Sağ olsun ama elimizde rahip olmadıktan sonra gelinliği n'apayım? | Open Subtitles | اوه,هذا لطيف,لكن مالفائده من الفستان اذا لم يكن لدي قسيس |
Dharma, bir sebeptendolayı terzi gelinliği senin üzerinde görmeliymiş | Open Subtitles | دارما لسبب ما , صانعة الفستان تصر على رؤية الفستان عليكِ |
gelinliği vermezsem iptal etmeyeceğini söyledi. | Open Subtitles | وقالت إنه لا يمكنني الحصول عليهم ما لم أعطها الفستان |
"Saklanırken aksırma, yalan söylerken gülme ve asla ve asla gelinliği, arabası veya köpeği çalınmış bayanların parasını alma." | Open Subtitles | لا تعطس عندما تختبئ ولا تبتسم عندما تكذب وتحت اى ظرف لا تاخذ مال من امراة فقدت كلبها او فستان زفافها او عربتها |
Tasarladığınız bir gelinliği Vogue'da gördüm ve aşık oldum. | Open Subtitles | لقد رأيت فستان صممتيه في مجلة فوج و أعجبني جدا |
Damadın düğünden önce gelinliği içinde görmesinin. | Open Subtitles | حسنا , ان يرى العريس عروسته في فستانها قبل الزفاف |
Normalde düğünden önce gelinliği damada göstermezler. | Open Subtitles | عادة العريس هو من عليه ألا يرى الفستان قبل الزفاف و ليس العروس |
O gelinliği giydim, kız kardeşimle annem üzerime titriyordu. | Open Subtitles | لبستُ ذلك الفستان وأختي وأمي حولي تدللاّني |
gelinliği tam raftan kapmıştım ki hemen sonra o geldi. | Open Subtitles | لقد أخذتُ الفستان من الرف و سعت هي لأخذه |
Bu gelinliği deniyordum, bu kadın bana saldırdı. | Open Subtitles | كنتُ أجرّب ارتداء هذا الفستان و قامت هذه الفتاة بمهاجمتي |
Hem gelinliği hem de taşaklı evi yakacakmış. | Open Subtitles | أنه يقول أن سيحرق كلا الفستان والبيت اللعين بالنار |
Yüzyıldır, ailemizden her kadın yemin ederken o gelinliği giymiştir. | Open Subtitles | لمئة عام النساء في عائلتنا ارتدوا نفس الفستان حينما قالوا نذورهم |
gelinliği kızımın üzerinde görmek istiyorum, derhal! İpek elbiseyi arabada giyemez Victoria! | Open Subtitles | ـ انا أريد الفستان هنا على ابنتي بالحال ـ لا تستطيع أن ترتدي فستانها في السيارة فيكتوريا |
Kız kardeşinin görünüşünü sevmesine sevindim ama o kabarık gelinliği giymek zorunda olan benim burada. | Open Subtitles | حسنا، يسعدني أن أختك أعجبها المنظر، لكنني الشخص الذي سيكون عليه ارتداء الفستان الفضفاض. |
O daha sonra olacak. Ve gelinliği kiralayacağım. | Open Subtitles | هذا سوف يأتي لاحقا وأنا سوف استأجر فستان زفاف |
Annesinin gelinliği Üstüne tam oturdu | Open Subtitles | الأن، فستان زفاف أمها مضبوط عليها تماماً |
O gelinliği getirdi ve Bay Karan Oberoi, damat. | Open Subtitles | هو الذي احضر فستان الفرح و هذا هو كاران اوبروي ، العريس |
Düğünümüzde, gelinliği ile yanımda oturuyor olacak. | Open Subtitles | تباً، في زفافنا ستكون جالسة إلى جانبي في فستانها الأبيض |
gelinliği sen giy, iğneleri ben takayım. | Open Subtitles | تقومين انت بارتداء الثوب و أنا سأقوم بتطريزه |
Altın gelinliği gördüm. Rüya gibi. Sen de sevdin mi? | Open Subtitles | لقد رأيت ثوب الزفاف الذهبي ، إنه كحلم ، هل أعجبك يا جاكسون ؟ |
Annemin gelinliği o. | Open Subtitles | هذا هو ثوب زفاف والدتي. |
Gelin olarak en güzel gelinliği ben seçecektim. | Open Subtitles | ثمّ، تَعْرفُ، كالعروس، أنا كان لا بُدَّ أنْ أَحْكمَ الذي مجموعةَ جَعلتْ أفضل لباسِ |
"Sheila, güzelim 15 bin dolarlık gelinliği ne yapacaksın?" | Open Subtitles | شيلا حبيبتي, ماذا تريدين بفستان زفاف قيمته 15000 دولار ؟ |
Arkadaşlarım ve ben taa Michigan'dan buraya arabayla geldik... nişanlıma hakkettiği gelinliği bulmak için. | Open Subtitles | لقــد قدنـا أنا و أصدقائــي طول الطّريق من متشيغان... لنجد لخطيبتي رداء الزفاف التــي تستحقهّ. |