open Subtitles | إنه يواعد إبنتي لم يكن لدي فكرة أنك ستأتين |
Çok heyecanlıyım. Buluşmaya geleceğini biliyordum. | Open Subtitles | أنا سعيدة جداً كنت أعرف بأنكِ ستأتين اليوم |
Hep geri geleceğini yazıyor. | Open Subtitles | كلّ بعضة الأسابيع يكتب لي قائلا انه سيعود |
fakat bir yandan da onun için geri geleceğini biliyorduk. | Open Subtitles | .. كنا مرتاحين لكن احدنا عرف انها ستعود كي تأخذه |
Hapishaneye gönderildikten sonra geleceğini biliyordum. Beni görmek için vakit bile kaybetmemişsin. | Open Subtitles | فكرت ستأتى بعد ان انتقل الى السجن لكنك اتيت بسرعه قبل ذلك |
Eğer zamanda geriye doğru seyahat edilebilseydin ve geçmişinde farklı bir karar verebilseydin bu senin geleceğini nasıl etkilerdi? | Open Subtitles | حول ما سيحدث إن أمكنك العودة بالوقت وتقوم بخياراتٍ مغايرة في ماضيك، وكيف سيؤثر ذلك على حياتك في المستقبل. |
Gardiyanlardan, annemin geleceğini duydu. | Open Subtitles | لقد سمع الحارس يقول بأن أمي ستحضر لرؤيتي |
- Senin geleceğini söylemiştim. | Open Subtitles | أخبرتها بقدومك ستنظر إلى وجهك لذا لا تحاولي الإبتسام |
Kira seni aradığında onun için geleceğini ve belayı da yanında getireceğini biliyordum. | Open Subtitles | عندما كيرا دعا لك، كنت أعرف أنك سوف تأتي لها وجلب مشاكلك معك. |
Fakat maalesef, üzerimize salıyorsunuz ve bu çocuklarımızın geleceğini etkiliyor" | TED | لكن للأسف، أنتم ترسلونها نحونا، وهي تؤثر على مستقبل أطفالنا. |
Seni kanatları almayı teklif ediyor, geleceğini garanti ediyorlar mı? | Open Subtitles | إنهم لا يعرضون أن تكون تحت رعايتهم، و يعتنوا بمستقبلك |
Teknik servis elamanının geleceğini kim bilebilir ki, ya acenta bakıyorsa? | Open Subtitles | من يعرف عن رجل الصيانه الذي سيحضر ماذا أن كان عميل؟ |
Yeni tanıştığım biri için lokantanın geleceğini riske atmaya değmez. | Open Subtitles | لا يستحق أن أخاطر بمستقبل المطعم مقابل شخصٍ قابلته للتو |