Yaşamayı hak ediyor mu etmiyor mu sorgulamak bize düşmez. | Open Subtitles | كونها تستحق الحياة أو الموت أمر لا يرجع إلينا تقريره |
Ve ben Phoebe'nin bunu yaşamasını istemiyorum. Daha iyisini hak ediyor. | Open Subtitles | وأنا لن أدع فيبي تخوض ذالك مرة أخرى إنها تستحق الأفضل |
İlk sorumuz, Bay Subra: Serbest bırakılmayı hak ediyor musunuz? | Open Subtitles | أول سؤال يا مستر سوبرا هل أنت تستحق الإفراج ؟ |
Herkes bir ölümü hak ediyor. Ben yaşlanmış bir şekilde ölecektim. | Open Subtitles | كلّ شخص يستحقّ الموت و أنا أودّ أن أموت في سنّ الشيخوخة |
Ve söyleyebilirim ki, onsuz bunları kesinlikle yapamazdım, yani övgüyü fazlasıyla hak ediyor. | Open Subtitles | و بوسعي إخباركم، كنتُ سأتخبّط في الظلام بدونها، لذلك فهي تستحقّ الكثير التكريم |
Bu popo güzel bir kot pantolonu hak ediyor derim. | Open Subtitles | و أنا أقول أنّ هذهِ المؤخرة تستحق رداء جينس جيد. |
O zaman kıskançlığınızı değil şefkatinizi hak ediyor. Kıskançlık mı? | Open Subtitles | حسنا , لذلك فهي تستحق شفقتك . لا غيرتك عليها |
Beş dakikalık bir konuşmadan daha fazlasını hak ediyor! Böyle mi oldu artık? Başka bir yol bulamadığımız için insanları mı öldüreceğiz? | Open Subtitles | وهي تستحق اكثر من مناقشة خمس دقائق ،أهذا ما وصلنا له ، بأن نقتل شخص لأننا لم نقرر شيء أخر لفعله له |
Hadi ama, Em. En azından birimiz mutlu olmayı hak ediyor. | Open Subtitles | بربك يـآ أيم، على الاقل وآحده منآ تستحق ان تكون سـعيده |
O senden daha iyisini hak ediyor. Burayı bir daha arama. | Open Subtitles | ، وهي تستحق أفضل منك .. ولا تعاود الاتصال هنا ثانية |
Eğer Sara konusunda haklıysak, birkaç volttan daha fazlasını hak ediyor. | Open Subtitles | اذا كنا على حق بشأن سارا فإنها تستحق بعضاً من الفولتات |
Ona düzgün bir cenaze yapabilmeyi dilerdim, bunu hak ediyor. | Open Subtitles | هي تستحق جنازة لائقة أتمنى أني أستطيع أن أعطيها ذلك |
Bu tür adaletsizliklerin beraberinde ortaya çıkan toplumsal zorluklar bir takım ilgiyi hak ediyor. | TED | التحديات المجتمعية التي تظهر مع هذا النوع من عدم المساواة تستحق بعض الاهتمام. |
Her bir veri dizisi bir hayat ve hikâyeleri saygınlıkla anlatılmayı hak ediyor. | TED | كل سطر بيانات بمثابة حياة تستحق أن تُحكى قصتها بكرامة. |
O anne çocukların alınmasını hak ediyor mu? | TED | هل تستحق تلك الأم يا ترى أن يُؤخذ أطفالها منها؟ |
Bu kara parçasında bizim gibi acı çekmeyi hak ediyor. | Open Subtitles | إنّه يستحقّ أن يعاني على هذه الجزيرة مثل سائرنا |
Halk bu simgeyi hak ediyor. | Open Subtitles | تستحقّ الأجيال أن يكون عندها هذا بينما ياندمارك. |
Hepsi istediği gibi bir insan olma şansını hak ediyor. | Open Subtitles | كل واحد فيهم يستحق أن يُمنح الفرصة ليكون علي حقيقته |
Bırak dünya kendini paramparça etsin, hak ediyor! | Open Subtitles | دع العالم يفجر نفسه الى قطع ان ذلك ما يستحقه |
Grup davasız onsuz var olmaz. Masada bir yeri hak ediyor. | Open Subtitles | تصنيف القضية لم يكن ليوجد لولاه هو يستحق مقعد على الطاولة |
Niles, gerçek ve dürüst cevabı hak ediyor. | Open Subtitles | النيل تَعتمدُ عليّ. يَستحقُّ جوابي الحقيقي والصادق. |
Bence baban, ülkemize onurluca hizmet etti ve kızının düğününe katılmayı hak ediyor. | Open Subtitles | أعتقد ان أباك خدم دولتنا بكل صدق ، ويستحق ان يحضر زواج أبنته |
Müthiş biri o. Evli bir erkekten daha iyisini hak ediyor. | Open Subtitles | إنها مذهلة وتستحق أكثر من علاقة قصيرة مع رجل متزوج |
Her çocuk kendi renginin rahatlığında öğrenme güvencesini garantileyen bir eğitimi hak ediyor. | TED | يستحقُ كل طفل التعليم الذي يضمنُ له السلامة لأن يتعلم وهو يشعرُ بالراحة بهويته ولون بشرته. |
Her ne kadar bunu hak ediyor olsan da ne yazık ki kalitemi bozamam. | Open Subtitles | إنني أرقى من أن أفضحكِ حتى إن كنتِ تستحقين ذلك |
Her ne belanın içindeyse, bunu hak ediyor. | Open Subtitles | أياً كانت المشكلة التي يكون بها فهو يستحقها |
Beni çok eğlendirdi. Alacağı her kuruşu hak ediyor. | Open Subtitles | لقد حعلنى مستمتعة للغاية فهو يستحق كل قرش |
Gerzek hapiste olmayı hak ediyor. Dükkan soymak hiç akıllıca değildi. | Open Subtitles | هذا الأحمق أستحق أن يدخل السجن سرقة المتجر كانت فكرة سيئة |
Hey, o sadece aptal bir çocuk... ve gebermeyi hak ediyor. | Open Subtitles | مهلا، انه صبي غبي. انه يستحق أن يموت سخيف. |