Genelde tek taraflıdır. Ama Gezginler öldüklerinde Liv büyüyü yapacak. | Open Subtitles | هي عادة بوّابة تؤدّي لاتّجاه واحد، لكن حين يموت الرحّالة |
Diğerlerinin ekonomik başarısızlık ve yokluk gördüğü yerde, Gezginler liberalizm ve özgürlük prizmasından kendi var oluşlarını görüyorlar. | TED | بينما يراهم البعض قصصا للحرمان والفشل الاقتصادي، يرى الرحّالة وجودهم من منظور العتق والحرية. |
Sana Gezginler hakkında anlattığım şu eski, asırlık hikâye vardı ya... | Open Subtitles | أتذكر تلك القصّة القديمة عن الرحّالة التي أخبرتك بها؟ |
Zamanın başlangıcından bu yana kılavuzluk arayan Gezginler gök kubbeye dönmüştür. | Open Subtitles | منذ بداية الكون الرحالة كانوا ينظرون إلى السماء من أجل الإرشاد |
Gezginler bu çölü Tanrı'nın Gazabı ve Ölüm Denizi diye adlandırmasına şaşmamak lazım. | Open Subtitles | لا عجب المسافرون اعتبر هذا المكان غضب من الله وبحر الموت. |
Haberi şurdaki Gezginler Kudüs'ten getirmiş. | Open Subtitles | هؤلاء المسافرين فقط جلبوا الأخبار من القدس |
Gezginler'in dün gece sana bir şey yaptıklarını duydum. | Open Subtitles | سمعت أنّ زمرة رحّالة مرّوا عبرك ليلة أمس. |
Gezginler gelmeden bu şeyi bulmamız gerek. | Open Subtitles | علينا أن نجد ذاك الشيء قبل مجيء الرحّالة. |
Gezginler cadının bir türüdürler. Ruh ele geçirmeleriyle meşhurdurlar. | Open Subtitles | الرحّالة هم فصيل من السّحرة، وإنّهم بارعون في حيازة الروح. |
Bırak artık ahbap. O Gezginler burayı sıkı sıkı mühürlemişlerdir. | Open Subtitles | استسلم يا صاح، الرحّالة يغلقون المكان كلّه بإحكام. |
Gezginler kimsenin neyin peşinde olduklarını bilmesini istemiyor. | Open Subtitles | الرحّالة لا يريدون أن يُعلموا أيّ أحد بما ينوون. |
Cadı çevrelerinde dolaşan bir söylenti var. Gezginler büyük bir şeyler peşindeymiş. | Open Subtitles | ثمّة إشاعة بين السّاحرات بأنّ الرحّالة يخططون لأمرٍ جلل. |
Orada biri varsa belki ona neler olduğunu söyleyebilir diye Gezginler kampına gitti. | Open Subtitles | ذهب لمعسكر الرحّالة عسى أن يجد أحدًا هناك لينبئه بما يجري. |
Ve böylece cadılar ile Gezginler arasındaki savaş başladı, hâlâ da sürüyor. | Open Subtitles | وهذا ما بدأ الحرب بين الرحّالة والساحرات وما زالت الحرب مستمرّة. |
Yüzyıllar boyunca Çin'e gelen Gezginler, büyüleyici manzaralar ve şaşırtıcı yaratıklardan bahsedip durmuşlardı. | Open Subtitles | لقرون من الزمن، العديد من الرحالة حكوا عن سحر الطبيعة الصينية و عن كائنات غريبة |
Evet ben yarattım ama beni öldürdükten sonra Gezginler onu sakladılar. | Open Subtitles | أجل، صنعته، لكنّ الرحالة أخفوا المرساة بعدما قتلوني. |
Bizim gibi yalnız Gezginler için mükemmel sence de öyle değil mi? | Open Subtitles | إنها مناسبة، للأشخاص الوحيدون المسافرون أمثالنا |
Rüzgâr çöldeki Gezginler için başka sorunlar da yaratıyordu. | Open Subtitles | جلبت الريح أخطار أخرى إلى المسافرين في هذه الصحاري. |
Kardeşim ve benim hatun, ikisi de Gezginler tarafından kaçırıldı. Ve onları hiçbir yerde bulamıyorum. | Open Subtitles | أخي وخليلتي اختطفا من قبل رحّالة ولا يمكنني إيجادهم في أي مكان. |
Çingeneler, Gezginler, koşturan çocuklar, köpekler. | Open Subtitles | حثالة الغجر , مسافرون , آولاد غير مهذبون |
Gezginler ve masalcıların anlattıklarına göre tahta çıkarken birer birer altı amcanızı ve babanızı öldürmüşsünüz. | Open Subtitles | إن المُسافرون ورواة القصص وصفوا كيف وصلت لعرشكَ بهزيمة الواحد تلو الآخر أعمامكَ الستة الذين قتلوا أبيكَ |
Bak, bizden ihtiyacınız olan şeyi anlıyorum ama tekrardan iki görsel ikiz de hayatta olursa Gezginler büyülerini tekrar yapabilirler. | Open Subtitles | انظري، أتفهّم مرادكم منّا، لكن إن عاد القرينين للحياة مجددًا فسيتسنّى للرحّالة إعادة إجراء تعويذتهم. |
Ve bu Gezginler, insanlar şimdi, bugün ne yaptığını merak ediyor, bu yüzden size kısaca ne yaptıklarını göstermeyi düşündüm. | TED | و يتسأل الناس الآن عما تفعله جوالات المريخ الآن لذلك فكرت في أن أعطيكم فكرة عما تفعله هذه العربات اولآ، |