Moskova'ya futbol maçı için gelmiş biriyle tanıştım İtalyanlardan birini görmüş. | Open Subtitles | إننى أعرف أحد جاء إلى موسكو من أجل لعبة كرة القدم |
- Kan testini yapacak kişi ne zaman buraya gelmiş? | Open Subtitles | متى جاء فاحص الدم هنا ؟ حوالي الساعة 10 : |
Hayır, hayır, hayır, bekle. Bu imkânsız. Buraya nasıl gelmiş? | Open Subtitles | لا، لا، لا، هذا لا يُصدق، كيف أتى إلى هنا؟ |
Dinle, karım, dün gece buraya gelmiş olabilir. - Belki görmüşsündür? | Open Subtitles | إسمع , زوجتي أتت إلى هنا الليلة الماضية ربما رأيتها ؟ |
Ve bu mektup 21:30 akşam postası ile gelmiş öyle mi? | Open Subtitles | و هذا الخطاب وصل في بريد الساعة التاسعة و النصف ؟ |
Sana anlattım ya o toka saçıma nerden gelmiş bilmiyorum. | Open Subtitles | لكنني أخبرتك ، لا أعرف كيف جاءت ربطة الشعر برأسي |
Eğer biraz daha önce gelmiş olsaydık onu kurtarma şansımız vardı. | Open Subtitles | لو كنت وصلت مبكراً لكنت استطعت أنقاذه ولم يحدث أي خطأ |
Bacağı yerine gelmiş gibi hissediyordu, vücuduna yeniden kavuşmuş gibi. | TED | إنه يشعر وكأنه عاد لقدمه، وأن جسمه قد عاد إليه. |
Çocuklar! Bakın aramadan kimler gelmiş? Büyük anne ve babanız. | Open Subtitles | أطفال , أنظروا من جاء دون إتصال مسبق جدتك وجدك |
Bunca yolu bana iyi görünmediğimi söylemeye mi gelmiş, Flori? | Open Subtitles | جاء كلّ هذا الطريق لإخباري أني لا أبدو بخير، فلوري؟ |
Ardından ejderha, Kensei'nin sarayına gelmiş ve prensesin hayatını istemiş. | Open Subtitles | , بعدها جاء التنين إلى قصره و طلب حياة الأميرة |
Bir gün genç çocuğun evine gitmesi gerektiği haberi gelmiş. | Open Subtitles | في يوم ما جاء خبر بأن الشاب سيعود إلى موطنه |
Bay Watson size gelmiş ve "CIA, bir saldırı olabileceğinden çok endişeli" demiş. | Open Subtitles | تقول أنه أتى إليك وقال أن وكالة الإستخبارات على يقين بحدوث هجوم وشيك |
Gördünüz mü, size söyledim, buraya gelmiş olamazlar. - Bay Herşeyi Bilen. | Open Subtitles | قلت لك لا أحد أتى من هنا لا بد أنهم عادو أدراجهم |
Buraya, beni bugünkü terörist saldırılarla... ilişkili olmakla suçlamaya gelmiş. | Open Subtitles | لقد أتى إلى هنا ليتهمني بالتواطؤ في هجمات اليوم الارهابية |
Buraya uyuşturucu almaya gelmiş olabilir, güvenlik görevlisi ortaya çıkar ve... | Open Subtitles | من المحتمل أنها أتت لتحصل على جرعة ..ففاجئها الحارس الأمني، و |
Bu şey soğutma sistemi çökmeden birkaç dakika önce gelmiş. | Open Subtitles | لقد وصل هذا بالبريد قبل دقائق من انهيار نظام التبريد |
Her zaman olduğu gibi, duvarın öbür tarafından gelmiş olmalılar. | Open Subtitles | لا بد وأنها جاءت من الجانب الآخر من الحائط، كالعادة |
Polise bir fidye mesajı gelmiş. Üzerinde Korece tuhaf bir şiir var. | Open Subtitles | وصلت إلى مكتب البلديّة ملاحظةٌ عن مساومة فدية، وعليها قصيدة كوريّة خبِلة. |
Gelecekle ilgili taze umutların güveni askerlerle geri gelmiş gözüküyordu. | Open Subtitles | شعور بالثقة فى أمل جديد للمستقبل قد عاد مع القوّات |
O bir oğlanla evlenmek için buraya gelmiş olmalı ve o çocuk onu buraya hille ile getirip aşağıya itti.. | Open Subtitles | من المحتمل أنها جائت إلى هنا للزواج من شخص ما ويبدو أن هذا الشخص هو الذى دفعها من هنا |
Pekâlâ, çocuklar şuna bakın, açık hava eğitimi zamanımız gelmiş. | Open Subtitles | حسناً، يا أطفال، إنظروا إلي ذلك حان وقت التعلّم العملي |
Onlara Kızıl Müze'nin Kilisesi denir. Buraya üç yıl önce gelmiş, bir çiftliği olan, Odin adında bir liderleri vardır. - O ismin bir anlamı var mı ? | Open Subtitles | إنه متحف خاص شخص نباتى اتى من ولايه اخرى ويدور حوله وجماعته الشكوك |
- İngilizce bilmez. Cebinden masraf ederek kardeşine destek olmaya gelmiş. | Open Subtitles | و قد حضر على نفقته الخاصة لمساندة أخاه فى ظل هذه الظروف العصيبة |
Hope doğum günüm için yılda bir kez geri gelmiş. | Open Subtitles | انظري ، لقد عادت مرة في السنة في عيد ميلادي |
Ama önemli olan, herkesin dünya üzerindeki her insanın başına gelmiş olması. | Open Subtitles | لكن المهم، أن الأمر قد حدث للجميع لكل إنسان على ظهر الكوكب |
Buraya geldiklerinde araba sesi duymadım. Yayan gelmiş olmalılar. | Open Subtitles | لم اسمع صوت سيارة عندما أتوا, ربما جاءوا سيرا على الأقدام |
Biliyorum, herkes çocuklarının dünyaya gelmiş en şahane, en güzel çocuklar olduğunu düşünür. | TED | أعرف أن الجميع يظن أن أطفالهم هم الأكثر روعة، والأكثر جمالاً على الإطلاق. |