Geri döndüğümde beni kendi seçtikleri bir hanımla eşleştirmeye çalışacaklar. | Open Subtitles | عندما سأعود سيحاولون إقتراني بسيدة من إختيارهم |
Aslında ben bir tek hanımla ilgileniyorum. | Open Subtitles | في الواقع، أنا مهتم بسيدة واحدة فقط "اسمها "ديانا لونج |
- Bir saat önce bir İngiliz hanımla birlikte çay içiyordum. | Open Subtitles | كيف ؟ لقد كنت اتناول الشاى منذ ساعة مع سيدة انجليزية.. |
Asil mi asil bir hanımla randevum var." | Open Subtitles | لدي موعد غرامي مع سيدة من الطبقة الغنية. |
Bir zamanlar "büyüleyici" olduğunu sanan bir hanımla çıkardım. | Open Subtitles | كنت أواعد سيدةً كانت تقول "أنا من النوع الفتّان" |
Bir zamanlar "büyüleyici" olduğunu sanan bir hanımla çıkardım. | Open Subtitles | كنت أواعد سيدةً كانت تقول "أنا من النوع الفتّان" |
Şehirde oturursan güzel bir hanımla tanışma ihtimalin var. | Open Subtitles | لديك فرصة للقاء بسيدة جميلة |
Siz de sinemadaydınız, bir hanımla. | Open Subtitles | وماذا في ذلك ؟ حتى أنا عرفتك كنت مع سيدة صغيرة في السينما |
Benim dükkanın düzenli müşterilerinden, genç bir hanımla. | Open Subtitles | مع سيدة صغيرة و هى زبونة معتادة فى المقهى. |
- Bunca zamandır vahşilerle yaşarken Dougal Mackenzie'nin hanımla yalnızca ekmek ve barınak paylaşıp paylaşmadığını merak ediyorum. | Open Subtitles | كل هذا الوقت مع العيش مع المتوحشين أتعجب إن كان دوغل ماكينزي شارك فقط الطعام والمأوى مع سيدة |
Onun e-posta hesabını paylaştığı bir hanımla ilişkisi vardı. | Open Subtitles | كان له علاقة غرامية مع سيدة ما كان يتشارك في حساب البريد الإلكتروني معها |
Toplantımızı kaçırdı çünkü bir hanımla meşguldü. | Open Subtitles | لقد فو الإجتماع لأنه كان مشغولاً مع سيدة. |
Ama şimdi yanında güzel bir hanımla neredeyse bir insana benzemiş. | Open Subtitles | و الآن, مع سيدة جميلة, فهو يبدو ككائن بشرى... |