Sık sık haritanın dışına çıkıp merakımın beni götürdüğü yöne gidiyorum. | Open Subtitles | غالبا انا لا اتبع اى خريطة ولكن اذهب حين يقودنى فضولى |
Bir harita oluşturmak istiyordum. haritanın ilk bölümü petrolü topraktan çıkardığımız yer yani rafineriydi. | TED | وما أردت فعله هو أن أرسم خريطة قوس للإستخراج٬ ومكان الإستخراج والتكرير. وهذا كله عبارة عن فصلٍ واحد. |
Bunun, bu uzva hiç sahip olmamış birisi için bile doğru olabilmesi, bizim bu haritanın ilk haliyle doğduğumuz anlamına gelmekte. | TED | وفي الحقيقة، هذا ممكن بالنسبة لشخص لم يكن لديه طرف ليشعر بوجوده وتدل على أننا ولدنا على الأقل ببدايات هذه الخريطة |
Bu haritanın üzerinde İncil'den alınmış birkaç tane aşk şiiri var. | Open Subtitles | ما علاقة سلسلة من قصائد الحب من الكتاب المقدس بهذه الخريطة |
Bu haritanın ölçeksiz olduğunu biliyoruz ama kesinlikle 13. yüzyılda burada bir kilise olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | ,حسنا , اعلم ان هذه الخريطه لا تبدوا قريبه لرسم المقياس ولكنه تظهر بوضوح كنيسه موجوده هنا |
Babanız ve her iki amcanızda haritanın birer parçası vardı. | Open Subtitles | أبوكِ وعمان كُلّ كَانَ عِنْدَهُ قِطَعُ من الخريطةِ |
Tüm bunlar kütüphane haritanın taraması sanal ortama aktarınca başladı. | Open Subtitles | الأمر بدأ عندما قامت المكتبة بوضع صورة للخريطة على الانترنت |
Tanesi bir dolara o haritanın aynısından düzinelerce alabilirsin. | Open Subtitles | لماذا؟ يمكنك شراء دستة من تلك الخرائط بدولار لكل منها |
Yanlışsam beni düzelt, Holmes, Ama bu kağıt parçası bir haritanın bir kısmı. | Open Subtitles | صحّح لى لو كنت مخطئا يا هولمز ولكن هذه القطعة من الورق هى جزء من خريطة |
Eminim haritanın kayıp gümüş madeninin haritası olduğunu teyit edeceksiniz. | Open Subtitles | و التي أنا واثق من أنه بإمكانك تمييزها على أنها خريطة منجم الفضة المفقود |
Kral Süleyman'ın hazinelerine ulaşabilmem için haritanın şifresini çözecek bir şeyler arıyorum. | Open Subtitles | جربني إنني أبحث عن خريطة مشفرة من شأنها أن تساعدني في الوصول لكنوز الملك سليمان |
Holt'un notunda hangi haritanın hangisi olduğu yazmıyordu. | Open Subtitles | هيه , ملاحظة هولت لم تقل اي خريطة لأي فتاة |
Yanlarını mürekkebe batırdığın zaman bir haritanın parçasını oluşturuyor. | Open Subtitles | إذا غمست جانبيه في الحبر، سيصير لديك قطعة من خريطة. |
Buda Şişman'ın muhtemelen işkence gördükten sonra haritanın yerini onlara söylediğini gösteriyor. | Open Subtitles | مما يدل على إن صاحبنا على الأرجح أخبرهُ بمكان الخريطة بعد التعذيب |
Eğer yanılmıyorsak, bu kolye bizi haritanın olduğu yere götürecek. | Open Subtitles | إذا كنا مصيبين،فإن تلك المسبحة سوف تحدد لنا مكان الخريطة. |
haritanın geri kalanını ortaya çıkarmaya çalışırken duvara denk geldi. | Open Subtitles | 'نأتي إلى طريق مسدود فى محاولة فك تشفير بقية الخريطة. |
haritanın bir kopyasını bırakmak. | Open Subtitles | لكنى قررت أن أترك نسخه من الخريطه لهم |
Ama bir karar verdim. haritanın bir kopyasını bırakacaktım. | Open Subtitles | لكنى قررت أن أترك نسخه من الخريطه لهم |
Sana bu haritanın sahte kopyasını vereceğim. | Open Subtitles | سأعطيك نسخة مزيفة من هذه الخريطةِ. |
Şimdi, haritanın altında stadyum krokisini göreceksiniz çıkışlar, perspektifler, ve soyunma odaları. | Open Subtitles | الان وفقا للخريطة سوف ترى انهم قاموا بعمل رسم للملعب المخارج , المدرجات و غرفة تبديل الملابس |
Bugün bile hangi haritanın doğru olduğunu kimse bilmiyor. | Open Subtitles | حتى يومنا هذا، لا أحد يعرف أى واحدة من هذه الخرائط هى الحقيقية. |
Bana bir dövme içine haritanın gizleneceğini söylediler. | Open Subtitles | قالوا لي أنهم يريدون خريطةً للسجن مخبأة داخل الوشم |
Ve bu bir açıdan bu haritanın bize mirası. | TED | وعليه فإن كل هذا هو الإرث اللا محدود لهذه الخارطة. |
Ann'in asistanı sabah aradığı ve haritanın hala durup durmadığını sordu. | Open Subtitles | مساعدها اتصل هذا الصباح سائلًا إذا ما كنت لازلت أحتفظ بالخريطة |