Ve hayran olduğum bu büyük sanatçı ile çalışmak inanılmaz bir işbirliğiydi. | TED | وكان تعاون مدهش للعمل مع هذا الفنان الكبير الذي أنا معجب به. |
İlk dikkate değer hayran postamı aldım. Bir çocuk, Maymun Çocuğu çok sevip Maymun Çocuklu bir doğum günü pastası istemişti. | TED | وصلني أول قطعة مهمة من إيميل معجب حيث هذا الطفل أحب الولد القرد جداً لدرجة أنه أراد أن يحظى بكعكة ميلاد الولد القرد |
Lütfen bana sadece benim anlayabileceğim bir hayran mektubu gönder. | Open Subtitles | رجاء أرسل لي رسالة تظهر كأنها رسالة من أحد المعجبين |
Birine hayran olan ve onu izlemek için bilet alan birini görmezden gelmek... | Open Subtitles | من الخطأ تجاهل الناس المعجبين بك الذين يشترون التذاكر |
Sessiz kalmak istemene hayran kaldım. Sadık biri olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | انا معجبة لرغبتك في عدم سكوتك يظهر انكي ذات ولاء |
Fotoğrafçı yok, hayran kitlesi yok. Eyvah, prenses, gözden düşüyorsunuz. | Open Subtitles | لا مصورين ، لا معجبين أيتها الأميرة تسللي |
Aksine, severim onları ama hayran değilimdir. | Open Subtitles | على العكس من ذلك، أنا أحب المرأة، ولكن أنا لا معجب بها. |
İlginizi takdir etmekle ve hevesinize hayran olmakla birlikte sanırım meselelerle kendim başa çıkabilirim. | Open Subtitles | لذا فأنا أقدر اهتمامك و معجب بحماستك و لكن أظن أنه يمكنني تولي الأمور بنفسي |
Annesi ülkesinin iyiliğine göre hareket etti. Fedakarlığına hayran kaldım... | Open Subtitles | والدته قد فعلت ما فعلته من أجل البلاد , وأنا معجب بتضحيتها .. |
Son dinleyicinize verdiğiniz tavsiyeye gerçekten hayran kaldım. | Open Subtitles | أنا حقا معجب بنصيحتك التي قدمتها لاخر متصله كما تعلم |
Ordu radyosunda hayran mektubu alan ilk kişi olmuş durumda. | Open Subtitles | انه اول رجل فى تاريخ اذاعة القوات المسلحة يحصل على بريد المعجبين |
Burada husumet mektupların, burada da hayran mektupların var. | Open Subtitles | لديك بريد الكراهية هنا وبريد المعجبين بك هنا |
Sen Kato'sun ve buradasın... Kato'nun küçük fakat sadık bir hayran topluluğu var Bunun üzerine birşeyler yapabiliriz. | Open Subtitles | أنت كاتو ولديك هنا كم قليل من المعجبين الأوفياء |
Aşkı sadece kendi kontrolüm ve rızam dışında başıma gelen bir şeydense, hayran olduğum biriyle ulaşacağım bir şeymiş gibi, farklı bir çerçeveye oturtmak, bana güç veriyor. | TED | إعادة صياغة الحب كشيء أتمكّن من خلقه مع شخص معجبة به، وليس كشيءٍ يحدث لي دون إرادتي أو موافقتي، هو شيءٌ مشجع. |
Birkaç gün sonra bir seçmeninden kendisine ne kadar hayran olduğunu anlatan bir mektup almış, onunla eğlencede karşılaştığını söylüyor ve imzalı fotoğrafını istiyormuş. | TED | بعد عدة أيام تلقي خطابا من ناخبة تقول أنها معجبة به, وأنها قابلته في أحد المناسبات وتطلب صورة موقعة منه. |
Ve bir tane de Los Angeles'da Star Wars hayran kulübü var. | Open Subtitles | وأحد نادي معجبين سلسلة حرب النجوم بـ لوس آنجلوس. |
Onu duvara yaslar üzerindekileri çıkartır ve sıkı poposuna hayran kalır. | Open Subtitles | يدفعها على الحائط، ثم يخلع ملابسها... وهو مُعجب بمؤخرتها الصلبة المتماسكة. |
Bahsettiğin kadınla Tarikat'ın hayran sitesinde mi tanıştınız? | Open Subtitles | إذن , تلك المرأة التي إتصلت بي بشأنها تعرّفت عليها في موقع معجبي البرنامج |
Buraya senin kendine hayran sesini dinIemeye geImedim. | Open Subtitles | لا أريد أبدا أن أسمع صوتك المختال المعجب بنفسه |
Babamın küçük maceralarını idare edişindeki ustalığına her daim hayran kalmışımdır. | Open Subtitles | طالما أعجبت بطريقتك البارعه التى توليت بها علاقات والدى الغراميه |
İnsanlar onun işlerine sadece umursamaz görünmemek için hayran olmuş gibi yapıyorlar. | Open Subtitles | الناس تدعي الإعجاب بهرائه حتى لا يُقال أنهم جهلة |
Bu, arkadaşlarımızın hayran olacağı bir yetenek olmasa bile... | Open Subtitles | ومع انها لم تكن الموهبة التى تثير إعجاب أى من أصدقائنا |
erkek kadını çekici bulur, zekasına hayran olur, istediğini elde etmesine, | Open Subtitles | كان هنا رجلٍ معجبٌ بجمال امرأة وبذكائها وتعجبه الطريقة التي تحصل بها على ما تريد |
Artık onu bir danışman olarak kullanıyoruz, çünkü müthiş hayran içgörülerine sahip. | Open Subtitles | نحن نستخدم له الآن كمستشار، لأنه حصل على هذه مروحة كبيرة البصيرة. |
hayran kulüplerinin gönderdiği zırvalıklara karşı ilgim de yoktur. | Open Subtitles | فأنا لا أهتم بما يرسله إليك معجبيك من هراءات |
O hala bir zamanlar itaat ettiğiniz ve hayran olduğunuz Üst Komutan. | Open Subtitles | الذى لا يزال القائد الأعلى الذى كنت يوما تطيعه و تعجب به |
- hayran mektuplarını elden geçirdim ve olası adayları Booth'a bildirdim. | Open Subtitles | ألا يَجب أنْ تَكُونَ تعمل؟ بحثت ببريدِ المُعجبين وأعطيت المرشّحين المحتملَين إلى بوث للتأكد منهم |