Şey, hayat her zaman insanın istediği gibi değildir. | Open Subtitles | حسناً , الحياة ليست كما يتمناها المرء دائماً |
Çok basit bir dosya. Ancak hiçbir şey göründüğü gibi değildir Müfettiş. | Open Subtitles | قضية سهلة الحل , ولكن الأشياء ليست كما تبدو عليه , أيها المفتش |
Deniz kızları, masal kitaplarındaki gibi değildir. | Open Subtitles | الآن، حوريات البحر ليست كما هن في كتاب القصص |
Başka insanların da kutladığı diğer bayram günleri gibi değildir. | Open Subtitles | إنه ليس مثل الأعياد الأخرى حيث يحتفل كل الناس |
Orası akşam olduğunda eve doğru gittiğiniz... ve sonra pillerinizi şarj edip, sabah olduğunda dostlarınızla birlikte olduğunuz, harika vakit geçirdiğiniz ofisiniz gibi değildir. | Open Subtitles | ذلك هو ما أقوله إنه ليس مثل إمكانك الذهاب إلى المنزل وإعادة شحن بطارياتك |
Bir kişi onunla yaptığın son konuşmadaki gibi değildir. | Open Subtitles | شخص ليس كما هم أثناء أخر محادثة تحدثت فيها معهم |
Birinin görevini bulmak çok derin bir şeydir. Bazen, her zaman göründüğü gibi değildir. | Open Subtitles | إيجاد الهدف شيء عميق أحياناً لا يكون ليس كما يبدو |
Askerî hapishaneye düşmek gibi değildir, ama devlet dairesinde çalışacaksan başın çok ağrır. | Open Subtitles | ليست مثل سفينة شرعية لكن من المؤكد أنك ستعانى إذا عملت لدى الحكومة |
Bu tüyler, günümüz kuşlarında olduğu gibi değildir. | Open Subtitles | لا تشبه تلك الريشات التي بالطيور المعاصرة |
Biliyorum, belki de bazı şeyler doğru değildir, belki de hayatın düzensizdir... ya da sadece istediğin gibi değildir ve bunun nedenini merak etmeye başlamışsındır. | Open Subtitles | لا أعلم، بأن الأمور لا تجري بشكل طبيعي وأن حياتك فوضى أو أنها ليست كما تريد وتتساءل ما السبب وراء ذلك |
Bu ailenin kadınlarında hiçbir şey göründüğü gibi değildir. | Open Subtitles | النساء ليست كما كما تراها فى هذه العائلة |
Belki de bahsettiğin şu kız göründüğü gibi değildir. | Open Subtitles | ربما تلك الفتاة التي كنت تتحدثين عنها ليست كما ترينها |
Olaya çok iyi uyuyor olabilir olaylar he zaman göründüğü gibi değildir. | Open Subtitles | بلا شك الأمر كذلك، لكن الأمور ليست كما تبدو دائماً |
Yapma, dostum. Sadece bir rüyaydı, biliyorsun. İşler daima rüyanda gördüğün gibi değildir. | Open Subtitles | بربّك يا رجل، كان مجرد حلم، والأشياء ليست كما تبدو في الأحلام. |
Bu bir çiçekçide açan bir gül gibi değildir. | Open Subtitles | إنه ليس مثل الزهرة المتفتحة سلفآ فى متجر الزهور |
Okula ilk dönüşün gibi değildir... gökten düşen bir işi kabul etsem mi diye düşünmek gibi değil. | Open Subtitles | ليس مثل اول يوم رجوع لك. مثل، في اتخاذ عمل فارغ او شيء مثل ذلك. |
Veriyi bir noktadan diğerine taşımak kurye ile paket taşınması gibi değildir. | TED | حسناً، لنقل البيانات من مكان لآخر -- مجدداً، الأمر ليس مثل ساعي البريد. |
İnsanların kaderi her zaman göründüğü gibi değildir. Bunu anlıyorum, efendim, evet. Evet. | Open Subtitles | ـ مصير الرجل على الأغلب ليس كما يبدو ـ أفهم ذلك، سيدي |
Ama her şey göründüğü gibi değildir. | Open Subtitles | إلا أن كل شئ ليس كما يبدو عليه |
Fikirler, sınırlı sayıda bulunan nesneler gibi değildir, onları paylaşmak, herbirimizin daha az kazanacağı anlamına gelmez. | TED | انها ليست مثل الكائنات النادرة ، حيث تقاسم وسائل الحصول على أقل من ذلك. |
- Bilirsin kızlar erkekler gibi değildir. | Open Subtitles | أجل , اتعلمين الرجال ليسوا كالفتيات |
Hiçbir şey göründüğü gibi değildir. | Open Subtitles | لا شيء يبدوا كما هو عليه |