Elbette biliyoruz ki Silikon Vadisi'nde gençliğin başarıyla paralel olduğu bir kültür var. | TED | الذي، بالطبع، نعرف هناك هذه الروح في وادي السيليكون أن الشباب يساوي النجاح |
Pek çok insan sonsuz gençliğin sırrını öğrenmekten mutluluk duyardı. | Open Subtitles | بعض الاشخاص سوف يكونوا سعيدين ان عرفوا سر الشباب الأبدى |
gençliğin tecrübeye karşı olduğu bu karşılaşmayı yaşlılar mı kazanacak yoksa gençler mi? | Open Subtitles | ، الشباب فى وجه الخبرة ، فى معركة العصور أو أكبر من ذلك |
Kapıdan içeri gençliğin giriyor olsaydı, sen ne yapardın? | Open Subtitles | ماذا تفعلين لو شبابك خطي من الباب ؟ |
gençliğin, şefkatli bir yaşam stilinin dinamizmini, meydan okumasını hissetmesini istiyorum. | TED | أرغب في أن يكون للشباب نوع من الحيوية ، حيوية و تحدي المتمثل في نمط الحياة الوجدانية. |
Her şeyi almaya yetecek kadar parası var ve ayrıca ebedi gençliğin sırrını keşfetmiş. | Open Subtitles | عندها المالِ الكافيِ لشِراء صمتِها، لانها اكتَشَفت سِرّ الشابِ الأبديِ. |
Yazılarının ve öğretilerinin, yanlış yönlendirilmiş bir gençliğin eseri olduğunu ve tahrik edici olduklarını belirten bu anlaşmayı imzala. | Open Subtitles | وقع على هذه الوثيقة التي تنص على أن كتاباتك وتعاليمك كانت عبارة عن طيش في الشباب و أنها محرضه |
Tabii ki onları dinlemedik ve yerine sevginin nazik jestlerini ve gençliğin pervasız parlamalarını savunduk. | TED | بالطبع ، لم نستمع لهم، وبدلاً من ذلك، ناصرنا إيماءات الحب الرقيقة وبتهور أيضاً ناصرنا ومضات الشباب. |
Ve gençliğin erişkinlerden ziyade yine diğer gençlerden dinlemeyi tercih ettiği istenmeyen gebelikler ve bunlar gibi şeyler. | TED | والحمل غير المرغوب فيه وأشياء من هذا القبيل، والذي يستمع فيه الشباب من الشباب الآخر بصورة أفضل من الراشدين. |
Yani bir bakıma, derin uyku ve delta dalgaları aslında biyolojik gençliğin bir nişanıdır. | TED | إذن وبصيغة أخرى، فالنوم العميق وموجات دلتا هي في الحقيقة دليل على الشباب البيولوجي. |
Roman birçok yönden gelecek vaat eden bir gençliğin, şehir yaşamının tehlikeleriyle ayartıldığı ve yozlaştırıldığı, ortak bir anlatı çizgisinde ilerliyor. | TED | بطرق عدة، تتبع الرواية أسلوب سرد شائع وهو إغراء الشباب الواعد وتفسده بمخاطر الحياة الحضارية. |
Gençler savaşır. Savaşın erdemleri gençliğin erdemleridir. | Open Subtitles | ان الشباب يصنعون الحروب واخلاقهم هى اخلاق حروب |
gençliğin bunu başarabilecek gücü ve cesareti vardı. | Open Subtitles | الشباب لديهم الحماس والجلد المطلوبان لتحقيق هذا الحلم |
Pırıl pırıl sabah çiylerinde gençliğin en çok korkulur bulaşıcı dertlerden. | Open Subtitles | كذلك تسقط على صباح وريعان الشباب والافة المتسلطة وشيك الحدوث |
Haftada üç sefer, yirmişer dakikalık kullanımla uygun bir diyeti birleştiririn, gençliğin parıltısına tekrar kavuşun. | Open Subtitles | "حمية بسيطة تتكون من ثلاث جلسات مدتها 20 دقيقة أسبوعياً "ممزوجه بـ حمية معقولة "سيعيد شبابك المتوهّج |
Artık gençliğin tadını almış biri olarak. | Open Subtitles | ما اريد قوله هو الان لديك مزاق شبابك |
Oturup kayıp gençliğin için ağlayacağız. | Open Subtitles | "حتى تجلسي وتندبي حالك على شبابك المفقود" |
Benim için, yalnızca gençliğin kendisi.. | Open Subtitles | ..بالنسبة لي.. ألشباب. ..الحقيقة الخالصة للشباب |
Gördüğünüz gibi, onlar gençliğin nasıl yanlış yönlendirildiğinin birer örnekleri aslında. | Open Subtitles | ترى، حسب واقع الأمور ، انهم رمز للشباب المثالي المضلل |
Üniversitedeyken, gençliğin ve kibirinle ilerlemene izin verirler. | Open Subtitles | كليَّة ln، تَركوك تَنزلقُ مِن قِبل على الشابِ والكبرياءِ. |
Portrenin yılların yükünü ve acısını yüklenmesi için tutku ve ihtirasla dolu korkunç bir anda dua etmeden önce gençliğin saf güzelliğine sonsuza dek sahip olabilmeyi çok istemişti. | Open Subtitles | إنه يتوق لنقاء شبابه الغير ملوث قبل أن يقوم بالصلاة في لحظة موحشة من الكبرياء و العاطفة بأن تحمل الصورة أعباء السنون و فساده |
Biz, gençliğin ve öğrencilerin temsilcileri olarak toplandık ve sizi; aşkın büyük şairi olarak şereflendirmek adına buradayız. | Open Subtitles | نحن نجتمع هنا باسم الطلاب والشباب لتكريمك كشاعر حب كبير |
- gençliğin verdiği bir hata denemez. | Open Subtitles | كان عمري 30 عامًا بالطبع لم يكن طيش شباب |
gençliğin tadını çıkar. | Open Subtitles | أستمتع بشبابك فى آنه. |
o zamana dek artık ne gençliğin, nede yakışıklılığın kalır. bulaşıkçıdan başka hiçbirşey olmazsın | Open Subtitles | وقتها لن تكون شاباً أو ستكون مجرد غاسل صحون |