| Hastanın kanı yüksek oranda zehirli. Herhangi bir temas çok tehlikeli olur. | Open Subtitles | من الواضح أن دم المريضة سام بدرجة عالية أيّ اتصال بها خطير |
| Hastanın dosyasında yeni bir diyet ile birkaç kilo kaybettiği yazıyordu, değil mi? | Open Subtitles | ملف المريضة قال أنها فقدت بعض الوزن من اتباعها حمية غذائية، أليس كذلك؟ |
| Tüm tedavilerimizde, Hastanın elinde bir "sonikasyonu durdur" düğmesi bulunur. | TED | في كلّ العلاجات التي لدينا، يُمسك المريض بيده زر التوقف. |
| Bunu hangi Hastanın yaptığını bu geceye kadar öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | اريد معرفة اى المرضى فعل هذا اريد ان اعرف اللية |
| Ah, evet, bu Hastanın, neden organ nakline acil ihtiyaç duyduğuna geri dönelim. | Open Subtitles | , نعم , لنعد إلى الحاجة الضرورية للمريض للحصول على جراحة زرع ضرورية |
| Hastanın öldüğünü düşünüyorsun ama vaktini bir seks fantezisiyle mi harcıyorsun? | Open Subtitles | أنتَ مقتنع بأنّ مريضك يموت وتريد تضييع وقتكَ على خيال جنسي؟ |
| Fakat hastasıyla konuşması tam da bir Hastanın istediği konuşmaydı, özgüvenle dolup taşıyordu. | TED | ولكن كان حديثه مع المريضة كما يريد المرضى في الغالب: وفرة في الأمان والثقة. |
| Elektroşok tedavisi başladı. Hastanın kafası karışık. Kavrayış ve muhakeme yeteneği yok. | Open Subtitles | صدمة كهربية ، بداية العلاج المريضة مشوشة و مرتبكة و تفتقر إلى المعرفة و الحكم |
| Bence bu Hastanın başına gelebilecek en kötü şey. | Open Subtitles | أظنه من أسوأ الأشياء التى يمكنها أن تحدث لهذه المريضة |
| Buradaki sorun Hastanın kurulun karşısına çıkmaya hazır olmaması. | Open Subtitles | الخطأ هو أن هذه المريضة ليست مستعدة بعد للعرض على الطاقم |
| Ama Hastanın temel sorunu kocasının sevgisini kabul etmeyi başaramaması. | Open Subtitles | لكن مشكلة المريضة الأساسية هى عدم تمكنها الكامل لكى تتقبل حبه |
| Yani yapılması gerekeni okulda değil çalışırken ya da bir Hastanın kendisiyle hangi şekilde ilgilenmesi gerektiğini anlatması sonucu öğreniyor. | TED | وهذا يعني أنهم اجتازوها ومضوا قدمًا، أو انتهى المريض من تضييع وقته وهو يحاول أن يعلم الطبيب كيف يعتني بهم. |
| Hastanın ismini listeye koymadan önce bir miktar ön ödeme yapmanız gerekiyor. | Open Subtitles | يتطلّب دفعة أوليّة قبل أن نسجل اسم المريض على قائمة المتبرع إليهم |
| Hastanın hikâyesinde 1996 yılında başına bijon anahtarıyla vurulduğu yazıyor. | Open Subtitles | تاريخ المريض يشير إلى أنه صُدِم بإطار حديدي عام 1996 |
| Daha çok fazla Hastanın gelemeyeceğini biliyorduk, çatışmalardan dolayı. | TED | علمنا أن العديد الكثير من المرضى لم يستطعيون المجيء منعهم القتال. |
| İlk ameliyattan yedi yıl sonra kaç Hastanın yeni bir ameliyata ihtiyacı olduğuna baktılar. | TED | لقد نظروا إلى عدد المرضى الذين كانوا بحاجة إلى إعادة العملية بعد سبع سنوات بعد العملية الأولى. |
| Eğer Hastanın bir dostu ameliyat odasına dalar ve dur diye bağırırsa durursun. | Open Subtitles | إذا إقتحم صديق للمريض غرفة العمليات ويصرخ عليك، فينبغي التوقف إنها قانون الأطبة |
| Hastanın ölmesinin hassas bir konu olabileceğini biliyorum, ben sadece... | Open Subtitles | لقد عرفت ذلك موت مريضك سيكون موضوع مزعج انا فقط |
| Psikiyatri özel eklerinde bile Hastanın ablasıyla yatma konusu yazmıyordu. | Open Subtitles | حتى الشرح المفصل فى علم النفس لم يذكر شيئا عن النوم مع أخت مريضة |
| Hastanın kalp naklinden men edilmesini gerektirecek bir koşul var mı? | Open Subtitles | أهناك أية تقاصيل استثنائية تجعل مريضتك غير مؤهلة للحصول على قلب؟ |
| Her gün, içlerinde neler olup bittiğini göremediğimizden pekçok Hastanın ölümünü izliyorum. | TED | قصدي, إني أرى مرضى يموتون كل يوم لأننا لا نعرف ما يدور في داخلهم. |
| Hastanın ismi Hannah Tedesco. | Open Subtitles | اسم المريضِ هانا تيدسكو. تي إي دي إي إس سي أو. |
| Merakımdan soruyorum, bacağındaki ağrının sorun olduğunu kabul edene kadar daha kaç Hastanın ölmesi gerekiyor? | Open Subtitles | فقط للتوضيح كم مريضاً آخر ستقتل قبل الاعتراف بأن ألم ساقك قد يكون مشكلة؟ |
| Ailenin hikâyesi aile fertleriyle ilgilidir, yani Hastanın akrabalarıyla. Gidelim. | Open Subtitles | تاريخ العائلة يقصد به أفراد العائلة أي الأشخاص المرتبطون بالمريض |
| Perry bu doktorların sadece bir Hastanın etrafında dolaşıyor olmaları, bana; | Open Subtitles | الحقيقة بأن قضاء هؤلاء الطلبه المقيمين أغلب وقتهم مع تلك المريضه |
| Bir Hastanın hayatını içgüdülerime dayanarak acemi bir cerraha veremem. | Open Subtitles | لن أضع حياةَ مريضٍ بين يدي جرّاحٍ مبتدئٍ بناءً على حدسي |
| Neyse, sadece birkaç Hastanın dosyası incelenecek. | Open Subtitles | حسناً، على أي حال، مجرد ملفين للمرضى على الأكثر |
| Zaten Hastanın sorunlarını kendi sorunlarından ayırmayı öğreniyorsun. | Open Subtitles | بأي حال انت تتعلم كيف تفصل مرضاك عن حياتك |