Sana yeni bir yer buldum, babamın hiç gitmediği bir yer. | Open Subtitles | لـديَّ مكان جـديـد لكَ، مكان لم يذهب إليه أبي من قبل |
İnsanoğlunun daha önce gitmediği yerlere gitmek için. | TED | والذهاب إلى أماكن لم يذهب إليها بشر أبدًا. |
Benim için, fotoğraf sadece filmi göstermekle ilgili değil; seyirciyi yeni bir şeyle, daha önce gitmediği bir yerle karşı karşıya bırakmakla ilgili fakat en önemlisi korkuyor olabilecekleri insanlarla. | TED | بالنسبة لي، التصوير لم يكن عن عرض المشهد، بل كان عن تعريض المشاهد لشيء جديد، لمكان لم يذهب إليه من قبل وبشكل أهم، تعريضه للناس الذين قد يكون خائفا منهم. |
- İstediğin gibi gitmediği için üzgünüm. | Open Subtitles | أسف بأن هذا لم يجري كما خططتي ليس تماماً |
İşler yolunda gitmediği için beni suçlama. | Open Subtitles | لا تلوميني لأن الأمر لم يجري على ما يرام |
Belli ki, işlerin yolunda gitmediği bazı zamanlar da var. | TED | ومن الواضح هناك أوقات حين لا تسير الأمور. |
Olaylar istediğin gibi gitmediği zaman lanet biri oluyorsun. | Open Subtitles | تكون مزعجاً جداً عندما لا تسير الأمور كما تريد. |
Bence çocuğun o gece sinemaya gitmediği gün gibi açık. | Open Subtitles | أعتقد بأنه من الواضح أن الولد لم يذهب إلى السينما تلك الليلة |
- Tabi, daha önce kimsenin gitmediği yerlere giderek. | Open Subtitles | لتذهب بجرأة إلى حيث لم يذهب إنسان من قبل |
Kimsenin gitmediği yerlere cesaretle gitti. | Open Subtitles | لقد ذهب بوقاحة إلى حيث لم يذهب رجلا من قبل |
Hiçbir çiftin gitmediği bir yere gidiyor gibiyiz. | Open Subtitles | وكأننا ذاهبان إلى حيث لم يذهب أي إثنين من قبل |
Yemeğim daha önce hiç bir sıradan ölümlünün gitmediği bir yere gitti. | Open Subtitles | نعم، ذهب غذائي إلى مكان لم يذهب أليه أحد من قبل |
Böylece Brick daha önce hiçbir 6. sınıfın gitmediği yere doğru gitti. | Open Subtitles | و هكذا انطلق بريك إلى مكان لم يذهب إليه أي أحد من طلاب السادس من قبل |
Bir kez daha, tanıtım gösterisi yolunda gitmediği için özür diliyorum ama şimdi hepimiz helyum neon lazerin üzerine yanlışlıkla şeftalili buzlu çay döküldüğünde ne olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | مرّة أخرى،متأسّف أن التوضيح العملي لم يجري على ما يرام و لكننا الآن نعرف ما سيحصل عندما تسكب عصير الدرّاق خطأ في ليزر غاز الهيليوم النيوني |
İşinin pekte iyi gitmediği hakkında bir söylenti var. | Open Subtitles | ولطالما حصل على مراده الإشاعات تقول إن تجارته لا تسير على ما يرام |
Ayrıca grup deneyin iyi gitmediği için üzüldüm. | Open Subtitles | وآسفة بأن تجربة الترابط بين المجموعة لا تسير بشكل جيد. |
İşler yolunda gitmediği için üzgünüm. | Open Subtitles | آسفة، لأن الامور لا تسير كما ينبغي |